Kurtulmuş, A Haber televizyonunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Hakkari ve Şırnak'ın il merkezlerinin ne zaman taşınacağı, nasıl bir taşınmanın olacağı yönündeki soru üzerine Kurtulmuş, bu taşınmadan kastın, fiili olarak binaları bir yerden başka bir yere götürmek olmadığını bildirdi.
Taşınmadaki kastın, şehirlerin idari merkezlerinin Cizre ve Yüksekova'ya alınması olduğunu belirten Kurtulmuş, "Buradaki temel gerekçe şudur, bazı şehirlerde, şehrin merkez ilçesi ve hükümetle alakalı birimlerin olduğu yerler, Şırnak, Hakkari, Bitlis gibi şehirlerin merkezleri daha sıkışıktır. Bitlis'te şehrin hemen dışında olan Tatvan daha gelişmiştir. Hakkari'de Yüksekova daha gelişmiştir, Şırnak'ta Cizre daha gelişmiştir. Buralarda yapılan havaalanları, şehrin doğal gelişim seyri, Cizre ve Yüksekovada'dır" diye konuştu.
İki ilin merkezlerinin taşınmasının epeydir konuşulan bir mesele olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bunun son terör olaylarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Daha önceki dönemlerde de konuşulan bir konudur. İdari merkezlerin de buralara alınmasıyla birlikte, zaten doğal olarak şehrin gelişim aksı, Yüksekova ve Cizre'ye doğru olduğu için buralarda şehrin kendi doğal gelişimini tamamlaması ve buna uygun realite ile resmi olanın da üst üste örtüştürülmesi planlanmıştır. Buradan kastedilen budur. Yoksa fiilen oradaki binaları alalım, öteki tarafa taşıyalım değildir. Bu anlamda bir idari tasarruftur. Faydalı olacağı, bunun hem Şırnak hem Hakkari için il bütününe çok önemli katkıları olacağını düşündüğümüz için bu konu konuşulmuştur. Bunun zamanlaması, ne şekilde yapılacağı Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelerek uygulamaya geçilecektir."
- "Sadece güvenlik gerekçesiyle doğrudan doğruya bir ilgisi yoktur"
Kurtulmuş, projenin güvenlik konularıyla alakasının olmadığını vurgulayan, "Bu çok önceden beri konuşulan bir meseledir. En azından bir sene öncesinden itibaren, belki daha öncesinden konuşulan bir meseledir. Bunun son gelişmelerle, sadece güvenlik gerekçesiyle doğrudan doğruya bir ilgisi yoktur. Şehrin doğal gelişim seyrine uygun, şehrin idari yapılanmasının da sağlanmasıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, iki şehrin merkezlerinin taşınması konusunda daha önceden bir fizibilite çalışmasının yapılıp yapılmadığı yönündeki soruyu cevaplarken, bu taşınmalar için yasal düzenleme gerektiğini söyledi. İdari merkezler Yüksekova ve Cire'de olmak şartıyla, mevcut il merkezlerinin olduğu yerlerin de ilçe şekline dönüştürülebileceğini, böylece idari yapılanmanın sağlanacağını belirten Kurtulmuş, bunun için hukuki düzenlemenin şart olduğuna işaret etti.
Yazılı medyada taşınma konusunda çıkan haberlere ilişkin bir soruya karşılık Kurtulmuş, "Bu kadar detaylı çalışmayı biz hükümet olarak henüz yapmadık. Bu tür şeylerin gündeme getirilmesi herhalde gazetecilik saiki ile ortaya konulmuş birtakım sözlerdir diye görmek lazım" ifadesini kullandı.
