Türkiye'de son zamanlarda artan terör olaylarında şehit düşen polislerin ailelerine yürekleri dağlayan acı haberi verme görevini üstlenen Adana Emniyet Müdürlüğü Sosyal Hizmetler Şube Müdürü Nalan Özen bu büyük acıya hiç de yabancı değil. Çünkü o da bir şehit kızı. Daha 16 aylık bir bebekken kaybetmiş babasını… Henüz 2,5 yıllık polis olan Hüseyin Özen, 28 Haziran 1974 yılında Hatay'da görev yaparken, bir asayiş olayı sırasında çıkan silahlı çatışmada şehit oldu. Babasını hiç hatırlamayan Nalan Özen, "Şehit ailelerinin acısını en iyi ben bilirim. Bu yüzden acı haberi onlara verirken, en az onlar kadar yüreğimde duyuyorum o dayanılmaz acıyı" diyor.
EN ZORLANDIĞIM GÖREV
Adana Emniyet Müdürlüğü'nde 2011 yılından beri çalışmaya başlayan ve 3 yıldır Sosyal Hizmetler Şube Müdürlüğü görevini yürüten 2 çocuk annesi Nalan Özen, polis akademisine 1991 yılında girdi. 1995 yılında komser olarak Emniyet Genel Müdürlüğü Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı'nda göreve başladı. Daha 16 aylık bebekken kaybettiği ve yüzünü hiç hatırlamadığı babasının hatıralarıyla büyüyen Nalan Özen, bugüne kadar İstanbul, Malatya ve Kırıkkale'de görev yaptı. 2011 yılında memleketi olan Adana'ya atanan Nalan Özen, o tarihten beri emniyetin önemli kademelerinde görev aldı. 2012 yılından beri Sosyal Hizmetler Şube Müdürü olarak çalışan Nalan Özen, "En zorlandığım görev şehit ailelerine o acı dolu haberi vermek" diye konuşuyor.
ACIYI YÜREĞİNDE HİSSEDİYOR
Resmi ve dini bayramlarda şehit ailelerini ziyaret eden, onların her sorunu ile yakından ilgilenen Nalan Özen, şehit cenazelerinde olağanüstü bir gayretle şehit yakınlarının acısını dindirmeye çalışıyor. Kimi anneye sarılan, eşlerin gözyaşları silen, çocuklarını kucaklayan, öpüp koklayan Nalan Özen, "Yapmak istediğim en son görev ama maalesef ilk işim oldu. Şehit ailelerinin acısını benden daha iyi anlayan biri olamaz. Çünkü bende şehit kızıyım. Üstelik babasını hiç tanımamış bir şehit kızı. Annemden hep babamı dinleyerek büyüdüm. Hep onun gibi şerefli bir polis olmaya gayret ettim. Emniyet Şube Müdürüyüm ama şehit aileleri beni 'o bizim kız' diye kabul ediyor. Çünkü onlarla aynı duyguları paylaşıyor, aynı acıyı yüreğimizde hissediyoruz" diye konuştu.
"YILLAR SONRA İLK KEZ AĞLADIM"
Şehit ailelerinin karşısına sıfır hata ile çıkmak zorunda olduklarını kaydeden Nalan Özen şöyle konuştu: "İşimi çok ciddiye aldığımdan dolayı ağlamayı unuttum. Gerek şehitlerin evlerinde gerekse törenlerde erkeği, kadını ağlarken ben ağlayamıyorum. Çünkü metanetli olmak ve ayakta durmak, destek olmak zorundayım. Maneviyata hizmet ediyoruz. Burası hata götürmez. Sıfır hata ile çıkmak zorundayız. Yıllar sonra ilk kez Tunceli'de kızının yanında şehit edilen polis memuru Kadir Özkara'nın cenazesinde astsubay oğlu Emre Özkara bana sarılıp 'Abla artık ben de şehit çocuğuyum' dediğinde kendime hâkim olamadım ve hıçkıra hıçkıra ağladım. Ben de ona sarıldım ve abla kardeş hüzün denizinde boğulduk"
"BENİM GİBİ SAVUNMASIZDI"
Geçtiğimiz hafta Tunceli'de şehit düşen polis memuru Murat Savaş Kale'nin 40 günlük oğlu Yusuf'u kucağına aldığında bir kez daha babasızlığının acısını hissettiğini anlatan Nalan Özen, "Çok savunmasızdı. Yusuf bebeğinde benim gibi hiçbir zaman babası olmayacak. O da benim gibi babasını hiçbir zaman hatırlamayacak. Ben bu yaşa geldim hâlâ babasızlığın derin acısını yüreğimde hissediyorum. Şehitlerin çocuklarıyla benim kaderim o kadar birbirine benziyor ki, onları kendimden ayırt edemiyorum" şeklinde konuştu. Daha 40 günlük polis iken üniformasını giyip babasının mezarını ziyaret ettiğini de anlatan Özen, "Toprağını okşayıp, 'Baba bak ben de senin gibi polis oldum' dedim. Müdürlük rütbesini taktığım gün yine mezarına gittim ve ona, 'Baba bak huzuruna müdür olarak geldim' dedim. Oturdum, onunla sohbet ettim. Onun gibi bir polis olmak için mesleğimde son günüme kadar mücadele edeceğim. Bu arada bana her zaman destek olan başta Emniyet Müdürümüz Cengiz Zeybek olmak üzere tüm amirlerime sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum" dedi.