Ülkemizde aktif sporculuk yaşantısını sonlandırdıktan sonra siyasete giren, siyaset yapan birçok insan oldu. Hiçbir insanın siyasi görüşünün olmayışı düşünülemez ve buna sporcular da dahildir.
Her insan gibi sporcular da istedikleri siyasi görüşe mensup olabilir ya da savunulabilir.
Bunun kadar da doğal olan bir şey olamaz.
Ancak sporcuların üzerlerindeki formayı çıkarmadan toplumda tartışılan konularda taraf olması ve bir kesimi yok kabul etmesi spor adına kabul edilemez bir durumdur. Özellikle
Gezi olayları sırasında
Fenerbahçe ve
Beşiktaş taraftarı
Çarşı'nın hükümete karşı eylemlere destek vermesi hatta
Çarşı grubunun bizzat içinde yer alması sporumuz adına talihsizliktir.
Ancak en son yaşanan
Cenk Akyol vakası da olayın tuzu biberi olmuştur.
Kendisine yatırım yapan kulüpleri ve milli takımı başarısız performansı ile her zaman hayal kırıklığına uğratan
Cenk Akyol, bu yıl milli takım kadrosuna alınmayışını siyasete bağlayarak
'Gezi Parkı eylemlerine destek verdiğim için devlet beni milli takımda istemedi' diye talihsiz açıklamalar yapmış.
Ben
Tanjevic'in milli takım kadrosu açıkladığı basın toplantılarında
Cenk için ayrı paragraf açarak konuştuğunu, her yıl kendisini ikaz ettiğini çok net hatırlıyorum.
Cenk şampiyonluk maçında forması henüz sırtında iken ekmeğini yediği basketbolu en çok destekleyen kurum olan yayıncı kuruluş
NTV'ye konuşmayı reddetmiştir.
Oysa orada sporcu olarak parkelerin üzerinde ve sırtında forma varken olayların dışında kalması daha doğruydu.
Maçtan sonra istediği gezi'ye çıkabilirdi.
Hangi kulüpte yer alırsa alsın bir sporcunun, konumundan dolayı kendisine tanınan şansları hele ki üzerindeki terli formayla siyasi amaçlarına yönelik kullanması kabul edilemez.
Devlet hiçbir zaman sporcuları siyasi görüşlerinden dolayı yargılamaz ve cezalandırmaz. Ancak hiç kimse de toplumdaki gerginlikleri kendi eksikliklerini kapatmak için kullanmamalı.
Hele sporcular hiç yapmamalı.