AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Birileri bu meydanda toplanan bu kardeşlerimizi, Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Sünni, Alevi diye ayrıştırma, bölme hesapları yapabilir. Ancak burada İstanbullular olarak bulunuyoruz. İstanbullular olarak biriz, beraberiz, iriyiz, diriyiz" dedi.
Davutoğlu, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı tarafından "Sen Ben Yok Türkiye Var, Yenikapı'da Birlik Var, Kardeşlik Var" sloganıyla Yenikapı Meydanı'nda düzenlenen mitinge helikopterle geldi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu, fetih ordularını, Fatih Sultan Mehmet'i, Yavuz Sultan Selim'i, Kanuni Sultan Süleyman'ı, Abdülhamid Han'ı, Mimar Sinan'ı selamladığını anlattı.
İstanbul'un ilçelerine selam yollayan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gençlerimizin omuzunda yükselen al bayrağı selamlıyorum. İstanbul'un taşını toprağını selamlıyorum. Rüzgar demeden, soğuk demeden bu meydanı dolduran yüzbinlerce kardeşimi yürekten selamlıyorum. İstanbul'un ruhuna, tarihine, şühedasına insanına selam olsun. Bu İstanbul, 'Geldikleri gibi gidecekler' diyen Gazi Mustafa Kemal'in, bu İstanbul demokrasiyi ayağa kaldıran Adnan Menderes'in, bu İstanbul Türkiye'yi dünyaya açan Turgut Özal'ın, bu İstanbul milli davayı omuzlayan Necmettin Erbakan Hocamızın ve bu İstanbul İstanbul'a aşık Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın şehridir. İstanbul'u bize Hazreti Peygamberimiz müjdeledi. İstanbul, bize Fatih Sultan Mehmet Han'ın mirası oldu. 'Bu şarkı burada bitmez' diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Cumhurbaşkanımız şarkısını İstanbul'da söyledi."
- "AK PARTİ HAREKETİNİN TOHUMU İSTANBUL'DA ATILDI"
AK Parti hareketinin tohumunun İstanbul'da atıldığını ifade eden Davutoğlu, kentin Türkiye'nin özeti olduğunu vurguladı.
Genel Başkan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, İstanbul'un Türkiye'nin kalbi ve yüreği olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"İstanbul, Balkanların, Asya'nın, Avrupa'nın, Afrika'nın kıtaların düğüm noktasıdır. İstanbul, Türkiye'nin hülasasıdır. Anadolu'nun, Rumeli'nin her bir köşesi bugün bu meydanda. Sivas burada, Kastamonu burada, Malatya burada, Trabzon burada, Konya, Diyarbakır, Mardin, velhasıl Türkiye'nin doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi burada. Akdeniz burada. Karadeniz, Fırat ve Dicle, Sakarya, Meriç hepsi burada. İşte bugün bütün Türkiye burada, bu meydanda. Birileri bu meydanda toplanan bu kardeşlerimizi, Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Sünni, Alevi diye ayrıştırma, bölme hesapları yapabilir. Ancak burada İstanbullular olarak bulunuyoruz. İstanbullular olarak biriz, beraberiz, iriyiz, diriyiz. İstanbullular bir miyiz? Beraber miyiz? Diri miyiz? İri miyiz? Tek bir yürek miyiz?"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, 1990'lı yıllara, şiddete, nefrete dönmeyi özleyenlere bu milletin, bu ülkenin asla fırsat vermeyeceğini belirterek, "Biz her türlü ırkçılığı, her türlü kavmiyetçiliği, her türlü mezhepçiliği, ayrımcılığı ayaklarımızın altına aldık" dedi.
Davutoğlu, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı tarafından Yenikapı Miting Alanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, kimsesizlere kimse olmak için, millete, garibe, gurebaya, herkese kucak açmak için yola çıktıklarını anlatarak, meselelerinin şahsi ve bir parti meselesi olmadığını, memleket meselesi olduğunu söyledi.
