12 Şubat, bir kahramanlık hikâyesi… 12 Şubat, azmin ve inancın zaferi… 12 Şubat, birlik ve beraberliğin simgesi… "Birlik, beraberlik, azim ve inanç" başarının olmazsa olmaz bileşenleri. Günümüzde, ordular artık silahlarla savaşmıyor. Cephelerde görüşmeler yapılıp antlaşmalar imzalanmıyor. Modern dünyada, mücadele ekonomi alanında yapılıyor. Şirketler, markalar savaşıyor. Yuvarlak masalarda milyar dolarlık anlaşmalar imzalanıyor. Hepimizin malûmu 2008 yılının sonunda, tüm dünya piyasalarını etkisi altına alan, finans sektörünün kurallarını altüst eden, tüketicilerden hükümetlere kadar herkesin kâbusu haline gelen global bir kriz patlak verdi. 1929'daki Büyük Buhran'dan sonra dünya ekonomisinin yaşadığı en büyük kriz olarak adlandırılan global ekonomik krizin bilançosu net olarak kestirilemezken, ülkelerin birbiri ardına açıkladığı kurtarma paketlerinin değeri trilyon dolarları aştı. Ülkemizde de durum çok farklı değildi. 2009 yılında ekonomimiz % 4,7 oranında daralırken, ihracat rakamları azaldı; işsizlik arttı. Tüm bu olumsuz şartlarda, Amerika ve AB gibi gelişmiş ekonomilerden ülkemizi ayıran bir nokta vardı. Kriz sürecini yönetme ve krizden çıkış dönemi. Türkiye, krizi V şeklinde yaşadı. Yani, ekonomimiz çok keskin olmasa da bir dip yaptı; akabinde bir yıllık periyotta çabucak toparlanıp ayağa kalktı. 2010 yılında % 8,9 büyüme oranıyla ülkemiz dünyanın en hızlı büyüyen 3. ekonomisi, Avrupa'nın ise en hızlı büyüyen ekonomisi haline geldi. 2011 yılında aynı ivme devam ederken büyüme oranı % 8,5 olarak gerçekleşti ve Türkiye, Çin'den sonra en hızlı büyüyen 2. ekonomi oldu. İhracat rakamları tarihi rekorlara imza atarken, işsizlik oranı son yılların en düşük değerlerine ulaştı. Diğer taraftan, Amerika ve AB ülkeleri halen ekonomik krizin yıkımlarını toparlamakla uğraşıyor. USD gibi dünyada konvertibilitesi en yüksek paraya sahip ve basma gücüne haiz Amerika, ufak ufak toparlanmalarla ekonomisini düzeltmeye çalışırken tam anlamıyla iyileşme dönemine halen giremedi. AB ülkelerinin durumu daha vahim. O kadar kurtarma paketleri ve yardımlara rağmen resesyon devam etmekte. Görünüşe bakılırsa, gerek Amerika'da gerekse AB'de bu toparlanma süreci daha uzun süreceğe benziyor. Dünyada ve Türkiye'de durum böyleyken şehrimizdeki gelişmelere bakacak olursak... Tek kelimeyle kriz bizi teğet bile geçmedi. 2008'in son günlerinde ve 2009'un ilk birkaç ayında kısa süreli bir durgunluk yaşandı. Sonrasında ise ülke ekonomisinin büyüme hızının üstünde büyüyen bir Kahramanmaraş. 2011 yılında 750 milyon USD ihracat rakamına ulaşan, 100 bin üzerinde özel sektör çalışanıyla 0 işsizlik olan bir şehir. Peki, ülkemizi, şehrimizi bu kadar ayrıcalıklı kılan ne? Kriz nasıl bu kadar kolay atlatıldı? Bu sorulara, "Biz daha önce çeşitli krizler yaşadığımız için tedbirlerimizi almıştık. Bankacılık ve finans sistemimiz sağlam olduğu için biz o kadar etkilenmedik" gibi cevaplar verilebilir. Ben olaya farklı bir bakış açısı getirmek istiyorum. Biz krizleri hep birlik ve beraberliğimiz, azim ve inancımız sayesinde atlattık. Devletimiz reel piyasalardaki likidite sorununu ve nakit darlığını çözmek için teşvikler sağladı; sanayici ve işadamlarımız her zamankinden daha fazla mesai harcayarak gecelerini gündüzlerine katarak çalıştı; esnafımız kepenk indirmemek için elinden gelen mücadeleyi sonuna kadar sürdürdü; çalışanlarımız bu zor günlerin bir gün biteceği umudunu yitirmeden işlerine daha fazla asıldı. Sonuç, çabuk toparlanan ve ayağa kalkan bir Türkiye. Tarih boyunca 17 büyük devlet kurmuş olan Türk ulusunun en önemli özelliği ve diğer uluslardan ayrılan yönü bu. Eğer biz, birlik ve beraberliğimizi daima korurr inanç ve azmimizi yitirmeden daima çalışırsak, bizi etkileyecek kriz olmadığı kanaatindeyim. Bu duygu ve düşünceler ışığında, Kahramanmaraş'ın düşman işgalinden kurtuluşunun 93. yıldönümü nedeniyle halkımızın ve çalışanlarımızın "12 Şubat Kurtuluş Günü'nü" tebrik eder, esenlikler dilerim.
Abdulkadir KURTUL İskur Tekstil Enerji Tic. ve San. AŞ Yönetim Kurulu Başkanı