İşte kumpas mağduru Prof. Hüseyin Sarıoğlu'nun Sabah.com.tr'ye yaptığı açıklamalardan bazı başlıklar:
BİLGİSAYARLARIMIZIN İMAJLARI ALINMADAN EL KONULDU
Bilgisayarlarımıza el konuldu alıp götürüldü. Ev geldiklerinde ben yoktum. Arama yapacağız demişler. Sonra beni aradılar ve bilişim şubenin evde arama yaptığını söylediler. Bütün elektronik cihazları salonun ortasına toplamışlar. Benim oğlum yazılımcı olduğu için bizim evimizde çok fazla bilgisayar var. Oğlum polislere "imajları burada alın" demiş. Polisler bunu kabul etmemiş. Sonra biz tereddüt ettik dolandırıcılık olduğunu düşünerek emniyete gittik. Konuyu emniyette izah ettik. Ertesi sabah savcılığa gittim ve ne ile suçlandığımı öğrendim. Dosyayı aldım. Emniyette de savcılıkta da çok yardımcı oldular. Dosyanın tamamen boş olduğunu, evimizde arama yapılmasını gerektirecek hiçbir şey olmadığını öğrendim.
BİLGİSAYARLAR AÇILMADAN DHA İFTİRAYA BAŞLADI
Çarşamba günü emniyetten oğlumu iki kez aradılar. Bilgisayarları açamadıklarını ve şifrelerin verilmesi gerektiğini söylediler. Bu konuşmadan bir gün önce Salı günü DHA "bilgisayarlardan çocuk pornosu indirildiği" haberini yaptı. Bakılmayan, açılmayan bilgisayar hakkında böyle bir haber yaparak haysiyet cellatlığı yaptılar.
DHA EDİRNE MUHABERİ ENGİN ÖZMEN BENİ ARADI
Kandil gecesi dersteydim. Telefon geldi bilmediğim bir numarayı açtım. Doğan Haber Ajansı'ndan Engin Özmen olduğunu söyleyen biri aradı. Dersteyim dedim kapattım. Beni arayan numara mesaj gönderdi. Haber hazırlıyoruz bir açıklamanız olacak mı diye yazıyor.
Böyle bir karalama kampanyasının başlayacağını anlayarak ertesi sabah savcılığa giderek yayın yasağı ve gizlilik kararı almak istiyorum dedim. "Yayın olmadan yayın yasağı getiremiyoruz" dediler. Sonra telefon geldi haber çıktı dediler. Sonra savcılığı aradım yayın yasağı çıkarılmasını istedim. Aksam nihayet yayın yasağı çıktı.
HAYATTA ALDIĞIM NEFES GİBİ İNANIYORUM Kİ…
Emniyetteki sızma ile ilgili suç duyurusunda bulundum. Tabi bu arada her tarafı haber sardı. Ben şunu merak ediyorum. Aynı gün aynı suçlama ile 47 ev aranmış. Neden diğer 46'sı hakkında tek bir haber çıkmıyor da beni manşetlere çıkarıyorlar. Neden özellikle benim olayım sızdırıldı. Çünkü ben İlahiyat Fakültesi Dekanı'yım. Edirne'de İmam Hatip ve İlahiyata karşı bir kampanya var. Bu kampanya bu düşmanlığın bir parçası Beni Edirne'nin dışına atma operasyonu. Ben ters tepeceğini düşünüyorum.
BEN AHLAKI, FAZİLETİ, İNSANLIĞI ÖĞRETMEK İÇİN EDİRNE'DEYİM
Bu tür suçlamalar, bu tür ahlaksızlıklar bizim yakınımızdan bile geçmez. Hayatta nefes aldığım gibi şuna inanıyorum. Amaç linç kampanyasıydı. Ben İstanbul Üniversitesi'nde görevliydim. Geçici olarak Edirne'ye görevlendirildim. Ben erdemi ahlakı fazileti öğretmek için buraya geldim. Bizim bu işlerle uzaktan yakından ilgim olmaz. Bu iftiraya sebep olan herkesten hesap soracağım. Bu iftirayı atan, sızdıran, servis eden herkes hesap verecek. Bu olayın nasıl tersine döndüğünü herkes görecek.