Vatandaşlara "İlk günkü aşkla haydi Bismillah diyerek, memleket meselesi için 1 Kasım'da tek başına, iş başına diyor muyuz? İnşallah hep beraber bunu gerçekleştireceğiz" diye seslenen Davutoğlu, vatandaşların faydasına olan her şeyin yok edilmeye çalışıldığını kaydetti.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Yüksekova'ya havalimanı yapıyoruz, silahlarla, bombalarla saldırıyorlar. Ne zararı var havalimanının sizlere? Çünkü onlar Hakkarili kardeşimin dünyasını karartmak istiyor. Çünkü onlar, Yüksekova'dan İstanbul'a köprü olmasın istiyorlar. Çünkü onlar Doğu'yu, Güneydoğu'yu hep karanlık dönemlerde kalsın istiyorlar. Şemdinli'deki devlet hastanesini bombaladılar. Bir devlet hastanesini bombalayanlar, Allah aşkına bir barıştan, çözümden bahsedebilirler mi? Orada şifa dağıtan devlet hastanesini bombalayıp, doktorlarımıza, hemşirelere saldıranlar, ülkeye deva olabilirler mi? İşte bunların yaşamayla, yaşatmayla sorunları var. Bunlar gencecik çocukları dağa çıkarıp ölümle tanıştırıyorlar. Kendilerinden olmayana, yaşam hakkı tanımıyorlar. Bu toprakların zenginliğini, farklılığını, gücünü hazmedemiyorlar. 90'lı yıllara, şiddete, nefrete dönmeyi özleyenlere, bu millet, bu ülke ve en önemlisi sizler aziz vatandaşlarım, asla fırsat vermeyeceksiniz. Biz her türlü ırkçılığı, her türlü kavmiyetçiliği, her türlü mezhepçiliği, ayrımcılığı ayaklarımızın altına aldık. Kavmiyetçiliği reddettik."
- "TERÖRE İZİN VERMEYECEĞİZ"
Mitingde Grup Tillo'nun şarkılarını seslendirdiğini, Diyarbakır'dan çıkan sesin Rumeli'ye ve Trakya'ya ulaştığında birlik ve beraberlik tam tahkim edildiğinde kimsenin, kendilerini durduramayacağını dile getiren Davutoğlu, alandakilere "Aziz İstanbullular şöyle ellerinizi bir göreyim. O Türk ellerinizi, o Kürt ellerinizi, Zaza ellerinizi, Rumeli, Anadolu ellerinizi bir göreyim. O ellerle 1 Kasım'a inşallah mührü, tarihe sandığa vurmaya hazır mıyız? Elleriniz ak, gönülleriniz ak, alnımız ak, geleceğimiz ak, partimiz ak, Türkiyemiz ak. Ak geleceğe yürümeye hazır mısınız? Ak geleceği inşa etmeye hazır mısınız?" diye seslendi.
Vatandaşların "evet" karşılığı üzerine Davutoğlu, esen güzel rüzgara şükrettiklerini, esen rüzgar gibi, tarihin içinde bir rüzgar gibi eseceklerini söyledi.
Davutoğlu, karşılarına gelenleri bir rüzgar gibi esip geçeceklerini anlatarak, "Herkes emin olsun, bu ülkenin her insanının canı da hukuku da bize emanettir. Teröre asla izin vermeyeceğiz. Silahlar gömülünceye, terör sona erinceye, bütün dağlarımız, ovalarımız, vadilerimiz temizleninceye kadar, kararlı şekilde mücadele edeceğiz. Onlar '7 Haziran'dan sonra ülkede kaos ortamı çıkartırız' zannettiler. Allah aşkına biz bunlara meydanı bırakır mıyız?" değerlendirmesinde bulundu.
Üç aydır terörle mücadeleyi sürdürdüklerini vurgulayan Davutoğlu, bunu demokrasiden vazgeçmeden, vicdanları birleştirerek sürdürdüklerini kaydetti.
- "MİLLETLE BULUŞAN DEVLETİMİZİ AZİZ KILACAĞIZ"
Davutoğlu, milletin canına, birliğine, dirliğine, kardeşliğine kastedenleri mutlaka adalete teslim edeceklerini aktararak, demokrasiden, hukuktan, adaletten ve hep beraber insanca ve onurlu şekilde yaşamaktan asla vazgeçmeyeceklerini söyledi.
