Küresel piyasalar iyimserliğini korurken, İMKB yeni rekor seviyelere ulaşmaya devam etti. Gelişmiş dünyanın borç sorunları gündemden düşerken borsalar sakin ortamdan yararlanarak yükselişlerini sürdürdü. Salı günü Merkez Bankası'nın aldığı kararlar, ardından Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın Davos'ta yaptığı açıklamalar Türkiye'nin izlediği faiz ve döviz politikası konusunda aydınlatıcı oldu. Perşembe günü İspanya'da işsizliğin yüzde 26'ya çıktığı, 25 yaş altındaki gençlerde işsizliğin ise yüzde 60'a dayandığı açıklandı. Mariano Rajoy'un görevi devraldığı 2011 sonundan bu yana işsiz sayısı yüzde 14 artış gösterdi. İspanya'nın kemer sıkma politikaları ekonomiyi boğmaktan ve alacakları bir ölçüde de olsa rahatlatmaktan öte bir işe yaramadı. Buna karşın Madrid Borsası, temmuz sonundan bu yana yüzde 47 yükseldi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi'nin sınırsız tahvil alacaklarını söylemesinden bu yana yükseliş aralıksız devam ediyor. Aradan geçen bu sürede ne İspanya'nın ne AB'nin ne de ECB'nin tahvil alımları konusunda ya da borç sorunu konusunda somut bir adım atmamış olması ise piyasa için önemsiz bir ayrıntı. Aynı dönemde yani 23 Temmuz'dan bu yana İMKB de yüzde 47 artış kaydetti. Yine son altı ayda, borçları nedeniyle uçurumun kıyısında dolaşan İtalya'nın borsası da yüzde 45 yükseliş yaşadı. Gelişen ekonomilerin borsalarına baktığımızda ise artışların yüzde 20 civarını pek aşmadığı, İMKB'nin bu gruptaki borsalardan ayrıştığı görülüyor. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in oluşturduğu BRIC borsalarındaki yükseliş yüzde 20 civarında kaldı. Son dönemde Türkiye'nin, MIST'in yani Meksika, Endonezya, Güney Afrika ile Türkiye'nin oluşturduğu grubun içinde yer aldığı kabul ediliyor. MIST'teki ülkelerin borsaları da son altı ayda yüzde 10-20 arasında değişen artışlar yaşandı.
İstanbul Finans Merkezi
İstanbul'un Uluslararası Finans Merkezi olması için yürütülen çalışmalar, Ağaoğlu Grubu'nun Ataşehir'deki ihaleyi almasının ve hemen inşaata başlamasının ardından hız kazandı. İstanbul Finans Merkezi Girişimi, projenin tanıtımı için İsviçre'nin Davos kentinde yapılan Dünya Ekonomik Forumu toplantılarına paralel olarak iki panel düzenledi ve yabancı konuşmacıların da katılımıyla ilgiyi İstanbul üzerine çekmeye çalıştı. Ali Ağaoğlu, taahhüt ettikleri gibi 2016'da, hatta daha erken Finans Merkezi inşaatını tamamlamayı planlıyor. Ancak Ağaoğlu Grubu'nun ihalesini kazandığı alan bölgenin tam ortasında yer alıyor ve diğer binaları inşa edecek kamu kuruluşlarının da bir an önce harekete geçmesi gerekiyor. Diğer kurumlar da kısa sürede harekete geçmezse ve inşaatlar koordineli ilerlemezse gecikmeler yaşanabilir. Daha önemlisi uluslararası bir finans merkezi yaratmak sadece binaları dikmekten geçmiyor. Yabancı finans kurumlarının bu projeye ilgi göstermesi ve içinde yer alması için hukuksal altyapı ve vergi düzenlemelerinin de hızla tamamlanması, finans merkezinin ihtiyaç duyduğu cazibenin bir an önce kazandırılması şart. Davos'ta sorularımızı yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, alınan önlemlerle ekonominin kontrol altında olduğu mesajını verdiler. Ali Babacan mali kurala ve Merkez Bankası'nın aldığı önlemlere dikkat çekti ve ekonomi yönetiminin piyasalara güven verdiğini, bunun sonucunda Türkiye'ye yatırım akışının sürdüğünü belirtti. Başçı ise ekonomiyi fazla ısıtmamak için kredileri kontrol ettiklerine, döviz kurlarındaki oynaklığı ise faiz politikasıyla azalttıklarına işaret etti. Ekonomi yönetimi, geçen yıl giderek hızlanan sıcak para girişlerinden kaygılı değil. Babacan, her türlü kriz senaryosuna, MGK'nın tehlikelere karşı hazırlandığı gibi önlem paketleriyle yanıt vermeye hazır olduklarını da vurguladı ve "Üst gelir grubundakilerin vergi oranlarının artırılmasına, bankalara işlem vergisi getirilmesine ve sıcak parayı kontrol etmek için Tobin vergisi konulmasına gerek yok" dedi. Sıcak para geldikçe sorun yok. Sorun, herhangi bir küresel dalgalanma sırasında yaşanabilir. Kısa vadeli kâr elde etmek amacıyla gelen sıcak para, yaşanabilecek bir kriz nedeniyle hızla çıkmaya çalışırsa oluşan talep, döviz kurlarını zıplatacaktır. Alınan önlemlerin yeterli olup olmadığını ancak o zaman anlayabileceğiz.