Kesin olan bir şey var ki eğer biz 10 bin dolar orta gelir tuzağından kurtulmak istiyorsak yüksek katma değerli ürünler üretmeliyiz. İyi de nedir bu katma değerli ürün, nasıl üretilir? İşte bu noktayı doğru anladığımız zaman katma değeri üretmek için kafa yormaya, çalışmaya ve de başarmaya başlarız. Çünkü katma değer yaratmak teknoloji üretmek, teknolojik ürünler üretip piyasaya sunmak değildir sadece. Geçtiğimiz gün sevgili dostum, TÜGİK (Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu) Yüksek İstişare Kurulu'nda takım arkadaşım olan Prof. Dr. Kerem Alkin Gaziantep'teydi. 2016 yılında dünya ve Türkiye ekonomisi nasıl olacak konulu bir panele konuşmacı olarak gelmişti. Her zaman olduğu gibi keyifle dinlediğim, bilgi birikiminden faydalandığım Alkin de panelde daha çok ihracat yapabilmenin, daha çok kazanabilmenin, dolayısıyla orta gelir tuzağından çıkabilmenin katma değer yaratabilmekten geçtiğine vurgu yaptı. "Elbette teknolojiyi üretiyorsak, teknolojik ürünler üretiyorsak katma değeri de oldukça yükseltiriz. Ancak yüksek katma değer eşittir yüksek teknoloji değildir. Bir tekstil ürününü markalaştırarak da yüksek katma değer yaratabiliriz. Ki çoğu Avrupa ülkesinin yaptığı da budur" dedi Alkin. Yani biz ürettiğimiz bir ürünü daha iyi paketleyerek, markalaştırarak, daha farklı pazarlayarak da katma değerini yükseltebiliriz. Örneğin, neredeyse bir şirketteki orta düzey yöneticinin maaşına, 4 bin 5 bin liraya (daha pahalıları da var) satılan Avrupa menşeli çantalar var. Aynı deri kalitesinde üretilmiş 150-200 liraya satılan Türk menşeli çantalar da var. Peki, neden kaynaklanıyor bu uçurum. Oysa ikisi de aynı işi görüyor, aynı kalitede, modelleri de çok farklı değil. Çünkü o çantanın bir marka değeri var, tasarım yatırımı var, kullanıcısına prestij kazandırdığı algısı yaratan bir pazarlama stratejisi var. Özetle katma değeri yüksek bir ürün. Ey Gaziantep'in girişimci ruhlu üreticileri; halımızın, makarnamızın, unumuzun, baklavamızın, fıstığımızın da acilen katma değerlerinin yükseltilmesi lazım.