Türkiye' mizde gazeteciler vatandaşın umut kaynağıdır. Haksızlığa uğradıklarını hissettikleri durumda vatandaşlar gazeteleri sığınacak liman, gazetecileri ise kendilerini kurtaracak kaptan olarak görürler. Gazetecilik; insanın vicdanıyla daimi olarak baş başa hareket edeceği mesleklerin başında gelir. Tabii vicdan, şahsiyetli insanda olur. Kalemini satmış, şahsiyetini kaybetmiş bir insandan bu beklenemez. Ama bugün ne yazık ki genelde koltuğu sırtlamış, başında gezdiren seçilmiş yöneticiler yüzünden, Anadolu'nun birçok kentinde olduğu gibi Kahramanmaraş'ta da çok çeşitli gazeteci tipleri oluştu. Omurga yeryüzünde 'her canlıda' bulunması gereken bir parça olmasa da Allah'ın,
'Dünyanın en şerefli mahlûku' olarak nitelendirdiği biz insanoğlunu tasarlarken, dik dursun, eğilmesin, bükülmesin, kırılmasın diye biz harika yaratıkları bir omurga üzerinde şekillendirdiğini biliyor ve inanıyoruz.
'Adam gibi adam' olmanın ilk şartı ise bana göre
'omurgalı' bir varlık olmanın bilinci içerisinde davranmaktan geçer. Parayla pulla makamla mevki ile adam olunmuyor. Adam gibi adam olmak için
'olduğu' gibi görünmek,
'göründüğü gibi' olmak gerek. Oturduğu koltuğun verdiği güçle, adam gibi adam olmak arasındaki kalın çizgiyi iyi ayırt etmek gerek. Oturduğu koltuklardan güç almayıp o koltuğa güç ve şeref katmaktadır. Kahramanmaraş'ımda ülkesi ve kenti için çalışan, kolayı değil zoru seçen, kalemini, yaşadığı şehir ve ülkesinin, milletinin menfaatleri doğrultusunda çalıştıran, haksızın karşısında, mazlumun yanında olan, sadece gerçekleri yazan, ilkelerinden ödün vermeyen, bir avuç da olsak ister benden büyük ister benden küçük
"Meslektaşlarımla birlikte önce 'Adam gibi adam' sonra gazeteci olmaya devam edeceğiz" sözünü verirken
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulunun hafta başındaki toplantısında Kahramanmaraş İli Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Temsilciliği'ne getirilmemde destek veren tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.