- "Süreç içerisinde bir rehabilitasyon çalışmasına ihtiyaç var"
Taşınmanın, kimin koordinesinde olacağı konusundaki soru üzerine de Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:
"Bölgede yapılacak olan faaliyetlerin koordinasyonuyla ilgili olarak benim başkanlığımda bir koordinasyon oluşturulacak. Dün akşam 8 bakan arkadaşımızla birlikte bu toplantıyı yaptık. Hem mevcut terörle mücadelenin sürdürülmesi hem bu mücadele sırasında sivil halkımızın uğradığı zararların bir türlü bertaraf edilmesi, bundan sonraki süreçte, nihayetinde bu arızi bir süreçtir, sürekli inşallah terör devam etmeyecek, çok kısa bir süre içerisinde terör örgütünün imkan ve kabiliyetlerinin sonlandırıldığı, böylece bu parantezin kapatıldığını inşallah hep beraber yaşayacağız. Bu süreç içerisinde bir rehabilitasyon çalışmasına ihtiyaç var. Şehirlerin rehabilite edilmesi, terörden zarar görenlerin maddi ve manevi mağduriyetlerinin ortadan kaldırılmasıyla ilgili her bakanlığın üzerine düşen birtakım sorumluluklar var. Bunların koordine edilmesi, tek elden yönetilmesiyle ilgili de bir koordinasyona ihtiyaç var. O koordinasyonda zaman zaman toplantılar yaparak bu süreci yürüteceğiz."
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şehirlerdeki olumsuz görüntülerin; hendeklerin, el yapımı patlayıcıların temizlenmesinin öncelikli hedefleri olduğuna dikkati çekerek, mağdur olan insanların sağlıklı bir şekilde yaşayacakları ortama kavuşturulmasını istediklerini söyledi. Kurtulmuş, ihtiyaç duyulan ilçelerde kentsel dönüşüm konusunda da detaylı bir çalışmanın yapılacağını kaydetti.
Vatan Partisi'nce HDP hakkında kapatma davası açılmasına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan başvuruya ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'de siyasi parti kapatmaların doğru olmadığını her zaman söylediklerini belirtti. Numan Kurtulmuş, "Siyasi partilerin kurumsal olarak varlıklarının korunması ama siyasi partilerin içerisinde suç işleyen insanlar varsa bu insanlarla ilgili bireysel soruşturma yapılması ve işledikleri suçların karşılıklarını görmeleri daha doğru bir yoldur. Yoksa parti kapatmaların Türkiye'ye hiçbir katkısı olmadığını gördük" diye konuştu.
Akademisyenlerin bildirisi ve ardından yaşananların hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Herkes fikrini açıklar. Hatta en aşırı formatlar içerisinde fikrini açıklamasından asla rahatsızlık duymayız. Bu anlamda bizim karşı çıktığımız şey, özellikle terörle canhıraş bir şekilde mücadele verilirken, terör örgütlerinin arkasında birtakım iç ve dış mihrakların çok ciddi destek verdiği ortadayken ve bu destekler üzerinden Türkiye eş zamanlı olarak sistematik bir terör saldırısına muhatapken, burada herkesin siyasi farklılıklarını bir tarafa bırakıp Türkiye'nin birliği, Türkiye'de teröre karşı yeknesak bir mücadele etrafında durması lazım. Bu beklenirken tam tersine ortaya çıkan bildiri metni bir kere yanlıdır. Tamam yanlı olmayı da kabul edelim ama yanıltıcı bir metindir. Türkiye'nin realitelerinden yoksun, tamamıyla terör örgütünün faaliyetlerine arka çıkan, Türkiye'ye verilen zararları neredeyse örtbas etmeye çalışan bir anlayıştır. Bizim karşı çıktığımız şey budur. Yanlı ve yanıltıcı bir metinle Türkiye'de maşeri vicdan yaralanmıştır. 'İnsanlar niye fikirlerini açıklıyor' diye bir şey söylüyor değiliz. Böylesine açık yanıltıcı ve yanlı bir metinle halkın maşeri vicdanını zedelemeye kimsenin hakkı yoktur."
