Sürekli göç alarak büyüyen Gaziantep'in konuttan sonra en önemli sorununun trafik olduğunu herkes bilir. Büyükşehir Belediyesi bu aralar bazı büyük kavşaklarda "Dinamik Kavşak Kontrol Sistemi" adı verilen bir düzenleme yaptı. Sistem, kavşaklara yerleştirilen ve 4 yönden de gelen araçların göründüğü kameralar sayesinde bir merkezde sinyalizasyon ışıklarının sürelerinin düzenlenmesini ve geçişlerin daha hızlı görünmesini amaçlıyor. Ne derece sorunu çözer bilemiyorum ama önemli bir katkı sağlayacağı şüphesiz. Yalnız buradan sonrasında "Daha geniş caddeler, yollar açılması" dışında belediyelik bir iş kalmıyor. Ötesinde trafik kültürü sıfırın altında olan bir toplumu pek çok konuda olduğu gibi burada da iyi eğitmek ve denetimi iyi yapmak kalıyor. Birincisi maarifin sorunu ama o yapılana kadar çok zaman geçeceğinden hele eğitimde son sıralarda olan Gaziantep'e bir de böyle bir sorunla baş edebilecek bir mekanizma daha icat edilmediğinden geriye kalan tek şık olan "Denetim"in iyi yapılmasından başka elimizde bir çare kalmıyor. Malum, trafik denetimini trafik polisi yapıyor ancak Emniyet'e göre "Ellerinde yeterince personel olmadığından" her yerde polisi görmek mümkün değil; sadece sabah ve akşam belli güzergâhlarda ve kavşaklarda polis denetim yapıyor. Bir de belli noktalara konulan MOBESE kameralarını masa başında izleyerek denetim yapan, pardon ceza kesen görevliler var. Sorun da zaten burada, polisin olduğu kavşaklarda sıkıntı olmadığını gören üst düzey yöneticiler "Diğer yerler de böyledir" diyerek koltuklarında rahat oturuyor. Polisi gören zaten kendine çekidüzen veriyor, kameraya yaklaşan esas duruşa geçiyor. Polisin olmadığı, kameranın "görmediği" yerler? Geniş caddelerden bir adım ötesinde felaket bir park uygulaması yaşanıyor, isteyen istediği yöne istediği an gidiyor, istediği şekilde aracını park ediyor. Bu caddelerden sapan ara sokakları saymıyorum bile! Kural mural hak getire, nasıl olsa gören yok! Şimdi bu yazı üstüne yine ya Emniyet'ten durumu tersine gösterecek bir yazı gelecek ya da bizzat en üst düzeydeki bir büyüğümüz arayarak kısmen sitem, kısmen de örnekleriyle haksız olduğumu kabul ettirmeye çalışacak. Peşinen söyleyeyim, ikisi de para etmez, çünkü o kadar çok denendi ki… Onu yapacaklarına çıkıp şöyle bir Tüfekçi Yusuf Bulvarı'nı, Sadıklar Caddesi'ni, İnönü Caddesi'ni gezsinler. Uzak mı kalıyor buralar? Kıbrıs Caddesi'ne, Nail Bilen'e baksınlar, yeter!