"Suriyelinin biri şöyle demişti; ülkemizde ara sıra bombalar patlıyordu aldırış etmiyorduk ta ki uçaklar evimize bomba yağdırana kadar." Ankara'daki patlamanın ardından sosyal medyada sıkça gördüğüm (gördüğünüz ) bir cümle bu. Gerçekten bir Suriyeli tarafından söylenip söylenmediğini bilmiyorum ancak bu cümle bana şu an toplum üzerinde yaratılmak istenen etkiyi çok net açıklıyor.
Nedir yaratılmak istenen:
Terör saldırılarını kanıksamak.
Terör, toplumu her an ülkenin herhangi bir yerinde hain bir saldırı olabileceğine inandırmak istiyor.
İnsanları çaresizlik ve korku psikolojine sokarak, tabiri caizse her şeyden elini eteğini çeker hale getirmek istiyor. Bu ülkenin yöneticilerinin, güvenlik güçlerinin terör karşısında aciz olduğu inancını yaratmaya çalışıyor.
30 küsur yıldır Güneydoğu Anadolu'da yapmaya çalıştıkları gibi ekonomik kalkınmayı engellemeye çalışıyorlar.
Yıllarca Güneydoğu'ya özel teşvikler verildi. Bölgede yatırım yapılması, istihdam yaratılması için hem devlet hem iş dünyası çalıştı.
Ama ne zaman bir çivi çakılsa terör tarafından sabote edildi, yok edildi girişimler. Çünkü bölgenin ekonomik refahı terörün baltalanması demek.
Şimdi bu girişim tüm Türkiye ekonomisi için yapılmaya çalışılıyor. Özellikle dış yatırımcıların gözünde ülkenin imajı zedelenmek isteniyor.
Oldukça ürkek ve korkak olan sermayenin ülkeye gelmesi engellenmeye çalışılıyor.
Hain saldırılar kolumuzu kanadımız kırıyor, tadımızı tuzumuzu kaçırıyor ama eskisi gibi olmasa da hayat devam ediyor!
Hayat, 101 yıl önce Çanakkale'de işgalcilere nasıl karşı durduysak bugün de aynı ruhla hainlere, teröre karşı durabilmemiz için devam ediyor.
101 yıl önce topumuz, tüfeğimiz, askerimiz yoktu, içi vatan sevgisi ile dolu koca yürekli bir halk vardı. Bugün de yine toplum olarak aynı sevgi yüreklerimizde, teröre karşı savaşmaya devam etmeliyiz.
Bu savaşta silahımız işimize daha çok sarılmak, sevdiklerimize daha çok sarılmak ve umut olmalı. Yılmadan, eğilmeden durmalıyız ki uçaklar evlerimize bomba yağdırmadan biz bu illeti def edelim topraklarımızdan.
Düştüğünde değil, pes ettiğinde kaybedersin.