Endüstriyel futbol çağında spor kulüpleri milyon dolarlık bütçelerle birer ekonomik birimlere dönüşmüştür. Öyle bir futbol ortamı sporcu üzerinde korkunç bir baskı kurmakta ve başarı odaklı olmaktadır. Başarı ise futbolcu, taraftar, idari ve teknik yönetim arasında etkileşim ve iletişim kurabilmekten geçmektedir. Futbolcunun bedensel ve psikolojik olarak zorlanması sonucu olarak ortaya çıkan duruma en hafif haliyle telaş, bir ileri aşamasına stres denir. Bu stresin yoğun yaşanması, haliyle performansı olumsuz etkilemektedir. Futbolcunun fiziksel özellikleri ne kadar mükemmel olursa olsun başarıya ulaşması baskı ve stresle başaçıkabilme yeteneğine bağlıdır. Stres altında sporcu konsantre olamaz, koordinasyonu bozulur, hatalar yapmaya başlar. Böyle bir ortamda kenar yönetiminin ve özellikle taraftarın futbolcuyu teşvik etmesi, destek vermesi, pozitif yönlendirmesi gerekir. Hakem veya futbolcu hatalarını düşünerek taraftarların topluca küfür etmesi, 'sahaya ineriz' naraları atması pozitif değil, aksine maç kaybetmenin en önemli nedenlerinden biri olmaktadır. Taraftarın faydası teşvik etmek, olumlu yönlendirmekten geçmektedir. Olumsuz eleştiriler futbolcuyu daha çok strese sokmakta ve mağlubiyetin hazırlayıcısı olmaktadır. Adana Demirspor doğası gereği şampiyonluğa oynaması gereken bir takımdır. Böyle bir takıma gelen her futbolcu ve kenar yönetimi bu hedefe odaklanabilecek kapasitede ve bilinçte olup bu sorumluluğu kaldırabilmelidir. Adana Demirspor - Karabük maçına bakarsak mağlubiyet için olması gereken her şey istemeden de olsa yapıldı. Maçın özellikle ikinci yarısı hakem veya futbolcu hatasından kaynaklanan sertlikler, olumsuz hareketler, nasıl bir futbol oynadığı belli olmayan bir takım görüntüsü hiç yakışmadı. Bu futbolcularla ve bu taraftarla şampiyon olacaksak daha sakin, ne oynadığını bilen bir futbol ve mağlubiyette bile son dakikaya kadar futbolcusuna sahip çıkıp pozitif yönlendiren bir taraftar kitlesi gerekmektedir.