Mutlu olmak günümüzde hem özel hayatta hem de iş hayatında herkesin en büyük sorunlarının başında geliyor. Kimi sosyal aktivitelere kendini vuruyor kimi hırs yapıp başarıdan başarıya koşuyor kimiyse yardıma muhtaç insanların yanında vakit geçirerek mutluluğu arıyor. Psikolojinin Indiana Jones'u olarak tanınan, dünyanın her yerinde para-mutluluk ve kültür ilişkisini inceleyen Robert Biswas Diener, herkese "Önce anın tadını çıkarmayı bilin" diyor. Diener'in bu tavsiyesinin nedeni açık: Bir hedefe ulaştığında mutlu olacağını düşünüp motive olan hedefe ulaştığında ise başarının keyfini çıkarmadan yenilerinin peşine düşen çalışanlar bazen mutlu olmayı bazen de mutlu olduklarını unutuyorlar. Bir de kendine 'mutlu olacağım' diye hedef koyanlar var ki, bu kişiler de yanlış yolda. Çünkü mutluluk bir hedef olamaz, sadece bir sonuç olabilir.
KUSURSUZ MUTLULUK YOK
Diener, sürekli gülümsemenin ve kusursuz bir mutluluğun mümkün olmadığını söylüyor. Zaten bu Diener'e göre gerçekçi olmaz. Çoğunlukla mutlu olmak ise en ideali. Bunu yapmak için de sosyal dünyaya yatırım yapmak gerekiyor. Bir de örnek veriyor: "Kaş alan bir kadın yaptığı işten çok mutlu. Çünkü 'Ben kadınların kaşlarını almıyorum onlara kendilerini iyi hissettirip özgüvenlerini artırıyorum' diyor. Kendini mutlu etmeyi biliyor. Kişinin yaptığı işle karşısındakine ve çevresine olumlu katkı sağlaması mutluluk verir." Bir de mutlu olduğunun farkında olmayanlar var. Diener, "Bazen kötü şeyler yaşayabiliriz. Çocuğumuz hastalanabilir, kaza geçirebiliriz. Her şeyin mükemmel olmasını beklersek bu çok sıkıcı olurdu. Mevcut halinizle mutlu olmayı öğrenebilmek gerekiyor" diye anlatıyor. Anı yaşamayanlara da seslenen Diener, "Bir hedefe ulaştığınızda yani o işi başardığınızda durun ve bunu kutlayın. Zafer sizin, bunu yaşamadan diğer hedefe odaklanmayın. Mutsuzluğun nedeni kendiniz olmayın" diye tavsiyede bulunuyor.
HAYATIN % 20'Sİ MUTSUZ GEÇİYOR
Diener'in
verdiği bilgiye göre, hayatın yüzde 80'i mutlu, 20'si ise mutsuz geçiyor. Pek çoğumuz hayatının yarısından fazlasının mutsuz geçtiğini de düşünüyor olabilir. Diener, "Kıskançlık, suç, nefret, sıkıntı hep bu yüzde 20'lik dilimin içinde. Eğer bu oran yüzde 50-50 olsaydı her şey çok negatif olurdu. Dolayısıyla üst düzey yöneticiler sürekli koçlarla çalışıyorlar. Mutluluk önemli bir şeyler yaptığını hissetmektir. Çünkü bu çok fazla saygı görür" diye konuştu.