İŞTE AK PARTİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MEHMET METİNER'İN SABAH.COM.TR'YE YAPTIĞI AÇIKLAMADAN BAZI BAŞLIKLAR...
Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanımızın sözlerini ya anlamıyor, ya da konjonktürel sebeplerle bilerek çarpıtıyor. Her ikisi de sorunlu bir anlayışın ürünüdür. Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını "darbe" diye nitelemek apaçık bir yalanın ve çarpıtmanın ifadesidir.
CUMHURBAŞKANI'NIN SÖZLERİNİ ÇARPITTILAR
Cumhurbaşkanımız sadece ve yalnızca fiili bir gerçekliğe dikkat çekmektedir.Fiili gerçeklik şudur: Halk tarafından doğrudan seçilen bir Cumhurbaşkanı var. Ama ne yazık ki bu Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini belirleyen bir madde yok. Mevcut anayasanın ilgili maddeleri TBMM tarafından seçilen Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini tanzim ediyor, doğrudan halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanının değil.
BUNUN NERESİ DARBE ALLAH AŞKINA?
Bu apaçık gerçeklikten hareketle Cumhurbaşkanımızın dediği şudur: Artık bu fiili gerçekliğin anayasal bir karşılığının oluşturulması gerekiyor. Yani doğrudan halk tarafından seçilmiş başkanın görev ve yetkilerinin anayasada apaçık bir biçimde belirlenmesi gerekiyor. Bunu söylemenin neresi darbe Allahaşkına? Kılıçdaroğlu durup dururken maraza çıkartmaya kalkışmasın. Ülkenin zaten yeterince sorunu varken "darbe" lafları üzerinden siyasi kriz çıkartmak, "Önce Türkiye, sonra CHP" diyen Kılıçdaroğlu'nun kendi sözlerini inkar anlamına gelir.
SAYIN CUMHURBAŞKANI ANAYASAL ÇERÇEVEYE ÖZEN GÖSTERİYOR
Cumhurbaşkanımız bu fiili gerçekliğe uygun anayasal bir altlığın oluşturulması gerektiğini söylerken anayasada mevcut hükümlere uymayacağını söylemiş olmuyor. Tam tersine bugüne kadar özenle bu anayasal çerçeve içinde kalmış olan Cumhurbaşkanımızın itirazı Meclis tarafından seçilen Cumhurbaşkanı ile doğrudan halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanının aynı kefeye konulmasınadır. Madem ki ikisi arasında bir fark olmayacak ise o zaman niye halka kendi başkanını doğrudan seçtirme yoluna gittik? Halkın doğrudan cumhurbaşkanını seçtiği bir yönetim ile Meclis tarafından Cumhurbaşkanının seçildiği yönetim arasında elbette fark vardır.
ERDOĞAN KENDİSİNİ SEÇEN HALKIN YANINDA OLACAKTIR
Cumhurbaşkanı kendisini doğrudan seçen halkın her türlü sorunuyla elbette ilgilenecek ve her daim de halkının arasında olacaktır. Cumhurbaşkanımız anayasada öngörülen çerçeve içinde vazifesini yürütmekte ve kendisini doğrudan seçen halkıyla da her koşulda ve her yerde beraber olmaktadır. Onların sorunlarıyla ilgilenmekte ve onların sorunlarının çözümü için yoğun çaba sarfetmektedir. Seçim sürecinde seçilmesi halinde farklı bir Cumhurbaşkanı olacağını söylediğini, Başbakan iken açıkladığı 2023 hedeflerinin gerçekleşmesi için de elinden geleni yapacağını açıkladığını herkes bilmektedir. Bu yüzden seçilmiştir. Halk bu vaatleri dolayısıyla kendisini seçmiştir.
ERDOĞAN'DAN RAHATSIZLIK DUYMAK HALKTAN RAHATSIZLIK DUYMAKTIR!
Cumhurbaşkanımız da bu vaatlerine uygun bir duruş sergilemektedir. Bundan rahatsızlık duymak, halktan rahatsızlık duymak demektir. Kılıçdaroğlu bilerek çarpıtma yoluna gidiyor. Sanırım bunun iki nedeni var: MHP ile oluşabilecek bir koalisyonun önünü kesmek ve CHP ile biten koalisyon sürecinin intikamını almak. Cumhurbaşkanımızın yönetim biçimine dair son derece haklı ve anlaşılabilir sözlerinden siyasi kriz çıkartmak, halkla ve demokrasiyle sorunlu bir CHP zihniyetinin ürünüdür.
DARBE "SÖZCÜ"SÜ UTANÇ ABİDESİ
Hangi darbelerin sözcüsü olduğunu çok iyi bildiğimiz SÖZCÜ gazetesinin bugünkü sürmanşeti aslında bir yanda PKK terörü, bir yanda siyasi kriz üzerinden malum güçlerin tetiklemek istediği "darbe mekaniği"nin devreye alınması amacını taşıyor. Sözcü'nün darbecilik genleri yeniden harekete geçmiş bulunuyor. Sanki Tayyip Erdoğan tarafından "darbe " yapılmış ve yönetime el konulmuş gibi bir algı oluşturmaya kalkışan Sözcü demokrasi adına tam bir utanç abidesi olarak duruyor karşımızda.
YÖNETİME EL KOYMAYI SİZ DAHA İYİ BİLİRSİNİZ
Sözcü gibi darbeci zihniyet mensupları bilsinler ki yönetime el koyan halkın kendisidir. Halk doğrudan seçtiği başkanının hukukuna sahip çıkıyor, Cumhurun Reisi de halkının hukukuna. Meşruiyeti başka yerde arayanların "darbe" lafları üzerinden yapmak istedikleri şeyin elbette farkındayız. Bugün Cumhurbaşkanımıza ve AK Parti hükümetine "darbe" yapılsa ayakta alkışlayacak olanlar "darbe" üzerinden demokrat kesiliyorlarsa oturup düşünmek lazım.
HALKTAN VE SEÇİMDEN KORKUYORLAR
CHP'nin de Sözcü gibi mahfillerin de korktuğu tek şey, doğrudan halkın kendisidir. O yüzden halkın doğrudan yönetime el koyması ve yönetim üzerinde söz sahibi olması onları rahatsız etmektedir. Halka duydukları kini , halkın doğrudan seçtiği Erdoğan'dan çıkartmak istemektedirler.
Kaynak: Sabah.com.tr