AK Parti Afyon Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanvekili Ali Özkaya, "Bir kişiyi işe aldınız daha sonra şüphelendiniz. Hemen bu kişi ile ilgili cumhuriyet başsavcılığına hakkında devam eden dava, soruşturma veya bir karar var mı diye soracaksınız. Bu arşiv araştırmasının içinde yer alıyor ve mutlaka kamu kurumunun bakması gereken bir zorunluluktur. İBB, bu zorunluluğu yerine getirmemiştir. Belediyenin bu kadar geniş sayıdaki terör örgütü ile bağlantılı isimleri işe alması asla iyi niyetli bir davranış değildir. Bağırıp çağırmalarına gerek yok. İçişleri Bakanlığının müfettişlerine yardımcı olacaklar, belgeleri ortaya koyacaklar. Haklılarsa zaten bir sorun çıkmaz ama haksızlarsa sonucuna katlanırlar" ifadelerini kullandı.
İBB, O MADDEYİ İPTAL ETMİŞ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, iştiraki olan şirketlere PKK, DHKP-C, MLKP, MKP ve FETÖ örgütleri ile bağlantılı yüzlerce kişiyi işe aldığı ortaya çıkmış ve SABAH tek tek bu isimleri deşifre etmişti. Terör örgütleri ile bağlantılı olan isimlerin İstanbul Büyükşehir Belediyesinde işe alınırken güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulup tutulmadıkları da kamuoyunda ayrı bir tartışma konusu. Konuya ilişkin SABAH'a önemli açıklamalarda bulunan AK Parti Afyon Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanvekili Ali Özkaya, 1995 yılında 28 Şubat döneminin bir mantığı olarak getirilen 4045 sayılı Güvenlik Soruşturması Kanunu'nun çıkartıldığını ve bu kanun ile belirli meslekler için özel soruşturma yöntemleri getirildiğini belirterek sonraki süreçlerde de bu kanunun yürürlükte kaldığını söyledi. Özkaya, 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından bu kanuna Kanun Hükmünde Kararnameler ile ilave hükümler getirildiğini ve örgüt ile irtibat ve iltisaklı olanların işe alımlarına yasak konulduğunu, sonraki süreçte ise Anayasa Mahkemesi'nin güvenlik soruşturması ile ilgili olarak 4045 sayılı Kanun'un birinci maddesine eklenen ikinci fıkrayı, Anayasa'ya aykırı bularak iptal ettiğini kaydetti.
ARŞİV ARAŞTIRMASI KANUNU 17 NİSAN'DA YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞTİ
Anayasa Mahkemesi'nin, güvenlik soruşturması yapıldığında elde edilen bilgilerin nasıl değerlendirileceği, ne kadar süre saklanabileceği, hangilerinin memuriyete engel olup olmayacağı ile ilgili kanunda düzenleme yapılmadığını, kanunilik ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle de söz konusu kanunun ilgili maddesini iptal ettiğini söyleyen Özkaya, akabinde yaklaşık bir yıl süren çalışmaların ardından Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu'nun 17 Nisan tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini kaydetti. Özkaya, Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu ile ilgili, "Bir kamu kurum ve kuruluşlarında işe alınacak kişi görevi, unvanı, sıfatı, çalıştırma şekli ne olursa olsun hatta bunu da açıp belirli stratejik kurumlarda da aynı şartlar geçerli olacak şekilde Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması yapılması hükmünü getirdik. Kamuya girecek herkes için arşiv araştırması yapılacak, bunun dışında devletin nitelikli A kadro personeller yani hakim, savcı, kaymakam, emniyet teşkilatı, MİT, infaz koruma memurları, stratejik olarak devletin özel gizlilik gerektirdiği bölümler gibi hususlarda arşiv araştırmasına ilaveten güvenlik soruşturması yapılacak. Arşiv araştırmasıyla adli sicil belgesi, emniyet güçleri tarafından bu kişinin aranıp aranmadığına dair sorgulama, ceza muhakemeleri kanunu 171. maddedeki dava açmanın ertelenmesi, 231. maddedeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi kararlar ve devam eden cumhuriyet savcılığındaki soruşturmalar ile yargılamalar ve kararlar istenebilecek" bilgilerini verdi.
DEVLETİN BİRLİĞİNE BÜTÜNLÜĞÜNE DİNAMİT KOYMA
Belediyelerin İş Kanunu'na tabi olduğunu ve bu nedenle eski hükümlülerden yüzde 2'ye kadar belediyelere alınmasının zorunlu olduğuna dikkat çeken Özkaya, "Bu bir mecburiyet. Prensip itibariyle bir kriter yok. Burada işe alımlarda kurumların kendi tercihlerine bırakılıyor. Bu kişiler topluma geri kazandırılmak amacıyla işe alınıyor. Belediye terör örgütünden mahkum olanı de işe alabilir. Ama terör örgütünden mahkum olmuş yüzlerce kişiyi belirli bir yerde toplarsanız bu kişilerin ıslah edilerek topluma kazandırılması amacının dışına çıkar, terör örgütüne yardım ve yataklığa dönüşebilir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi terör örgütünden hüküm giymiş kişileri çok kritik noktalara yerleştiriyor. Buralara PKK, FETÖ, DHKP-C'den insanları yerleştirir ve bunları toplu olarak alırsanız bu devletin birliğine ve bütünlüğüne bir dinamit koyma ve toplumsal huzuru bozmaya gider" dedi.