"Bilin ki birliğimize, dirliğimize, kardeşliğimize kastedenler mutlaka kaybedecek. 1 Kasım'da inanıyorum ki Türkiye kazanacak. Birliğimiz, dirliğimiz, kardeşliğimiz, bacılarımız, yiğitlerimiz, gençlerimiz, yaşlılarımız kazanacak. 1 Kasım'da İstanbul kazanacak" diyen Davutoğlu, hep beraber Osmanlı'nın vicdanını bütün dünyaya götüreceklerini dile getirdi.
Başbakan Davutoğlu, "Cumhuriyetimizi dünyada küresel güç kılacağız. Milletle buluşan devletimizi aziz kılacağız" dedi.
Diyarbakır Ulu Cami'de, Kurban Bayramı namazını kıldığında genç ve yaşlı Diyarbakırlıların kulağına eğilerek, "Başbakanım bizi bu hainlerden kurtarın. Allah devletimize, milletimize zeval vermesin. Biz Türkiye'ye, biz size aşığız" dediklerini anlatan Davutoğlu, kardeşliği öne çıkaran, dostluğu, birliği sağlayan derin vicdanın bu olduğunu ifade etti.
- "ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAKTA HİÇ TEREDDÜT ETTİK Mİ?"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'de 7 Haziran'dan sonra 4 siyasi yolun kendini gösterdiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Dört siyasi parti, yaklaşım kendini ortaya koydu. Biz AK parti olarak 'birlik siyaseti, uzlaşma siyaseti' dedik. Hepiniz şahitsiniz. Daha ilk gece, 7 Haziran'da AK Parti balkonundan seslendim. 'Aziz milletim merak etme. Sen ne dersen başımızın üzerindedir' dedim. 'Bir an dahi ülkeyi sahipsiz bırakmayız, bir an dahi kimseye oyun oynama fırsatı vermeyiz' dedim. 'Yine senin emrin üzerine bu hükümeti kuracağız. Birlik, uzlaşma' dedik. Ama sizler şahit oldunuz. Biz 7 Haziran'dan bu yana bir saniye dahi bu ülkede boşluk olmasına izin verdik mi? Ülkeyi yönetimsiz bıraktık mı? Elimizi taşın altına koymakta hiç tereddüt ettik mi? Bütün partilere uzlaşma çağrısında bulunduk."
CHP'nin, "Biz bir blokuz", "AK Parti'yi dışlayacağız" dediğini ifade eden Davutoğlu, yüzde 41 oyu alan partiyi dışlamanın, AK Partisiz bir Türkiye siyasetinin mümkün olmadığını dile getirdi.
Meclis Başkanlığı'nda dimdik duran 258 kardeşinin onlara blok siyaseti olamayacağını gösterdiğini belirten Davutoğlu, "258 civanmert kardeşime, bacıma teşekkür ediyorum. Tek bir fire vermediler. AK Parti fire vermez. Gönülleri birleştirir. Kimsenin fire vermesine izin vermez. Bu yolla kararlılıkla birlik siyasetine devam ettik. Tüm iyi niyetimizle kendilerine gittik. Hükümet formülü üzerinde CHP öyle bir anlayışla geldi ki. Şunu dedi. '13 yıl bir yıkım dönemiydi, şimdi biz bunu tamir hükümeti kuracağız'. Dedik ki 'ya senin ne haddine'. 13 yıl Türkiye'nin altın devriydi. 13 yılda Türkiye'yi borç alan bir ülke durumundan, IMF'ye dahi borç veren bir ülke durumuna geldiğine şahitlik eder misiniz?" diye konuştu.
- "BAHÇELİ 'HAYIR' DEDİ, BAŞKA BİR ŞEY DEMEDİ"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de "hayır" siyaseti yürüttüğüne vurgu yapan Davutoğlu, Bahçeli'nin ağzından "evet" çıkmadığını, Ankara'daki mitinglerinde bunu örtmek için kitlelere "evet" dedirtmeye çalıştığını aktardı.
