Başbakan Binali Yıldırım dün AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısına katıldı. Yaldırım burada yaptığı konuşmada gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Yıldırım'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
FIRTINA KOPARIYORLAR: Birileri Cumhurbaşkanımıza muhalefet edeceğim diye maalesef nefret tohumlarını ekmeye devam ediyor. Sayın Bahçeli ile Sayın Demirtaş aynı cümleleri kuruyor. CHP zaten HDP çizgisine çoktan girmiş durumda. Nefret suçu işler gibi ittifak kurulduğunu görüyoruz. Vatandaşlık bizim keşfettiğimiz bir şey değil. Bunların kuralları, standartları, şartları vardır. Elbetteki bu şartları sağlayan herkes vatandaşlığa alınır. Ancak belirli suçlara karışmış, terör suçuna karışmış veya başka şekilde kanun dışı işlemleri olanların asla ve asla vatandaşlığa alınması söz konusu olmaz. Vatandaşlığa almak demek, o ülkenin insan gücüne değer katmak demektir. Eğer Türkiye'nin değerine değer katacaksa, Türkiye'nin ekmeğini büyütecekse, tabii ki sadece Suriyelileri değil, bu ülkeye katkı sağlayacak herkesi seve seve vatandaş yaparız. Beyin göçünü geri çevirmek için kanun çıkarıyoruz. Suriyeliler geleli 4 yıl oldu. Sanki Suriyeliler dün gelmiş gibi bir kaşık suda fırtına koparıyorlar.
SURİYE İLE İLİŞKİLER: İsrail ve Rusya ile ilişkilerimizi normale döndürdük. Ama eminim ki Suriye ile de biz normal ilişkilere döneceğiz. Buna ihtiyacımız var. Terörle mücadelenin başarısı için Suriye ve Irak'ın istikrara kavuşması gerekiyor ve güçlü bir siyasi yönetime, oradaki kardeşlerimizin tamamını temsil eden bir yönetime geçmesi gerekiyor.
KİRKOR'UN GAYDASI: DAEŞ örgütünü daha birçok dünya ülkesi bilmezken, Türkiye bunlarla ilgili tehditlere dikkat çekmiş, 50 binin üzerindeki şüpheli listesini 144 ülkeyle paylaşmıştır. 3 bin 500 civarında şüpheliyi de geldikleri ülkelere göndermişlerdir. Bin 600 tanesini de tutuklamış ve hakkında hukuki işlem başlatılmıştır. Hal böyleyken hala maalesef Sayın Kılıçdaroğlu aynı Kirkor'un gaydasını çalıyor.
TERÖRLE MÜCADELE: Doğu'da ve Güneydoğu'da terörle amansız mücadele ediyoruz. Siyasi rakiplerimize bir çağrım var; Türkiye'nin milletiyle bölünmez bütünlüğünü, sınırlarının değişmezliğini her fırsatta anlatıyorsunuz, peki Doğu'da ve Güneydoğu'da Türkiye'yi bir ve beraber tutmak sadece AK Parti'nin işi mi? Sizin siyaset alanınız Ankara'nın batısı mı? Gelin her şey müsait, güvenlik şartları yerinde, huzur, kardeşlik var, artık gelin teşkilatlarınızı kurun, Türkiye'nin birliğini, beraberliğini siz de orada yüksek sesle haykırın. Başbakan Yıldırım, dün ayrıca İngiliz BBC World kanalının "Hardtalk" isimli programına konuk oldu. Zeinab Badawi'nin sorularını yanıtlayan Yıldırım, Suriye politikası konusunda 'Esad değişmeden Türkiye değişmez' dedi. Yıldırım, DAEŞ'le mücadele konusunda ise "Esad orada olduğu sürece sorun çözülmeyecek, DAEŞ'i yaratan Esad rejiminin tutumudur" ifadelerini kullandı.
BAHÇELİ'Yİ TEBRİK ETTİ
Dokunulmazlıkların
kaldırılmasına ilişkin anayasa
değişikliğinin ardından dün
savcılık tarafından MHP lideri
Devlet Bahçeli'nin ifadesinin
alınmasına değinen Yıldırım,
"Sayın Bahçeli'yi tebrik ediyorum.
Daveti aldı ve gitti savcıya
ifadesini veriyor, örnek davranış.
Afra tafra yapan, milleti
sokağa çağıran diğer muhalefet
liderlerine söylüyorum.
Hukuktan, Türk adaletinden
korkmayın. Hukuka meydan
okuyarak, sokağa davetiye çıkararak
ülkeye örnek olamazsınız,
iktidar alternatifi olamazsınız.
Kimse kendisini Türk adaletinden
üstün görmesin" dedi.
İÇ TÜZÜK VE BAŞKANLIK
"Meclis'te
de adalet lazım. Milletin verdiği hakkı, herkesin hakkına razı olarak kullanması lazım. Bu içtüzüğün mutlaka değişmesi lazım. Aksi halde verimsiz bir şekilde Meclis çalışmaları devam ediyor. Bu, sürdürülebilir bir şey değil. İnşallah bu sefer son fırsat bir araya gelirler, konuşurlar ve ortak zeminde buluşurlar. Anayasa başta olmak üzere bu sistemin değişme iradesi yine AK Parti'nin eliyle olacaktır. Biz 'Gelin yeni anayasa yapalım' diyoruz, her biri bir kenara çekiliyor. Bugün yan çizebilirsiniz, geri durabilirsiniz ama 2019'da bunun hesabını da millete vereceksiniz. Halkın seçtiği, halkın desteğini alan, halka hesap verme mesuliyeti duyan bir Cumhurbaşkanı, bir de sorumsuz diye tanımlanmış bir Cumhurbaşkanı var. Bu çelişkiyi artık Türkiye taşıyamaz, bunu değiştirmek zorundayız."