Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün İstanbul'da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen Dünya Türk Girişimciler Kurultayı'na katıldı. Erdoğan'ın burada yaptığı konuşmadan satırbaşları şöyle:
DOĞAL AKIŞA AYKIRI:
Biz ne zaman "Yeni Türkiye", "Büyük Türkiye" dedik; o zaman akılla, mantıkla izah edemeyeceğimiz, hadiselerin tabii seyrine aykırı bir sürü sorunu önümüzde bulduk. Türkiye'nin güney sınırlarındaki ilçelerinde terör örgütünün başlattığı kalkışmanın hayatın doğal akışına uygun saymak mümkün mü? Sen yol yapacaksın, gelecek birileri müteahhitlerini tehdit edecek. İnsanlıktan nasibini almamış mahluklar bunlar. Bunlara methiyeler düzen bir kısım sözde akademisyenlerin ilimden bir nasibi olabilir mi?
ERDOĞAN, O PANKARTA KAYITSIZ KALMADI
MESELE KRİTERLER DEĞİL:
Suriye'deki gelişmelerin bir anda böylesine mahiyet ve yön değiştirmesi, bölgenin kendi dinamikleriyle açıklanabilir mi? DAEŞ bahanesiyle oynanan oyunların gerisindeki niyetleri, hedefleri görmemek için kör olmak lazım. Bölücü terör örgütüne kucak açanların, kol-kanat gerenlerin endişesi, herhalde her taraflarından zavallılık akan teröristler değil. Türkiye'yi 1959'dan beri AB kapısında bekletenlerin, son 10 yılda kabul ettikleri üyelere baktığımızda, meselenin kriterler olmadığını anlıyoruz.
"ERDOĞAN'IN SÖZLERİ FATİH'İN TOPLARI GİBİ"
SİZ KİMSİNİZ?:
Dün malum bir gazetecinin mahkemesi vardı. İstanbul'daki konsoloslar mahkemeye geliyor. Siz kimsiniz ya, sizin ne işiniz var orada? Diplomasinin de bir edebi var adabı var. Burası senin ülken değil, burası Türkiye. Sen konsolosluk binası veya konsolosluk sınırları içinde hareket edebilirsin, diğerleri izne tabi. Bunlar bu ülkenin içinde gövde gösterisi yapabilecek kadar haddi tecavüz edebiliyor. Oynanan oyunun tarzını göstermesi bakımından önemli. Demokrasi, insan hakları, özgürlük, seçim laflarını dillerinden düşürmeyenlerin, halkın desteğiyle işbaşına gelenlerle darbeciler karşı karşıya geldiğinde, tercihlerinin hangisinden yana olduğunu takip ediyoruz.
İBRETLİK HALLER:
Mülteci meselesinde Avrupa, kendi güvenliği ve refahı uğruna, savunduğu tüm değerlere bir anda sırtını dönmekten çekinmedi. Terör örgütlerinin tamamına karşı çıkmak yerine, sadece bu ateşi kendi sınırları dışında tutmaya çalışanların ibretlik hallerine üzülmemek elde değil. Biz kendimiz olacağız, tarihimize, kültürümüze, değerlerimize, tek başımıza da kalsak, sahip çıkacağız. Yoksa, yok olur gideriz.
HEM GÜZEL HEM TEHLİKELİ:
Anadolu, medeniyetler ve milletler beşiğidir; ama aynı zamanda medeniyetler ve milletler mezarlığıdır. Yaşadığımız coğrafya çok güzel, cazip, verimli ve değerli. Ama aynı özellikleri sebebiyle saldırılara açık. Bu güzel ama zor coğrafyada yaşayabilmenin yolu, millet olarak birliğinizi, beraberliğinizi güçlü tutmanızdan geçiyor.
TAKSİM MEYDANI'NI GEZDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taksim Meydanı'nda Yayalaştırma Projesi ile ilgili incelemelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan eşlik etti.
'EĞİTİMİ TEK TİPÇİ ZİHNİYETTEN KURTARDIK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Geleceğin Eğitim Derneği'nce Taksim'deki The Marmara Otel'de düzenlenen Global Eğitim Zirvesi'ne katıldı. Zirvede konuşan Erdoğan, şunları söyledi: *Son 13 yılda eğitim sistemimizi bu tek tipçi, kompleksi zihniyetin tahakkümünden kurtarmak için çaba harcadık. Genç kızlarımız üniversiteye gittiklerinde ikna odaları kapılarında kendilerini bekleyen mürebbiyelerle değil, kendilerini güler yüzle karşılayan üniversite hocaları ile karşılaşıyor. Çocuklarımızın kendilerine, ailelerine, bizi biz yapan değerlere karşı yabancılaşmalarına da mani olmamız gerekiyor. * Türkiye, tarihin hiçbir döneminde dışarıdan sömürge haline getirilmemiş, müstemleke durumuna asla düşmemiştir. Ancak her dönemde bu ülkede Batı'ya karşı duyulan aşağılık kompleksi sebebiyle orada olanı sorgusuz sualsiz almaya teşne bir kesim maalesef var olmuştur. Sömürge kafalı, jakoben, kolaycı ve kopyacı, eser veremeyen, milletine tepeden bakan bu kesim uzun süre devlet ve toplum hayatımızın kontrolünü ne yazık ki elinde tutmuştur. Toplumumuzun can damarını kesmeyi amaçlayan bu yaklaşımı rahmetli Ahmet Hamdi Tanpınar bir tür kültürel inkar olarak tanımlıyor. Ben de "Bu hem inkar hem de intihardır" diyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Siz kimsiniz! Ne işiniz var orda?"