Davutoğlu, Bahçeli'nin, götürdükleri tekliflere "hayır" dediğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Peki ne yapar Bahçeli? Köşesinde oturur, 'terörle mücadele et' diye başkalarına görev verir. Benim bildiğim MHP'liler ülkelerine hizmetten asla kaçmayacak, sorumluluk sahibi insanlardır. MHP tabanından biz o dönemde çok olumlu mesajlar aldık. Ama Bahçeli 'hayır' dedi, başka bir şey demedi. Ona birinin 'evet' demeyi öğretmesi lazım da hangi dilde öğreteceğiz bilemiyorum. Milletin dilini kaybeden, milletin lügatını unutan 'evet' diyebilir mi millete. Bu tutumdan en fazla samimi MHP'li kardeşlerim rahatsız oldu. Çünkü siyasi parti demek, sorumluluk almak demek. Sorumluluk almadı, korktu, çekindi. Türkiye terörle mücadele ediyormuş hiç umurunda değil. Söze gelince kimse ondan daha fazla bağıramıyor. Bağıracağı zaman maşallah sesini yükseltiyor. Ağzından hakaretler, küfürler hiç eksik olmuyor. Siyasi nezaketten nasibini almamış. Bayramlık ağzını her açtığında öfke kusuyor. Sürekli kızgın, öfkeli. Habire birilerini suçluyor. Bir kere de tebessüm et. Bir kere de şöyle halk senin mütebessim yüzünü görsün. Yok. Sürekli öfkeli, kızgın. Herkesi suçluyor. Vatan hainliğiyle, terörist olmakla, bölücülükle suçluyor."
- "SEN DEĞİL MİYDİN PARALEL YAPI'YA SELAM DURAN?"
Bahçeli'ye hitaben "Sen değil miydin daha 4 yıl önce en yakın arkadaşlarına kumpas kurup partine ameliyat yapmak isteyen Paralel Yapı'ya selam duran?" ifadelerini kullanan Davutoğlu, "Şimdi çıkmış, 'tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet' diyerek ülkede ayak basmadık yer bırakmayan Cumhurbaşkanımıza, bizlere hakaret ediyor" dedi.
Milletin Cumhurbaşkanını bağrına bastığını anlatan Davutoğlu, Bahçeli'nin koalisyon hükümeti kurulmamasından kendilerini sorumlu tutmasını eleştirdi.
Davutoğlu, partisinin Yenikapı Meydanı'nda düzenlenen mitingdeki konuşmasında, 1 Kasım seçimlerine değindi. Katılımcılara "1 Kasım'da tek bir vicdan olarak inşallah yeniden milli irade diyecek miyiz?" diye soran Davutoğlu, bu medyandan, bu soğuğa rağmen yükselen sesin, aşkın, muhabbetin, memleket sevdasının sesi olduğunu vurguladı.
İstanbul'un bir ve birlik olmasıyla, Türkiye'nin bir ve birlik olacağına dikkati çeken Davutoğlu, 7 Haziran'dan bu yana milletin bir kez daha terörle imtihan edildiğini söyledi.
Başbakan Davutoğlu, "Bir kere daha yüreklerimizi kanatan alçakça saldırılara uğradık. Askerlerimiz, polislerimiz, çeşitli hizmetlerde görev yapan insanlarımız, sivil vatandaşlarımız şehit edildiler. Katledildiler. Buradan bir kere daha kaybettiğimiz canlara rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bu yüz binlere bir kez daha şehitlerimiz için bir Fatiha okuma ricasında bulunuyorum. Bu Fatiha al bayraklarla birlikte göklere yükselirken, o hainler ve alçaklar bilsinler ki, İstanbul bu meydandayken, Türkiye bu meydandayken hiçbir alçakça pusuya geçit vermeyeceğiz" diye konuştu.
