Sporda başarı fiziksel, zihinsel ve psikolojik performansın toplamına bağlıdır. Bir sporcu fiziksel açıdan ne kadar hazır olursa olsun psikolojik olarak kötü ise başarılı olması mümkün değildir.
Antrenör, sporcunun duygularının psikolojik durumunun maçlardan önce ortaya çıkmasını sağlamalıdır. Bunun için yarışma ortamı yaratarak antrene etmeli sporcuyu psikolojik açıdan hazırlamalıdır. Sporcunun duyguları öfke veya korku düzeyinde ise dikkati, koordinasyonu ve taktik davranışları olumsuz etkilenir. Kendisine faul yapan bir sporcuya tekme atabilir. Bu durum başarısızlığı getirir. Sporcudaki aşırı pozitif veya aşırı negatif duyguları yarışma esnasında çözümlemeye çalışmak mümkün değildir.
Sporcular uzun ve yorucu bir maratonda başta antrenörler olmak üzere yöneticiler taraftarlar basın ve arkadaşlarından destek görmek isterler. Sporcu ile etkili bir iletişim pozitif düşünme, güven duyma, övme ve ödüllendirme ile olur. Genelde antrenörler sporculara sürekli talimatlar verir. Ne yapması gerektiğini, ne zaman nerede durması gerektiğini talimatlar şeklinde bildirir. Oysa iyi bir antrenörün sporcuyu dinlemesi, anlaması, yaptığı hataların nedenlerini araştırması gerekir. Başarısızlık veya hatalı bir hareket durumunda nedenini araştırmak, hemen sporcuyu cezalandırmamak, sporcunun yaptığı hatanın fiziksel ve psikolojik arka penceresini aralamak gerekir. Sporcu ile kurulan olumlu iletişim cezalandırarak değil doğru hareketleri göstererek, hatalı hareketin nedenleri araştırılarak, oyuncuyu kazanmaya kendine güvenini geliştirmeye yönelik olmalıdır. Kısaca iyi bir antrenör sporcunun sahip olduğu psiko-fizik denge durumunu iyi bilmeli ve buna göre hareket etmelidir.