Başbakanlığı öncesinde 4,5 yıl Belediye Başkanlığı yaptığı İstanbul'un, forumun temasının gerçek anlamını bulduğu yer olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüzyıllar boyunca ticarete, siyasete, kültürlere geçiş noktası olmuş, köprü olmuş İstanbul'un, bugün de enerji gibi son derece önemli bir konuda dünyaya umut verici mesajlar göndereceğine inandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli gündem maddelerinden birisini enerjinin oluşturduğuna işaret ederek şunları söyledi: "Enerji, ekonomiden siyasete, güvenlikten dış politikaya kadar hayatın her alanında ağırlığını hissettiriyor, ilişkileri ve gelişmeleri yönlendiriyor. Artan nüfus ve büyüyen küresel ekonomi neticesinde, enerjinin çok ciddi bir küresel mesele olarak önümüzde bulunduğunu hepimiz biliyoruz. Yine biliyoruz ki, küresel meseleler ancak ve ancak küresel gayretler sayesinde çözüme kavuşabilir. Sorunların küreselleştiği bir dünyada, şayet dayanışmayı ve iş birliğini de küreselleştiremezsek, başarılı olamayız. Bu ilke, bilhassa enerji konusunda çok daha önemlidir. Sizler bunu, enerji sektörünün temsilcileri olarak bizzat yaşıyor, birinci elden hissediyorsunuz. Asya'nın en uzağındaki bir ülkede yaşanan sorunlar, artık zincirleme olarak, Avrupa'nın en batısındaki ülkeleri etkileyebiliyor. Ortadoğu sorunu, Kuzey Afrika'daki gelişmeler, Afrika'daki istikrarsızlık, Güney Asya'daki çatışmalar dünyanın her köşesinde hissediliyor. Tıpkı ekonomide olduğu gibi enerjide de, dünya üzerindeki hemen her ülke birbiriyle iletişim ve etkileşim içine girmiş durumda. Günümüzün ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğu yanında, gelecek nesillere de daha yaşanabilir bir dünya emanet etmek zorundayız. Öyleyse insan onuruna, kişiliğini oluşturmada onun olgunluğuna yakışır bir yolla sorunları aşmak, imkânları geliştirmek, iş birliği halinde ortak bir gelecek vizyonu belirlemek durumundayız. Bugün Filistin, Libya, Mısır, Irak ve Suriye'de yaşanan hadiseler bize çok önemli dersler verdi."
Ülkelere ve halklara, sadece yer altı kaynaklarının değeriyle bakanlar, tarifi mümkün olmayan acıların da yaşanmasına zemin hazırladığın vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu bölgede küresel barış ve huzurun teminatı olan ilkeler, prensipler ayaklar altına alınırken, maalesef uluslararası toplum iyi bir imtihan veremedi. Daha önce benzer süreçlerden geçen ülkeler için ortaya konan tavır, özellikle Suriye'den esirgendi. Bugün karşımızda, 300 bin sivilin hayatını kaybettiği, ülkenin tüm altyapısının yok olduğu, bin yıllık kültürel mirasın talan edildiği bir Suriye var. 2 milyonu bizde olmak üzere 5 milyon Suriyeli başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. İnsani yükün tamamen komşu ülkelerce yüklenildiği, milyonlarca insanın ülke içinde göçe zorlandığı bu dramatik tablo giderek ağırlaşıyor. Uluslararası tüm kırmızı çizgiler aşılmasına rağmen, terör örgütlerinin arkasına sığınan, her gün varil bombaları, balistik füzeler ve klorin gazıyla kendi vatandaşını katleden rejime, adeta örtülü destek veriliyor. Batılı ülkelerin vatandaşları için en temel hak olan demokrasi, özgürlük ve onurlu bir yaşam; Suriye halkından tamamen esirgeniyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokratik haklarının peşine düşmekten başka gayeleri olmayan binlerce Mısırlının dramının, Birleşmiş Milletler'de, Avrupa Birliği'nde ve diğer uluslararası platformlarda yeterince yankı bulmadığını söyledi.