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Suriye'ye girdiğine yönelik haberler var böyle bir durum söz konusu mu?" sorusuna Kurtulmuş, "Hayır, TSK Türkiye'nin sınırlarını ve ulusal egemenliğini koruyacak her türlü tertibatı sınırda almıştır. Sınır ötesindeki gelişmeleri de yakından takip ediyor. Sınır ötesinden Türkiye'ye yapılan saldırılara da zaman zaman Türkiye sınırlarından açılan ateşlerle karşılık veriyor. Durum bundan ibarettir" yanıtını verdi.
- Sultanahmet'teki terör saldırısı
Numan Kurtulmuş, "Sultanahmet bombacısının Suriye'nin başkonsolosluğu ile telefon görüşmeleri yaptığı şeklinde haberler çıktı. Bu, Suriye'nin de bu olaya karıştığına dair bir kanıt mıdır" sorusu üzerine, kesin bilgi ve belge olmadan bu konuda konuşulamayacağını söyledi.
Canlı bombanın kimliğinin kısa sürede tespit edildiğini hatırlatan Kurtulmuş, "Ardından da olaydan önce yaptığı bütün görüşmelerin ilgili birimler tarafından yakından takip edilerek, bunlar üzerinden bir sonuca gidildiği bir soruşturma ortamındayız. Soruşturma ortamında daha fazla bir şey söylemek mümkün değil. Hiçbir detay kaçırılmadan, bütün ilgili birimler bu olayla ilgili en ufak detayı kaçırmadan, ne gerekiyorsa çalışmaları yapıyorlar. Ümit ederim ki bombacının bütün bağlantıları ortaya çıkar" diye konuştu.
Olayın ardından, "Öyle görülüyor ki Sultanahmet olayı, Suriye'deki vekalet savaşlarının Türkiye'ye yansımasıdır" açıklaması yaptıklarını hatırlatan Kurtulmuş, "Hükümet adına bu kadar söyleyebiliriz. Bu vekalet savaşlarında kimler nerede, ne şekilde devreye girdilerse bunların hepsi ortaya çıkar. Kim kimin adına yapıyor, bunları büyük bir kararlıkla, büyük bir titizlikle bu çalışmalar sürdürülüyor" dedi.
- Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a yönelik sözleri
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözleriyle ilgili değerlendirmesinin sorulmasına üzerine Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Türkiye'de ana muhalefet partisi lideri olan birisi belki kendi kongre süreçlerinde yaşadığı süreçlerin de sıkıntısı olarak ilk grup toplantısında sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret edecek, ağzına gelen her türlü şeyi söyleyecek. Böyle bir şey kabul edilemez. Bu, siyasetin hiçbir etik kuralına uymaz. Cumhurbaşkanı'nı sevmiyor olabilirsiniz, elinizden geliyorsa önümüzdeki seçimde halkın oylarıyla başka birisini cumhurbaşkanı yaparsanız. Cumhurbaşkanı oraya kendi keyfiyle oturmadı, halkın iradesiyle oturdu. Cumhurbaşkanı'na saygısızca, edepsizce yapılan bu saldırlar doğrudan halkın iradesine yapılmış saldırılardır. Cumhurbaşkanını eleştirmek başka bir şeydir, hakaret etmek başka bir şeydir. Biz eleştirileri sonuna kadar izleriz ama hiç kimsenin Cumhurbaşkanlığı makamına bir kelime hakaret etme hakkı yoktur. Biz geçtiğimiz süreçlerde 28 Şubat dönemlerini, başka dönemleri yaşadık. Cumhurbaşkanının bizim siyasi hareketlerimizle ilgili ne kadar ters tutumlar içinde olduğunu duyduk, Allah aşkına bizim camiadan herhangi bir kişinin herhangi bir cumhurbaşkanına saygısızca bir söz söylediğin duydunuz mu? AK Parti'nin ilk iktidar yıllarında o zaman cumhurbaşkanı olan Ahmet Necdet Sezer beyin neredeyse hükümetle taban tabana zıt icraatlarına karşı bir tane AK Partiliden bir hakaret kelimesini duyamazsınız. Burada ölçülü olmaya davet ediyorum.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasını ister hazmedin ister hazmetmeyin, Türkiye Cumhuriyeti'nde seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak Cumhurbaşkanlığı makamında oturuyor. Asgari saygıyı göstermek mecburiyetindesiniz. Hiç kimsenin hakaretinin karşılıksız kalması da düşünülemez. İlgili birimler bu konuyla ilgili soruşturmaları açarlar, mahkemelerin bağımsızlığından bahsedenlerin de bu mahkemelerin alacağı tutumlara karşı hazırlıklı olması lazım. Burası eğer bir hukuk devletiyse, anayasal bir demokrasiden söz ediyorsak, burada nasıl Cumhurbaşkanlığı makamı saygınsa, nasıl ana muhalefetin siyaset yapma hakkı saygın bir haksa aynı şekilde, herkese saygılı davranmak da asgariden siyasi edebin bir parçasıdır. Bu şekilde hareket etmeyenler de bunun karşılığını görürler."
