Alper Akınoğlu döneminden ayrıntılar veriyor ve bazı sorular yöneltiyorum. Kaşımak, tartışmak istemiyor. "Varsa bir yolsuzluk sessiz mi kalınacak?" diye soruyorum bu kez.
KİBAR: Sıkıntılı gördüğümüz konularda komisyonlar kurarak inceleme başlattık. Birkaç inceleme oldu. Bahsettiğiniz konuların çoğu yargıya yansımış durumda. Süreç devam ediyor. Ben kişilik olarak kavgadan, gürültüden beslenen ve bu yöntemi benimseyen biri değilim. Adana Meslek Yüksekokulu'ndaki bir hocamızla ilgili iddiaları, yazmadan önce 'sorular halinde kendisine ilettiğim' için teşekkür ediyor. "En titiz şekilde incelenecek" diyor.
Ve geliyoruz Rektörün hedeflerine. Önce AB birimini soruyorum.
KİBAR: Yabancı dil sorunu olmayan bir uzman arkadaşımızı bu mevcut birimi geliştirmesi, Avrupa Birliği Bakanlığını sıkı biçimde takip edip fonlarından yararlanmamız için çalışmak üzere görevlendirdik. AB gibi TÜBİTAK da iyi bir kaynak. Yüksek lisans, doktora, tıpta uzmanlık konularında bilim adamlarımıza kolaylık ve kaynak sağlayacağız.
Üniversitemizin çıtası nereye kadar yükselebilecek?
KİBAR: Dünyada 20 bin tane üniversite var. Bizim hedefimiz dünyada ilk 500'e girmek. Türkiye'de ise 168 üniversite var. Buradaki hedefimiz ise ilk 10'da olmak. İlk 500 için bir danışmanlık firmasıyla 4 hafta önce anlaştık. Maliye Bakanlığı'ndan da izin alarak bir yol haritası çizeceğiz. İnşaat halindeyken üzerine, eski rektörün adının yazılı olduğu büyük bir tabela asılmış, benzer bir tabela Teknokent'e giden yol için de yapılmıştı. Alper Akınoğlu silindi ve adı "Çukurova Üniversitesi Kongre Merkezi" oldu. Geçici kabulü birkaç gün sonra olacak, açılışı ise biraz daha sonra yapılacak. Metro? Güzergâhı harita üzerinde ayrıntısıyla gösteriyor. Protokol yapılmış nihayet. Hastanenin güneydoğu ucundaki olası durağı işaret ederek "Herkes burada inecek, otobüslerle buradan dağılacak" diyor ama tarih veremiyor tabii ki; çünkü biliyoruz ki Ankara'ya bağlı. Ve geliyoruz 'kâğıt üzerindeki fakültelere'... Sadece bir dekanı ve yardımcısı olan eczacılık, Ceyhan'a yapılacak veterinerlik ve mühendislik, Kozan'a işletme, Balcalı Yerleşkesi'ne otomotiv (bölüm) ve hukuk fakültesiyle eğitim fakültesi binalarının yapılacağını müjdeliyor. Fakülte binalarından ikisi için "Üniversitenin cebinden bir kuruş çıkmayacak" diyor.
Ve veriliş yöntemi tartışmalara yol açan 100'ü aşkın kafe, kantin ve restoran ne olacak? Kalacak mı, düzeltilecek mi ya da ne, nasıl yapılacak?
KİBAR: Kafeler ve kantinler iyi kötü ihtiyaca cevap verdiği için pek de üzerlerine gitmiyoruz. Hasan (Fenercioğlu) hocamızın başkanlığında bir komisyon kurup çalışma yaptık ve mimarlık fakültemiz dört ayrı proje hazırladı, birinde karar kıldık. Buna göre kafe, kitapçı, kuru temizlemeci, terzi, pastane, öğrenci kulübü, sergi salonu, dönerci, ev yemekleri ve fastfood işi yapan, bijüteri, kargo, gazete bayi dahil toplam 24 çeşit iş yerinin yer alacağı, ağaç boyunu geçmeyecek şekilde 7500 metrekare kapalı alanlı bir Merkezi Çarşı yapacağız. Yapişlet- devret yöntemiyle olacak.
Peki mevcut kafe ve kantinler ne olacak?
KİBAR: Sıkıntılı olmayanlar kalacak ve belli bir mimari düzen oluşacak, hijyen ve diğer koşullar da sağlanacak tabii. Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar, çoğu beyaz yakalı on binlerce insanın yaşadığı ve Tunceli'den bile büyük Çukurova Üniversitesi'nin çıtasını yükseltebilecek, dünyanın sayılı bilim yuvalarından biri haline getirebilecek, haksızlık yapanın hakkından gelecek, hakkı haleldar olana el uzatabilecek mi, bunu zaman gösterecek. Gazetecilik etiği gereği arada ya teybi kapatıyor ya da açık tutsam bile 'kamuoyuna değil, bana söylenmiş sözler' olarak kabul ettiğim için o bölümleri yazmıyorum. Ama aşağı yukarı ne konuştuysak paylaşıyorum. Yumuşak duruşlu da olsa net konuşan, aklında "dünyanın ilk 500 üniversitesi, Türkiye'nin ilk 10'u arasına girmek" olan Mustafa Kibar'ın, hemen fark edilen birkaç özelliğini çekiyor dikkatimi. Normallik, uyum, denge, mantık, akıl, hoşgörü ve nezaket... Bunlar öyle çabuk sezilen özellikleri ki Mustafa Hoca'nın, röportaj muhabbete, çözüm arayışları keyifli bir proje anlatımına dönüşüyor. "Ben bilirim", "Ben istediğimi yaparım" anlayışından uzak, ekibiyle birlikte düşünüp -gerçekten- ortak aklın gereğini yapan ve yapacağı izlenimi veren Kibar, son sözünü söylüyor. Bence burası çok önemli ve herkes çok iyi okumalı: "Eğer duruşunuz sağlam, kişiliğiniz net ise insanlar da size göre mevzi alıyor. Dediğim gibi benim kırmızı çizgilerim var ve onlar aşılırsa olmaz. O çizgileri kim aşarsa bedelini öder. Ne olursa olsun öder ve benim için sonuç ne olursa olsun orada gereğini yaparım..."