Geçen hafta dünyada Trump'tan önce ve Trump'tan sonra diye bir dönem yaşanacağını yazmıştım. Çünkü ABD artık farklı bir karaktere sahip bir başkan tarafından yönetilecek.
Hepimiz gerçeği çok iyi biliyoruz ki bu yönetici sadece ABD'yi yönetmeyecek.
Onun duruşu ve icraatları tüm dünyayı etkileyecek.
Bundan dolayıdır ki, ABD seçiminin ardından piyasalar adeta şaşkına döndü. Tüm dünyayı etkileyecek bir lider koltuğuna beklenmedik bir isim, daha doğru beklenmedik bir karakter seçilmiş, bir sürpriz yaşanmıştı ve sürprizleri hiç sevmeyen piyasalar geleceğin belirsizliğinden korkarak buna tepki verdi. Ama sonra sular durulmaya başladı.
Piyasalar sakinleşti çünkü Trump'ın seçim sürecinde kullandığı dil, sergilediği ayrımcı, çatışmacı tutum kaygı yaratmıştı. Seçimin ardından bu tutumun, duruşun yumuşaması piyasaları rahatlattı. Tabii bir de Trump'ın işadamı olması durumu var ki ekonomiye olumlu yansımalar yapacağı umudu yaratıyor.
Öte yandan ABD'deki kurumsal yapının Trump'ın öyle istediği gibi at koşturmasına izin vermeyeceği gerçeğinde birleşen görüşler özellikle iş dünyasının kaygı düzeyini düşüren bir nokta.
Ki bu görüşlere göre ABD bir kurallar ülkesidir.
Öyle her gelen başkan bu kuralları yeni baştan yazamaz.
Devletin özellikle dış politika ve güvenlik konularında kısa, orta ve uzun vadeli planları vardır, ekonomi politikaları vardır.
Başkanın değişmesi birden bire bu politikaları değiştiremez.
Ama bana kalırsa kaygılar tam anlamıyla yok olmadı.
Trump göreve başlayana ve bu görevi nasıl icra edeceğini görene kadar da kaygılar devam edecektir. Özellikle Türkiye ile ilişkileri, Fetullah Gülen, Suriyeli göçmenler ve Ortadoğu masasında Türkiye'nin yeri noktasındaki tutumu şekillendirecek.