Hayatı
onlarca roman ve filme konu olan, Antik Mısır'ın son Hellenistik kraliçesi VII. Kleopatra, Tarsus için önemli bir figür. Çünkü tüm zamanların en ünlü kadın figürlerinden biri olan VII. Kleopatra, Doğu Roma İmparatoru olan eşi Marcus Antonius'la birlikte Tarsus'a gelmiş ve şimdi kendi adını taşıyan kapıdan geçmişti. O kapı bugün iki ayak üzerine tek kemer olarak Tarsus'un merkezinde geçmişin izlerini günümüze taşıyor. İlçenin sembol yapılarından biri olan ve Hz. İsa'nın doğumundan kısa süre önce yapılan Kleopatra kapısı, turistlerin uğrak yerlerinden biri. Kleopatra Kapısı, antik çağın büyük metropolleri arasında yer alan Tarsus'un surlarından Dağ Kapısı ve Adana Kapısı'ndan başka geriye kalan tek kalıntı olarak biliniyor. Günümüze kadar birçok kez onarım geçiren bu tek girişli kapı, büyük olasılıkla daha eski bir kapının üzerin Bizans döneminin başlarında inşa edildi. Ünlü Türk seyyah Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde Tarsus'u anlatırken, bu kapıdan "İskele Kapısı" diye bahsediyor. At nalı şeklinde kenarı olan kapının yerden yüksekliği 6,17 metre, derinliği ise 6,18 metre.