Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2010 yılında hazırlanan iddianamede, 19 Aralık 2000'de gerçekleşen operasyonda Bayrampaşa Cezaevi'nde 12 kişinin öldüğü 29 kişinin de yaralandığı anlatılıyor. İddianamede, 196 sanığın "Görev sınırını aşarak gayrimuayyen şekilde birden çok adamı öldürmek" ve "29 kişiyi de yaralamak" iddiasıyla çeşitli oranlarda hapis cezalarına çarptırılmaları talep edilmişti. Sanıklardan 2 kişi yargılama sürecinde vefaat etti. Davanın 46. celsesi bugün görüldü. Duruşmada dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun tanık olarak dinlendi.
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tanık Ali Suat Ertosun Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
Tanık Ali Suat Ertosun ifadesinde "O dönem devlet uzun yıllar cezaevlerine hakim olamadı. Cezaevleri terör örgütleri için okul vazifesi gördü. Örgüt üyeleri cezaevlerinde eylem planları yaptı. Hükümlü ve tutuklular rehin alındı. Cezaevlerine silahlar sokuldu ve güvenlik görevlileri koğuşlara giremedi. Cezaevleri o dönem devlete meydan okunan yerler oldu. Terörle Mücadele Kanunu ve Çıkar Amaçlı Örgütlerle Mücadele Kanunu kapsamında, F tipi cezaevleri ortaya çıktı. Örgüt üyelerinin amaçlarına karşı olduğu için bunu istemiyorlardı. 20 Ekim 2000'de açlık grevine, 20 Kasım'da ölüm oruçlarına başlanıldı. 19 Aralık'ta 60 gündür açlık ve ölüm oruçları devam ediyordu. 60 gün kritiktir. 60 günde ölümler başlar. Operasyondan önce araya giren heyetler, uzlaşma sağlamak için çaba gösterdiler. Hikmet Sami Türk, orucun bitirilmesi durumunda cezaevi açılışlarının ertelenmesini, toplumsal mutabakat alınıncaya kadar açılmayacağını söyledi. 60. Gün yaklaştığında oruçlar bitmedi. Cezaevlerindeki yetki, başsavcılarınındır. 60. Gün yaklaştığında başsavcılar arama kararı verdiler. Operasyon devletin hakimiyeti ve insan hakları için yapılmıştır. 20 cezaevinde bu durum vardı. Konu bize iletildi, biz bakanlıklara ilettik. Ölüme yatanların kurtarılması gerekiyordu. Arama yapılmak için girildiğinde ateş açılmış ve güvenlik görevlileri de bu duruma müdahale etmiştir. Sonuçta bu operasyon yapılmasıyla terör ve çıkar amaçlı suç örgütlerine son verilmiştir" dedi.
"İNSANLAR ORADA BIRAKILSA ÖLECEKELERDİ, KİMSENİN ÖLMESİ İSTENMEDİ"
Ertosun ifadesinin devamında "İnsanlar orada bırakılsa öleceklerdi. Kimsenin ölmesi istenmedi. Sonuç itibariyle direniş oldu. İçişleri Bakanlığı operasyonu yapmıştır. Hayata Dönüş ismini koyan biz değiliz. Adalet Bakanlığının operasyon yapma durumu yoktur. Milli Güvenlik Kurulu'nda bile cezaevlerinin durumu görüşüldü. Süleyman Demirel bile Türkiye'nin en büyük sorununun cezaevleri olduğunu söylemiştir. Arama kararlarını gerçekleştiren İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'dır. Operasyon kararını veren hükümettir. Ben operasyonel bir bakanlıkta çalışmıyordum. Yapılan toplantılarda izlenimlerimizi aktarıyorduk. Her şey değerlendiriliyordu. Operasyon olurken Ankara'daydım. Operasyonu içişleri Bakanlığından takip ediyorduk. Benim talimat verme yetkim yoktu. Tufan Harekat Planı ve Hayata Dönüş Operasyonu isimlerinden Adalet Bakanlığının haberi yoktu. Burada herkes şunu düşünmeli, bu olaylar neden oldu?" şeklinde konuştu.
ESKİ BAKAN TANIK OLARAK DİNLENECEK
Mahkeme heyeti, tanık Zeki Bingöl'ün adresinin tespiti konusunda daha önceden görevli olduğu kurumlara ve Koruma Şube Müdürlüğü'ne yazı yazılmasına karar verdi. Heyet bir sonraki duruşmada dönemin İçişleri Bakanı olan Sadettin Tantan'ın tanık olarak dinlenmesine karar vererek duruşmayı erteledi.