Geçen hafta ABD istihdam verisinin açıklanması beklenirken yaşanan gerilim borsalarda satış getirdi. Kaygı, cuma günü açıklanan işsizlik verileri sonrasında ABD Merkez Bankası'nın (Fed) iyi gelecek bir verinin ardından tahvil alımlarında azaltıma gidecek olmasıydı. Bu kaygı nedeniyle içerde de döviz yükselirken BİST'te sert satışlar yaşandı. Satış baskısı cuma gününe kadar devam etti. Açıklanan veriler ise beklenenden iyi olmasına karşın borsalarda alımları tetikledi. Bunun bir nedeni verilerin 17-18 aralıktaki Fed toplantısında tahvil alımlarını azaltma kararı alınması için yeterince iyi olmaması: Fed son verilere bakarak tahvil alımlarında azaltıma başlayabilir ya da bir iki ay daha erteleyebilir. Alımların bir diğer nedeni de piyasaların aşırı likiditeye bağlı yükselişler sonrasında dalgalanmalara açık hale gelmesi. Oynaklık artıyor ve düşüşler de yükselişler de daha sert oluyor. Dolayısıyla cuma günü yükseliş geçici bir dalganın sonucu olabilir. Piyasalardaki günlük hareketler giderek daha fazla aldatıcı oluyor. Genel görünüm ise Fed'in birkaç ay içinde küçük de olsa tahvil azaltım kararı alacağı yönünde. 10-20 milyar dolar tutarındaki bir indirimin aslında pek etkisi olmayacak. Fed bastığı yaklaşık üç trilyon doları geri çekmediği gibi para basımına devam edecek, sadece tutar biraz azalacak.
MERKEZ BANKALARI AYIP ÖRTÜYOR Fed'in ya da diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının kısa vadede para matbaalarını durdurması mümkün gözükmüyor. Euro Bölgesi deflasyona girmek üzere, Japonya deflasyondan bir türlü çıkamıyor, Çin'de yönetim frene yavaşça basmaya çalışıyor ama frene biraz sert bassa arabanın devrileceğini biliyor. ABD ekonomisi ise biraz daha iyi bir tablo ortaya koyuyor ama ortada bardağın dolu mu boş mu olduğunu sorgulamaya yol açacak bir durum var. Örneğin ABD ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 3.6 büyüdüğü açıklandı ama bu ciddi stok artışlarıyla gerçekleşti; işletmeler büyüme beklentisiyle üretimi artırdı ancak satışlar umulduğu kadar olmadı. Bu nedenle dördüncü çeyrekte büyümenin yüzde 1 civarına inmesi bekleniyor. Para basma politikalarının bu aşamadan sonra vazgeçilmez olmasının nedeni, son üç yılda borsalarda yaşanan varlık enflasyonu. Örneğin ABD borsa endeksleri, Fed'in bilançosundaki şişmeye paralel olarak arttı ve bilançonun eski seviyesine dönmesi borsalarda çöküşe neden olabilir. Bu da zaten zayıf olan ekonomilerin daralmasına yol açabilir. Daha önemlisi merkez bankaları aslında iflas etmiş ya da etmek üzere olan devletleri ve bankaları finanse ediyor. ABD tahvil piyasasının üçte biri Fed'in bilançosuna girmiş durumda. Fed bu tahvilleri geri satarsa kimin alacağı ya da faizin hangi seviyeye kadar yükseleceği belirsiz. İtalya, İspanya hatta tartışmasız batık Yunanistan'ın tahvilleri bile Fed'in ve Avrupa Merkez Bankası'nın parasal genişleme politikaları sayesinde alıcı bulabiliyor. Bu tabloya bakınca gelişmiş ülke merkez bankalarının para basmayı durdurması neredeyse olanaksız gözüküyor. O zaman merkez bankaları para basmaya, borsalar yükselmeye devam mı edecek? Bir yerde bu bağlantının kırılması kaçınılmaz. Bir olasılık dünyanın bir yerinde şok bir gelişme yaşanması, bunun üzerine ekonomiler dururken borsaların tepetaklak olması. İkincisi ise zaman için para basılmasının borsalar üzerindeki olumlu etkisinin dağılması. Bu bağlantı zaten birçok piyasada koptu. Önce emtia fiyatları likidite bolluğundan bağımsız hareket etmeye başladı. Sonra Fed'in tahvil alımlarını azaltacağı beklentisi gelişen ülke borsalarını ve para birimlerini düşürdü. Bir süre sonra gelişmiş ülke hisse senedi fiyatlarındaki enflasyon da durabilir. Beklenmedik bir şok olmazsa hisse senedi borsaları açısından en kötüsü gerçek enflasyon yani tüketici fiyatları kontrolden çıktığı zaman yaşanacak.