- Kıdem tazminatı
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, kıdem tazminatı konusunda kazanılmış hakların kaybının söz konusu olup olmayacağı yönündeki soru üzerine, bu konudaki çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Kurtulmuş, "Bununla ilgili bakanlığımız çalışmalarını yapıyor. Son noktaya gelmeden, bu çalışmalar kamuoyuyla açıklanacak hale gelmeden açıklamak doğru olmaz ama şu hususta vatandaşlarımız rahat olsunlar; kimsenin kazandığı hakkın geri alınması gibi bir şey söz konusu olmaz. Bakanlık bu konuda titiz davranacaktır" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD Başkanı Obama ile yaptığı telefon görüşmesi ve ABD Başkan Yardımcısı Biden'ın İstanbul'a yapacağı ziyaretle ilgili de Kurtulmuş şu değerlendirmeyi yaptı:
"Hem Türkiye'nin terörle yapmış olduğu gerçekten çetin mücadele hem de Suriye özelinde ama genel olarak Ortadoğu'da Türkiye'nin özellikle müttefikleriyle zaman zaman görüş alışverişinde bulunduğunu kamuoyu biliyor. Temel meselelerden birisi Türkiye'nin teröre karşı yapmış olduğu bu mücadeleye verilecek olan destektir. Ayrıca Suriye'deki bu siyasi istikrarsızlığın ağır bir tabloya kavuşmuş olması ağır bir tablo içerisinde bu siyasi istikrarsızlığın sürdürülüyor olması gerçekten burada Suriye kaynaklı bir teröre karşı da uluslararası bir işbirliğini zorunlu kılıyor. Biz İstanbul saldırısından sonra da Ankara saldırısından sonra da Suruç saldırısından sonra da şunu ifade ediyoruz; herkes teröre karşı olduğunu ortaya koymak durumundadır."
Terör örgütlerinin "iyi ve kötü" şeklinde ayrılmasına artık son verilmesi gerektiğini söyleyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Herkesin bu konuda artık samimi olarak, bütün terör örgütlerine, bütün terör faaliyetlerine karşı yekvücut olması lazım. Biz zaman zaman Türkiye olarak teröre karşı dostlarımızı yanımızda görmek istiyoruz. Lafla değil eylemle de yanımızda olduklarını göstermelerini istiyoruz. ABD de bunlardan birisi. Koalisyon ortakları, şu an Suriye'deki koalisyon ortakları için de aynı şeyi söylüyorum. Terörün milliyeti, ırkı, dini olmaz. Terörün şu ülkeye faydalı olanı, bu ülkeye faydalı olanı olmaz. Terör bütün dünyaya, bütün insanlığa zarar veriyor. Bizim de bu yoğun mücadeleyi yapan ülke olarak herkesten samimi şekilde destek beklemek hakkımızdır.