Bu insanlık dışı eylemlerin hedefinin Türkiye'nin, milletin, birliğin, dirliğin ve kardeşliğin olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Hiç şüpheniz olmasın ki, bu saldırılar Türkiye'nin önünü kesmek için yapılıyor. Türkiye'de 13 yıldır devam eden huzur ve istikrarı ortadan kaldırmak için yapılıyor. 1 Kasım'da gerçekleşecek seçimleri etkilemek, milletimizin sandığa yansıyacak iradesini zaafa uğratmak için yapılıyor. Türkiye'nin seçimlerden sonra istikrarlı ve güçlü bir hükümete ulaşmasını engellemek için yapılıyor. Türkiye 13 yıldır, imza attığımız büyük başarılarla, hayata geçirdiğimiz projelerle, sizlerin sayesinde, verdiğiniz destek sayesinde şaha kalktı. Ancak bu yürüyüşe çelme takmak istediler. Rant kapıları bir bir kapananlar, Türkiye'nin büyümesini, güçlenmesini, zenginleşmesini istemediler. Bundan rahatsız oldular. Türkiye'nin istikrarını bozmak için hesaplar yaptılar, tuzaklar kurdular. Susacağımızı, bu yüz binlerin sineceğini, bu yoldan vazgeçeceğini zannettiler. Biz çıktığımız yoldan geri döner miyiz? Bu tuzaklar karşısında köşemize çekilir miyiz? Meydanı bu alçaklara bırakır mıyız? İşte İstanbullularla birlikte, 78 milyonla birlikte dimdik durduk. Sizlerin hayır duaları, destekleri sayesinde dimdik durduk."
- "GELDİK BUNLARI MİLLETİMİZE ŞİKAYET ETTİK"
Başbakan Davutoğlu, vatandaşın AK parti kadrolarını tanıdığını ifade ederek, kendilerinin ne düşündülerse evirmeden, çevirmeden, oyunlar yapmadan milletle paylaştıklarını ifade etti.
Bu ülke üzerinde yapılması istenen ameliyatı, kurdukları planları, tuzakları bir bir anlatmak istediğini aktaran Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gelin 2013 Mayıs ayına gidelim. Hani 3. havalimanı ki, şimdi finansman anlaşmasını da imzaladık, 3 köprü ki, yükseliyor inşallah bitecek, bütün bunlar gerçekleşirken Cumhuriyet tarihinin en bereketli baharı, en güzel mayısı yaşanırken, birileri devreye girdi. Bizim gibi çevreye, doğaya aşık olanları ağaç bahanesiyle itham ederek, Gezi olaylarını başlattılar. Gençlerimizin hassasiyetlerini kullanılarak onların aralarına terör örgütleri sızdı. Sokaklarımızı yaktılar, yıktılar. Esnafımızın ekmeğine, vatandaşlarımızın güvenliğine saldırdılar. Biz ne yaptık? Dik durduk. Geldik bunları milletimize şikayet ettik. Sayın Cumhurbaşkanımız ile bu meydanlar doldu taştı. Sizler bu meydanları doldurdunuz, bize 'Bunlara boyun eğmeyin' dediniz. Biz bunlara boyun eğdik mi? Şimdi tehdit edenlere boyun eğer miyiz?"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Fatih Sultan Mehmet'in torunlarının fetih tamamlanmadan, büyük Türkiye kurulmadan durmayacağına işaret ederek, şöyle konuştu:
"İşte bütün bu güzel seslerle yürüdük. Onlar da hak ettikleri cevabı aldılar. Ama durmadılar. Gezi'de başaramadıklarını 17-25 Aralık'ta, yıllardır koynumuza soktukları bir yılanı devlete, millete sızmış bir ihanet çetesini devreye sokarak denediler. 80 yılda yapılmayanı 10 yılda yapan bu hükümete yolsuzluk iftirası attılar. Biz yolsuzlukların, hortumların hepsini kestiğimiz için 13 yılda kalkınıyoruz. Yolsuzluklara, yoksulluklara, yasaklara 2001'de savaş açtık ve bundan sonra da kim bunlara bulaşırsa aramızda yeri hiç olmadı, olmayacak. Ağa babalarından aldıkları talimatla harekete geçtiler. Beddualarla, montaj kasetlerle bu yürüyüşü durduracaklarını zannettiler. Biz Atlantik ötesinden, diğer mihraklardan gelen seslere karşı milletimizin sesine döndük. Sizin yüreğinize, vicdanınıza döndük. Bütün bu hainlere 1 Kasım'da hadlerini bildirmeye var mısınız? Siz bize inandınız, bizi anladınız ve yine evladınıza, bağrınızdan çıkan AK Parti kadrolarına destek verdiniz. Allah sizden razı olsun. Allah gece boyu bu hareketin başarısı için dua eden ninelerden, dedelerden razı olsun. Bu hareketi durdurmak isteyenlere karşı yiğitçe yürüyen gençlerimizden Allah razı olsun. Her bir köşesinden bu harekete yönelen aziz vatandaşlarımızdan Allah razı olsun."
