Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 71. Genel Kurul görüşmelerine katıldı ve ikili görüşmelerde bulundu. Erdoğan İngiltere Başbakanı Theresa May'i, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif'i ayrı ayrı kabul etti. İran umhurbaşkanı Hasan Ruhani ile de biraraya geldi. Erdoğan, Genel Kurul'da tarihi bir konuşma yaptı. Dünyanın sorunlarına ilişkin kapsamlı değerlendirmelerin yer aldığı Erdoğan'ın konuşması özetle şöyle:
TÜM DÜNYA İÇİN MİLLİ GÜVENLİK TEHDİDİ: Unutulmasın ki Türkiye'deki darbe girişimi aynı zamanda dünya demokrasisine de yapıldı. Milletimiz o gece darbe heveslilerine tarihi bir ders verirken, demokrasiye inanan tüm haklar için de ilham kaynağı oldu. Bu yeni nesil terör örgütü sadece Türkiye'nin değil, varlık gösterdiği 170 ülkenin tamamı için bir milli güvenlik tehdididir. Bugün bu Genel Kurul'da temsil edilen ülkelerin büyük bölümü bu yapılanmanın tehdidi altındadır. Bu örgüt Türkiye'nin ötesinde tüm dünyayı boyunduruğu altına almak gibi derin bir zihni sapkınlık içindedir. Örgütün temel stratejisi eğitim, diyalog, hoşgörü, sivil toplum kuruluşu kisvesi altında devlet kurumlarına sızmak, toplumu etkilemek, ekonomik kaynaklara hakim olmaktır.
SÜRATLE ÖNLEM ALMALISINIZ: Bu kürsüden tüm dostlarımıza kendi güvenlikleri için, ülkelerinin geleceği için FETÖ'ye karşı gerekli önlemleri süratle almaları çağrısında bulunuyorum. Bizim yaşadığımız tecrübeyle sabittir ki FETÖ ile bu aşamada mücadele etmezseniz, yarın çok geç olabilir. Bu vesileyle bu örgütün kurumları ve örgütle bağlantılı kişiler tarafından kullanılan Türk, Türkiye gibi ifadelerin kesinlikle ülkemizle bir ilgisinin bulunmadığını belirtmek isterim.
AB VERDİĞİ SÖZLERİ TUTMADI: Suriye halkı zalim bir yönetimin ve terör örgütlerinin acımasız, küresel ve bölgesel rekabetin şekillendirdiği vekalet savaşlarının pençesinde tükeniyor. Bu süreçte uluslararası toplum insani değerler ve vicdan sınavında maalesef sınıfta kaldı. Şu ana kadar bizim faturalı yaptığımız harcama 12,5 milyar dolardır. STK'lar, belediyelerimizin yaptığı harcamalar bir o kadar. Yani toplamda 25 milyar dolar. Peki dünyadan bize ne geldi? Şu anda çatısı altında bulunduğumuz BM'den gelen destek 525 milyon dolardır. AB'den gelen bir şey var mı? Ne yazık ki AB de verdiği sözleri tutamamıştır. UNİCEF'in gönderdiği 178 milyon dolardır. O kadar. 3 milyon mülteciye bizler hiçbir etnik, mezhep, din ayrımı gözetmeksizin kucak açtık. Başta AB olmak üzere bu konuda bize katkı sözü verenler hala sözlerini yerine getirmediler ve biz bu sözlerini yerine getirmelerin bekliyoruz.
TEL ÖRGÜLERİN ARKASINDA HUZUR ARAMAK BEYHUDE BİR ÇABA: Bu kürsüden tüm uluslararası camiaya Suriyeli mültecileri kendilerine yönelik hayati bir tehdit gibi algılayan tüm Avrupalı dostlarıma sesleniyorum. Dikenli tel örgülerin, yüksek duvarların arkasında huzur aramak beyhude bir çabadır. Suriyeli mültecilerin eğitim, iş, iskan sorununa süratle çözüm bulamadığımız taktirde düzensiz göçün, sosyal meselelerin ve güvenlik risklerinin önüne geçemeyiz. Sorunun kaynağı olan terör, zulüm ortamının sonlandırılması ve siyasi çözüm sürecinin hayata geçirilmesi için daha fazla vakit kaybedemeyiz.
