Devletimizin her kademesindekilerin her fırsatta "Provokasyonlara gelmeyin" uyarısına rağmen, halkı sokağa dökerek yazdıkları kara senaryoyu oynatanlara alet olanlar lütfen artık uyanın ve kendinize gelin. Bu oyun senaryo amma ölümler gerçek. Bu senaryo kara hem de oyuncuların kayıtsız şartsız itaat ederek oynadığı bir senaryo. Bu senaryo kötü niyetli, barış ve huzuru olmayan ve başkalarının da barış ve huzurunu istemeyen insanların yazdığı bir senaryo. 'Kobani' bahanesiyle içimize karışmış ajan ve provokatörlerin bu senaryosunda kullanılmaz hale gelen okul, sağlık ocağı, kan merkezi, emniyet ve belediye binaları gibi bin yüzden fazla kamu binası, bir o kadar yakılan araç film platosundaki oyuncak olmadığı gibi; ne var ki kaos, kan, gözyaşı, olan bu film sonunda ölenler film icabı değil gerçekten ölüyor. Tüm bunları yapan ve yaptıranların bu vebalin altından nasıl kalkacağını çok merak ediyorum doğrusu. Aman ha sevgili ve saygıdeğer Kahramanmaraşlılar, Komşu illerimizde yanan ateşin şehrimize sıçramasına müsaade etmeyelim. Bu ateşin küçük bir çıngısı ile huzurumuzu kaçırmak için fırsat kollayanlara olanak tanımayalım. Yıllar önce buna benzer çirkin bir oyunun oynandığı şehrimize nifak tohumlarının ekilmesine izin vermeyelim. İnsan olabilmenin baş koşulu duygudaşlık yapmaktır. Bir anlık da olsa, bu oyuna alet olmuş şehirlerde yaşamak zorunda kalmış insanların yerine kendimizi koyarak hareket etmeliyiz. Ülke olarak geçtiğimiz zor süreçte dilimiz, dinimiz, mezhebimiz ne olursa olsun, unutmayalım ki biz Türkiye gibi bir ülkede yaşayan çok ama çookkk şanslı insanlarız. Saygıdeğer Kahramanmaraşlı gençler, Bilmelisiniz ki bugün okullarınıza, işyerlerinize gidip gelebiliyorsanız, evinize geldiğinizle ailenize kavuşabiliyorsanız, babalarınız, ağabeyleriniz ve sizler aş, iş, eş bulduğunuz, ekmek kapılarınız olan fabrikalar çalışıyorsa bunu bir tek şeye borçluyuz, bu şehrin huzurlu ve güvenli olmasına. Unutmamalıyız ki huzurun ve güvenin olmadığı yerde en fazla zararı görecek olan sizler ve bizleriz. Hafta sonu sevgilimizle, eşimizle, çoluk çocuğumuzla AVM'de gezebiliyorsak, Pınarbaşı, Ünğüt, Çamlık gibi parklarda mangal keyfi yapıp, üzerine közde demlenmiş çayımızı yudumlayabiliyor, çınar ağaçlarının altında biraz da şekerleme yapabiliyorsak tüm bunları bu şehrin huzurlu ve güvenli bir şehir olmasına borçluyuz. Ve en önemlisi de bu şehirde bu huzuru ve güveni sağlayacak olan ne polis ne de jandarmadır. Huzur ve güvenimizi sağlayacak olan bizleriz. Bunun da tek ve kolay yolu aklıselim davranıp provokatörlerin içimize girmesini önlemektir. Hayırlı Cumalar olsun hepinize…