"VARSA GEL AL" DEMEK UCUZ KAHRAMANLIKTIR
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde örgüt ile bağlantılı olan kişilerin işe alınmasında arşiv araştırması kriterinin yerine getirilmediğini vurgulayan Özkaya, "İşe aldınız, daha sonra şüphelendiniz hemen cumhuriyet başsavcılığına bu kişi hakkında devam eden dava ve soruşturma var mı diye soracaksınız. Bunları isteyip bakacaksınız. Bu arşiv araştırmasının içinde yer alıyor ve mutlaka kamu kurumunun bakması gereken bir zorunluluk. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu zorunluluğu yerine getirmemiştir. Belediyenin bu kadar geniş sayıdaki insanı PKK, FETÖ, DHKP-C üyesini alması asla iyi niyetli bir davranış değildir. Burada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu doğrudan bu işin içinde midir yoksa genel sekreteri, danışmanları, alttaki birimleri, şirketlerin genel müdürleri aralarında mı bu alımları yapıyor. Bunların her biri İçişleri Bakanlığının yapacağı incelemeler sonucunda ortaya çıkar. Bağırıp çağırmalarına gerek yok. İçişleri Bakanlığının müfettişlerine yardımcı olacaklar, belgeleri ortaya koyacaklar. Haklılarsa zaten bir sorun çıkmaz ama haksızlarsa sonucuna katlanırlar. Vatanını, milletini seven iyi niyetli bir yöneticinin şunu söylemesi gerekir: 'Binlerce kişiyi işe aldık. Bunların hepsini bire bir bilme imkanım yok. Eğer alttaki görevlilerimiz PKK, DHKP-C ve FETÖ üyelerini işe almışlarsa inceleteceğiz, araştıracağız, böyle bir şey varsa iş akdini feshedeceğiz ve ilgililer hakkında da soruşturma açacağız' demesi gerekir. Ama bunu demeyip 'varsa gel al' demek ucuz kahramanlıktır" ifadelerini kullandı.
TEFTİŞ DEVAM EDİYOR
İçişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesinde başlattığı teftişin devam ettiğini sözlerine ekleyen Özkaya, "Denetim bitince müfettişlerin somut tespitleri varsa onları çağırırlar bu kişi işe nasıl girdi, kim aldı, mülakatını kim yaptı, referansı kim eğer bunların hepsi belirli yerlerden organize şekilde geliyorsa o zaman dönüp devlet o kişiyi bulur ve gerekeni yapar" dedi.
BÜYÜK BİR GÜVENLİK KAYBINA NEDEN OLUR
Mahkumların topluma geri kazandırılması ve işe alım süreçleri ile ilgili de konuşan Özkaya, "Az sayıda suçlu çok geniş bir kitlenin içinde göz önünde bulundurularak alınır. Bir yere ciddi manada terör örgütü mahkumlarını koyarsanız diğer insanlar siner, terör örgütü üyeleri diğer vatandaşları yönetir, orada huzur ve güvenlik kalmaz. Yüz çalışan içine 2 terör örgütünden hüküm giyeni koyarsanız o yüz kişi 2 kişiyi kontrol edebilir. Ama 50 kişinin çalıştığı bir yere 15 terör örgütü mahkumunu alıp koyarsanız orada devlet falan kalmaz, o eşkıya terörist oraya hakim olur. Kapınızın önündeki otopark görevlisinin PKK terör örgütü üyesi olmasından daha büyük bir tehlike olabilir mi? O sizi 24 saat gözetler, bundan daha iyi bilgi toplama kaynağı olabilir mi? İstanbul'da Beşiktaş'ta, Sultanahmet'te bomba patlamadı mı, şehit vermedik mi, Ankara'da Merasim sokakta, Kızılay'da şehrin göbeğinde bomba patlamadı mı? Kamunun elbisesini giyecek, belediye amblemini takacak ve bu polis denetiminden çok kolay bir şekilde geçmeyi sağlar. Polis kamu personeline karşı daha toleranslı yaklaşır. Vatandaş şöyle düşünüyor, devlet bunu bir güvenlik soruşturmasından geçirmiş ve işe almış, bu insana güvenebilirim. Ama şimdi bu adam neci terör örgütü üyesi mi diye tereddütle yaklaşacak ve bu kamu kuruluşu için inanılmaz bir güvenlik kaybı" ifadelerini kullandı.