- "NİŞANTAŞI'NDAN KANDİL'E KÖPRÜLER KURUYORLAR"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bu ülkeyi hainlere hem milletin hem de kendilerinin yedirmediğini dile getirerek, "Ama bu şer cephesi vazgeçmedi. Gezi kalkışmasının bir benzerini Kobani bahanesiyle yapmaya kalktılar. Tam Cumhurbaşkanlığı makamına Cumhurbaşkanımız oturmuşken, yeni hükümet kurulmuşken, birden malum eş başkan talimat verdi. Hani şimdi, 'Katil devlet' diye küstahça konuşan adam, o zaman Kobani olaylarını bahane ederek insanları sokağa çıkmaya davet etti. Silahlanmaya davet etti" ifadelerini kullandı.
Devletin ne kadar merhametli olduğunu meydanlardan hep paylaştıklarını aktaran Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Eski devlet değil bu. 90'lı yıllarda faili meçhullerin olduğu dönem değil. Şimdi devletle milleti buluşturan AK Parti kadrolarının kurduğu kudretli Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Kobani'de DAEŞ teröründen kaçan yüz binlerce kişiye kucak açan Türkiye'nin sokaklarını karıştırdılar, vatandaşlarını hedef aldılar. 50 vatandaşımız hani Yasin Börü ile simgelenen o gencecik bedenler, onlar tarafından katledildi. Baktılar ki AK Parti bu tür oyunlarla devrilmiyor, bu sefer başka bir planı devreye soktular. Emanet oylarla, yalan ve iftiralarla bu kardeşliği, birlik ve beraberliği bozmak için hain bir senaryoyu harekete geçirdiler. Şimdi de Nişantaşı'ndan Kandil'e köprüler kuruyorlar. Onlar nefret köprüleri, onlar şiddet, terör köprüleri kursunlar. Biz gönül köprüleri kuruyoruz. Türkiye'nin her köşesini birleştirecek gönül köprülerini kurmaya hazır mısınız? Türk'ü Kürt'e, Zaza'yı Arap'a, Sünni'yi Alevi'ye ebediyen kardeş kılmaya var mısınız?
Ellerindeki medya gücünü kullanıp 40 yıllık terör örgütünü barış havarisi gibi gösteriyorlar. Doğu'da terörü kutsayanları, terörün en has destekçilerini makyajlıyorlar, allıyorlar, pulluyorlar barış güvercini yapmaya çalışıyorlar. Allah aşkına terörden barış güvercini olur mu? Allah aşkına bir sabah Diyarbakır'da bir çorbacıyı tarayıp, orada garson Şehmuz'u, çorba içen Osman Bey'i, Türk, Kürt demeden katledenden barış güvercini olur mu? Her gün sivillere saldıranlar, güvenlik güçlerimize pusu kuranlar bunlar değil mi? Sonra da iki kelimelerinden biri barış. Hendek kazarak mı barışı inşa edeceksiniz? Pusu kurarak mı, masum sivilleri öldürerek, katlederek mi bunlar barışı inşa edecek? Bu iki yüzlülüktür, bu yalancılıktır. Bunların iki yüzlülüğünü görüyor musunuz? Yapılan ihanetin, oynanan oyunun, kurulan tuzağın farkında mısınız? Peki, bu tuzakları boşa çıkaracak mıyız? Bu tuzakları başlarına çalacak mıyız?"