Küresel piyasalarda geçen haftayı yine merkez bankalarının para basma politikaları belirledi. Ancak artık önemli bir değişiklik var. ABD Merkez Bankası'nın (Fed) tahvil satın alımlarını azaltmaya hazırlanması, borsalarda mayıs ayında başlayan satışların devamını sağlıyor. ABD'de büyüme hızı yavaş, ekonomik veriler bazen iyi bazen kötü geliyor ama artık iyi veriler borsalarda sert satışların gelmesine yol açıyor. Bernanke tahvil alımlarını eylül ayında azaltabileceklerini söylediği zaman ekonomi çok da iyi durumda olmadığı için buna fazla ihtimal verilmedi, politika değişikliğinin aralık ayına hatta gelecek yıla kalacağı düşünüldü. İlk tepkiyle gelişen ülke piyasalarından hızlı para çıkışları olsa da ABD endeksleri yükselişini sürdürdü. Zaman ilerledikçe Ben Bernanke'nin Fed başkanlığından ayrılacağının netleşmesi, aslında bu göreve uzun süredir hazırlanan Larry Summers'ın adının bir anda öne çıkması, yatırımcıların da bir politika değişikliğinin geldiğine ikna olmasını sağladı. Eylül ayında tahvil alımlarının azaltılacağı artık büyük bir olasılık olduğu için satışlar ABD borsalarına da yansımaya başladı. Satışları tetikleyen en önemli unsur ABD tahvil faizlerindeki artış. Faiz yükselmeye devam ettiği için daha önce bu nedenle satış yiyen gelişen piyasalardan çıkış sürecek gözüküyor. İşin en ilginç yanı ise bu tür kaotik durumlarda güvenli yatırım olarak kabul edilen doların bu özelliğini kaybetmesi. ABD tahvil faizleri yükseldiği, başta Çin ve Japonya olmak üzere yabancı ülkelerin bu tahvillere yaptığı yatırım azaldığı için dolar da Çin yuanı, Japon yeni ve euro karşısında değer kaybediyor.
Lira iyi dayanıyor
Gelişen ülke para birimleri hem bu üç para birimi hem de dolar karşısında hızlı düşüş yaşamaya devam ediyor. Özellikle Hindistan rupisi ve Brezilya reali üzerinde ciddi bir satış baskısı var ve bu hafiflemiyor. Bu paralarla kıyaslandığında lira çok daha iyi durumda. Merkez Bankası'nın sıkı likidite politikası liranın şimdilik daha fazla direnç göstermesini sağlıyor ancak bu sıkı politikalarında da büyümeyi aşağı çekme yönünde olumsuz etkisi olabilir.
Bölge yanıyor, altın yükseliyor
Suriye'deki iç savaş hiç bitmeyecekmiş gibi devam ederken, çevre ülkelerdeki istikrarsızlık iyice tırmanıyor. Irak'ta bombalamalar durmuyor, her gün 30-40 kişinin ölümü neredeyse rutin hale geldi. Öyle ki Şii ağırlıklı merkezi yönetim ile Kürt yönetimi çatışmayı bırakıp bombalı saldırıları durdurmak için işbirliği yapmaya başladı. Mısır'daki çatışmanın durup durup yeniden alevlenmesi ve bir iç savaşın tetiklenmeye çalışılması da geleceğe yönelik kaygıları artırıyor. Geçen haftanın en ilginç bombalaması, Beyrut'ta Hizbullah'ın kalbine yapılan saldırıydı. Hizbullah, Suriye'de Esad yönetimine destek verse de son dönemde, İran'dan sağladığı lojistik destek azaldığı için 3-4 yıl öncesine göre daha pasif bir görüntü çiziyordu. Sanki bir el bölgeyi tamamen ateşe vermek için tüm tarafları sert bir çatışmanın içine çekmeye çalışıyor. Avrupa, Çin ve Japonya'nın mali sistemlerinin çökmeye hazır geri sayımda olması ve bu sırada altının güvenli liman arayışıyla yeniden yükselişe geçmesi. Tedirgin olmak için çok neden var.