Hani hayatınız boyunca hiç fikriniz değişmeden "Aahhh ne filmdi" diye hatırladığınız, ilk görüşte size feleğinizi şaşırtan filmler vardır… İşte onlardan biridir benim için
"Ultimo Tango A Parigi/ Paris'te Son Tango". Ona yakın bir etkiyle
"Sheltering Sky/ Çölde Çay"ı da aynı kefeye koyabilirim… Ve bu filmlerin ikisinde de
Bernardo Bertolucci'nin imzası vardır.
Usta yönetmenin filmlerinden
"The Last Emperor/ Son İmparator", "Little Budha/ Küçük Buda", "Stealing Beauty/ Çalınmış Güzellik" ve yine özel olarak sevdiğim
"Besieged/ Teslimiyet"i de sayabiliriz.
***
Bertolucci'nin insan doğasının en kuytu ve karanlık köşelerine yaptığı cesur yolculukları izlemek beni her zaman derinden etkilemiştir. Tıpkı geçen hafta gösterime giren,
Niccolo Amaniti'nin romanından sinemaya aktardığı ve başrollerini
Tea Falco, Jacopo Olmo Antinori, Sonia Bergamasco vee Veronica Lazar'ın paylaştıkları
"Io e Te/ Ben ve Sen"de olduğu gibi… Ustanın 10 yıllık bir aradan sonra 73 yaşında çektiği yeni filmi
"Ben ve Sen", bir babanın iki ayrı anneden olma kızı ve oğlunun aileden uzakta, dış dünyadan
izole bir mekanda baş başa geçirdikleri haftayı anlatıyor.
Babasının kendilerini terk edişinin ardından eroinman olan üvey abla, annesinin aşırı baskılarından uzaklaşmaya çalışan ergen kardeşinin kurduğu bodrum katına
"bağımlılığından arınmak" üzere kapanıyor… Ve film bu süreçte
iki kardeşin yaşadığı iletişim kurma, birbirini tanıma, duygusal paylaşım ve dönüşüm sürecine odaklanıyor.
Bertolucci tek kelimeyle
kusursuz bir iş çıkarmış bana göre… Muhtemelen filmin aktarıldığı roman da çok sağlam. Karakterler yüzde yüz gerçek, psikolojik tahliller çok güçlü, insan yaşamının karmaşıklığına karşı kullanılan
"karınca yuvası" metaforu ve benzeri detaylar şiir gibi… Tabii oyuncular da çok başarılı.
***
Bu hafta gösterime giren filmlerden
"Dans La Maison/ Evde" de yine ergen dünyasına yaklaştırıyor izleyiciyi (İstanbul Film Festivali'nde "Başka Bir Hayat" adıyla gösterilmişti).
Genç kuşağın ustalaşmış isimlerinden 45 yaşındaki François Ozon'un, Juan Mayorga'nın oyunundan sinemaya aktardığı filmin başrollerini
Fabrice Luchini, Kristin Scott Thomas, Emmanuelle Seigner ve
Denis Menochet paylaşıyorlar.
François Ozon insanı derinlemesine anlama/ anlatma ve ilişkileri sorgulama becerisiyle beni fetheden yönetmenlerden biri…
"Sous Le Sable/ Kumun Altında", "Swimming Pool/ Havuz", "8 Femmes/ 8 Kadın", "5x2", "Ricky" ve özellikle sevdiğim
"Le Refuge/ Yuva" gibi filmlerden tanıdığımız Ozon, önceki yıl çektiği
"Potiche/ Kadın İsterse"de öne çıkarmaya başladığı mizahi unsuru yeni filminde de sürdürmüş…
"Evde", edebiyat öğretmeni ile yetenekli öğrencisinin
roman yazma süreci üzerine ilişkilerine odaklanırken hem
ergenliğin engebeli yollarını, hem de aynı şablon üzerinden
yetişkin yaşamının çıkmazlarını anlamaya çalışıyor… Ve bir yandan da
"roman nasıl yazılır" konulu entelektüel ama aynı ölçüde de mizahi bir görsel doküman çıkarıyor ortaya.