Gazze'de sahilde top oynayan çocukların bombalarla parçalanan masumiyetinin, annelerin yürek dağlayan feryatların, sadece iki satırlık bir haber olarak verilip, geçildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakınız, 20'nci yüzyıl bize bu bakımdan çok acı bir miras bıraktı. Geçtiğimiz yüzyıl, diktatörler eliyle enerji arz güvenliğinin garantiye alındığı, ancak insan unsurunun ihmal edildiği bir dönemdi. "Bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir" bu anlayışı ile hareket eden politikacılardan, tüccarlardan bize, "adalet yoksulu" bir dünya kaldı. Diyebilirsiniz, 'enerji politikalarını görüştüğümüz böyle bir günde Suriye ile Irak'la Filistin ile ne işimiz var', kusura bakmayın benim işim var. Çünkü benim için önemli olan petrol değil, benim için birinci derecede önemli olan insandır. İnsan olmadıktan sonra petrolün ne anlamı var. İnsan varsa petrolün değeri var, 21'inci yüzyılda bu acımasız sistemin devam edemeyeceğini artık tüm dünyanın idrak etmesi gerekiyor. Şu anda petrol kuyuları DEAŞ'ın elinde. DEAŞ petrol kuyularını acaba kim için kullanıyor. DEAŞ şu anda bu petrol kuyularından elde ettiği imkânları ki rekabet mekabet hiçbir şeyi tanımıyor. Her şeyi alt-üst ediyor. Ondan elde ettiği imkânlarla silahları elde edip, ondan sonra insan kıyımını acımasızca sürdürüyor. Tek tek ülkeler, halklar ve insanlar dikkate alınmadan, insana insan olduğu için değer verilmeden; küresel ekonominin refaha ulaşamayacağı görülmelidir. Aynı şekilde, adaleti, paylaşımı, iş birliğini ve evrensel prensipleri merkeze almadan, ne küresel barış, ne de enerji kaynaklarının güvenliği tesis edilebilir. Suriye'deki kaos ortamından beslenen, Esed rejiminin bütün bunlara göz yumması ile palazlanan DEAŞ terörü, bunun en açık ve acı ispatıdır. DEAŞ terörünün önce Suriye'de, sonra Irak'ta elde ettiği etkinlik ve sebep olduğu yıkım, sadece bu iki ülke ile sınırlı kalmamış, dünyanın 80'e yakın ülkesini bilfiil etkilemiştir. DEAŞ tehdidin dünyaya verdiği en büyük ders, Suriye'deki, genel olarak Orta Doğu'daki sorunların, bölgesel sorunlar değil; bilakis küresel sorunlar olduğudur. Dolayısıyla bu meselelerde, sadece sınırlarımızın güvenliği ve enerji güvenliği değil, küresel refah, huzur, dayanışma adına da inisiyatif alınması gerekiyor. Bölgede yaşanan trajediyi görmek, çığlıkları işitmek ve akan kanın durması için acilen tedbir almak zorundayız. Şayet, daha fazla geç kalırsak, telafisi uzun yıllar sürecek, çocuklarımızın geleceğini karartacak, çetrefilli bir sorunla mücadele etmek zorunda kalabiliriz" diye konuştu
Irak'ın her bölgesinde enerji iş birliğini geliştirmek için çalışmaların devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Akdeniz'in enerji haritasında önemli bir rol oynayacak Kıbrıs ve çevresindeki enerji kaynakları da, ülkemizin enerji diplomasisinde önemli yer tuttuğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sinop ve Akkuyu nükleer santral yatırımları, bu noktada öne çıkan iki önemli projemizdir. Akkuyu Nükleer Santralı'nın liman projesinin temeli, geçtiğimiz ay atıldı. Türkiye'nin gelişen nüfusu, ekonomisi ve yakalanan büyüme hızı ile doğru orantılı olarak 2023 yılına kadar yaklaşık 120 milyar dolar enerji yatırımına ihtiyacı bulunuyor. Enerji tüketimi artışında çok hızlı büyüyen bir ülkeyiz. Bugün 12 yıl öncesine göre iki kat fazla elektrik tüketiyoruz. 2023 yılında ise bugüne oranla iki kat elektrik tüketiyor olacağız. Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmaya yönelik çalışmalar kapsamında, özelleştirmeler başta olmak üzere, devletin boşalttığı alanlarda özel sektörün aktif olması için gayret gösterdik. İktidara geldiğimiz ilk yıllarda, bankacılık sisteminin güçlendirilmesi yönünde çok önemli adımlar attık. Bu sayede, küresel krizlerden etkilenmeyen bir bankacılık ve finans yapısının oluşmasını sağladık. Diğer yandan, enerji yatırımlarını desteklemeye yönelik teşvikler verdik. Böylece kamunun enerji sektörüne ayırdığı yatırımları, sağlık, eğitim, adalet gibi alanlara kaydırma imkânı bulduk. Yapılan çalışmalarla enerjide özel sektörün payı 2002'de yüzde 32 iken, bugün bu oran yüzde 70 düzeyine ulaştı" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkemizin insan odaklı bir kalkınma anlayışıyla, barışı, dayanışmayı, adaleti, hak ve özgürlükleri öne çıkaran politikalarımızı kararlılıkla sürdüreceğini belirterek konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, bu forumun bölgemizin refah, barış ve istikrarına katkıda bulunacak sonuçlara vesile olmasını diliyorum. Forumu düzenleyenlere tekrar teşekkür ediyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum."