Adana'mız nüfus açısından Türkiye'nin ilk beş şehrinden birisidir. Dışarıdan bakılacak olursa böyle bir büyük şehirde PTT 1. Lig'de iki takım değil, Süper Lig'de başa oynayan iki takımın olması gerekir. Bir şirket kulübü olan Adanaspor birinci devrenin bitmesine bir maç kala 15 puanla düşme hattında olup, Büyükşehir Belediyesi destekli Adana Demirspor ise 19 puanla düşme hattının hemen üstünde bulunmaktadır. Bu şehirde, para kazanan bu şehirde yaşayan, bu kentin nimetlerinden faydalanan, bu kenti çok sevdiğini söyleyerek aday olanlar cek'li cak'lı vaatlerle değil, somut katkılarla takımlarımızın Süper Lig'e çıkmasına yardımcı olmalıdır. Bunun da örneği devre arasında yapılacak olan ara transferlerde Adana'mızın zenginleri futbolcu transferlerine sponsor olarak katkıda bulunmalıdır. Adana'nın futbolda dibe vurması bir bakıma "'Kuyunun en dibinde olduğun an aslında aydınlığa en yakın olduğun andır'" sözünde söylendiği gibi yükselişin, toparlanışın bir başlangıcı olmalıdır. Maalesef kent kültüründen yoksun olmak, umursamazlık, sahiplenmemek, ilkesizlik, güvensizlik Adana'da futbolun dibe vurmasına neden olmuştur. Bir kentin gelişmişlik düzeyi o kentteki tiyatro seyircisi, o kentteki spor tesisi sayısı veya o bölgenin sporda ve güzel sanatlardaki başarısı ile doğru orantılıdır. Başka bir deyişle kent kültürünün zayıflaması bölgenin ekonomik olarak geri gitmesi (Örneğin Adana'mızın ekonomik açıdan Türkiye genelinde 30'lu sıralarda bulunması) sportif başarısızlığı da beraberinde getiriyor. Bölgemizi sportif açıdan üs düzeylere taşımak, bölge kültürünü tüm ülkeye yaymak için kamuözel sektör iş birliğini sağlamak ve kenti sportif başarıya götürebilecek kişileri iş başına getirmek sportif ve sosyal barış ve başarı için çok önemlidir.