AMAÇ GÜVENLİ BÖLGEYİ HAYATA GEÇİRMEK: Fırat Kalkanı harekatı, umutsuzluğun hakim olduğu bölgede istikrarın, huzurun ve dengenin yeniden tesisi bakımından kritik bir öneme sahiptir. PKK, PYD terör örgütünün önceliğini DAEŞ ile mücadele etmek olmadığı bu operasyonla açıkça ortaya çıktı. Şimdi bölge Azez'den Fırat'a kadar bir terör koridoru olmaktan çıktı ve burası bir barış koridoru haline geldi. Bugün bizim yaptığımız bu operasyonunu amacı bu güvenli bölgeyi fiili olarak hayata geçirmektir. Terör örgütlerinden kurtardığımız Cerablus halkı, güven ve huzur içinde evlerine dönmeye başladı. Güvenli alan haline getirdiğimiz yerlerin uçuşa yasak bölge ilan edilmesine yönelik kararlı bir duruş göstermeli ve birlikte çalışmalıyız.
BM DAHA NE KADAR MÜSAMAHA GÖSTERECEK?: Hayata geçirilmesi için yoğun çaba sarf ettiğimiz ateşkes maalesef işler hale gelmedi. Dün de BM konvoyuna bir saldırı rejim tarafından yapıldı, bir kişi öldü. Suriye rejimi BM gözetimindeki yardımın, acil insani yardıma ihtiyacı olan Halep halkına ulaştırılmasına izin vermiyor. Hatta yardım konvoylarına saldırıyor. Rejimin insanları açlığa mahkum ederek izlediği 'Ya teslim ol, ya öl' politikasına BM ve Güvenlik Konseyi daha ne kadar müsamaha gösterecek?
DERHAL HAREKETE GEÇMELİYİZ: Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama'nın öncülüğünde düzenlenen 'mülteci' konulu Liderler Zirvesi'ne de katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada şöyle dedi: Bebeklerin, kadınların, sivillerin öldürüldüğü bir dünyada kimse masum kalamaz. Geçen her gün, her saat bu insani ve ahlaki yıkımın daha da arttığını biliyoruz. Zaten çok geç kaldığımız bu krizi durdurmak için derhal harekete geçmeliyiz. Aksi takdirde neden geç kaldığımızı gelecek nesillere ve tarihe anlatamayız."
"DÜNYA 5'TEN BÜYÜKTÜR" SÖZLERİNE SALONDAN ALKIŞ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Güvenlik Konseyi'nin yapısıyla ilgili şu sözleri salonda bir süre alkışlandı: "BM'nin reforme edilmesi gerekir. Özellikle barışı koruma ve inşa faaliyetlerinin daha etkin hale getirilmesi konusunda Genel Sekreter Ban ki Moon önderliğinde atılan adımları takdirle karşılıyoruz. Uluslararası barış ve güvenliğin temininden sorumlu ana organ olan BM Güvenlik Konseyi reforme edilmedikçe bu çabaların tam manasıyla amacına ulaşamayacağı açıktır. İşte bu sebeple biz, 'dünya 5'ten büyüktür' gerçeğini her fırsatta uluslararası kamuoyuna hatırlatıyorum. Birinci Dünya Savaşını şartları içinde yapılmış olan BM Güvenlik Konseyi'ni bugün aynı şekilde yaşamamız mümkün değil. Bu beş ülkenin iki dudağı arasına dünyayı mahkum edemezsiniz. Ama şu anda dünya bu beş ülkenin iki dudağı arasına mahkum edilmiştir. Beş tane daimi üye, 15 tane geçici üye, böyle bir BM Güvenlik Konseyi olamaz. Tüm dünyanın temsil edilmediği bir BM Güvenlik Konseyi adaleti tesis edemez. Bunun gözden geçirilmesi gerekir."
BUGÜN BURADAYSAM MİLLETİMİN SAYESİNDE
Türkiye olarak 15 Temmuz gecesi FETÖ'nün başlattığı hain darbe girişimine maruz kaldık. Bu terör örgütü 241 vatandaşımızı şehit etti, 2 bin 194 vatandaşımızı yaraladı. Parlamento binamız, Cumhurbaşkanlığı Külliyemiz, emniyet birimleri bu terör örgütü tarafından savaş uçaklarıyla bombalandı. Tanklar sokakları, insanları ezip geçti. Helikopterlerden, askeri araçlardan sivillerin üzerine ateş açıldı. Bu darbe girişimi milletimizin demokrasisine, hükümetine, özgürlüklerine, geleceğine ve anayasal düzenine kahramanca sahip çıkmasıyla bertaraf edildi. Bu bakımdan milletimle iftihar ediyorum. Demokrasisine sahip çıktığı için iftihar ediyorum. 29 gün gece sabahlara kadar demokrasi nöbetleri tuttukları için iftihar ediyorum. Hain darbe teşebbüsünü canını hiçe sayarak, bedenini tankların önüne siper ederek engelleyen milletimle iftihar ediyorum. Şayet bugün karşınızda bulunuyorsam milletimizin işte bu cesur ve asil duruşu sayesindedir.