Suriye'deki, yeni Suriye'nin oluşumu konusunda Türkiye'nin hassas olduğu noktalara dikkat edilmesinin şart olduğunu düşünüyoruz. Burada zaman zaman Amerikalıların bizim söylediklerimizi kavramak, anlamak, destek olmak konusunda işi ya zamana yaydıklarını gördük ya da yeterli, gerekli desteğin verilmediğini gördük. Kast ettiğim budur."
"Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın, mevcut durumun değişmesi için devreye girmesi söz konusu olabilir mi? Bu konuda bir planınız var mı?" sorusuna ise Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:
"Şu anda zaten çok yoğun bir terörle mücadele devam ediyor. Yani herhangi bir şekilde bu süreci sona erdirmek için Türkiye'de terörün bitirilmesi için kimin söyleyeceği bir söz varsa buyursun bunu söylesin. Buna mani bir durum yoktur. Türkiye'de meselelerin sağlıklı bir şekilde konuşulabilmesi için herhalde mevcut terör ortamının bir an evvel bitirilmesi, esenliğin, halkın huzurunun, güvenliğin sağlanması şarttır. Kim hangi söze sahipse, bununla ilgili olarak da 'benim de şöyle bir fikrim var' diyorsa buyursun herkesin sözünü söylemeye açık bir ortam Türkiye'de mevcuttur."
- Erken seçim iddiaları
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Erken seçim söylentisi var. Sizce bu söylentiler niye çıkarılıyor" sorusu üzerine, Türkiye'nin son iki yılda 4 seçim yaşadığını anımsattı. Her seçim döneminin ülke içinde siyasi birtakım gerginlikler oluşturduğunu belirten Kurtulmuş, "Geçtiğimiz iki yıl, bu gerginlikler içinde siyasi tartışmalar sürdü. 1 Kasım'da milletimiz yaklaşık yüzde 50 oyla AK Parti'yi tek başına iktidara getirdi. Şimdi önümüzde 4 yıl hiç seçimin olmadığı bir süre var. Bu 4 yıl içinde hükümet programında ifade ettiğimiz siyasi ve iktisadi reformları yapabilecek iradeye de Allah'a çok şükür sahibiz. Millet bizi yetkiyle donattı. Bir siyasi atmosfer oluştu, bunu bozmamak lazım. Terör örgütlerinin niyeti zaten bunu bozmak. Türkiye'de siyasi istikrarsızlık ve ekonomik istikrarsızlık ortamı oluşturmak istiyorlar. Dolayısıyla yeniden bir seçim Türkiye'de bu 4 yıllık kesintisiz hizmet sürecine balta vurur kanaatindeyim. Böyle bir şey gündemimizde değil" diye konuştu.
Kurtulmuş, "Mevcut şartlarda Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarından pozitif sonuç beklemek mümkün mü" sorusuna karşılık, yeni bir anayasa yapmanın bu Meclis'in boynunun borcu olduğunu dile getirdi. Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu parlamento yeni bir anayasa yapmazsa, ne yaparsa yapsın siyaseten hiçbir şey yapmamış olacaktır. Çünkü hangi konuyu konuşursak konuşalım söz geliyor, yeni bir anayasaya dayanıyor. Dostlar alışverişte görsün kabilinden bir anayasa değişikliği istemiyoruz. 12 Eylül'ün baskıcı, antidemokratik anayasasının değiştirilmesi ve yeni Türkiye'yi taşımaya uygun bir sistemin inşa edilmesidir amaç. Anayasaların ortaya koyduğu sistemi de değiştirecek kararlılıkla bu komisyon çalışmalıdır. Türkiye'nin istediği, Türkiye'yi 21. yüzyıla taşıyacak sivil, demokratik, katılımcı, milli bir anayasa yapmak mecburiyetindedir bu Meclis."