Zaman su gibi akıp geçiyor. 2020 olimpiyatlarını düzenleyecek olan şehir 7 Eylül'de
Buenos Aires'te açıklanacak. Son 3 ayda hem ülkemizde hem de uluslararası alanda yaşanan gelişmeler ışığında olimpiyatlara ev sahipliğini yapacağımızı söylemek kendimizi kandırmak ve hayalcilik olur.
Aday şehirler, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin karşısında tanıtımlarını yaparak görücüye çıktığından beri Tokyo ile İstanbul'u bilinçli şekilde at başı gösterilse de ben iddia ediyorum ki 2020 olimpiyatlarını Madrid'de izleriz hep birlikte. Bizimle birlikte kaybedecek olan
Tokyo'nun kaybetme sebeplerini bilemem ama
İstanbul'un ve dolayısıyla ülkemizin bu şansı kaybetmesinin birçok nedeni var.
Bahane arıyorlar!
Uluslararası spor lobileri, olimpiyat oyunlarını
Türkiye'ye vermemek için kara kara düşünerek bahaneler bulmaya çalışırken, içimizdeki
İrlandalılar(!), bu adamların bulamadıkları bahaneleri altın tepsinin içinde sundu. Daha fazla özgürlük yalanı ile diren gezi diyerek sokağa dökülenler, alet oldukları tuzak ile Türkiye'nin olimpiyat adaylığının önüne dinamit koydu. Hatta bununla yetinmeyen bazı aklı evveller, kuşları kıskandıran zekalarıyla
Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne mektup yazarak olimpiyatların
Türkiye'ye verilmemesini talep bile etti. Bir de olimpiyat adaylığı ile ilgili asli görevi bulunanların tembellikleri var işin perde arkasında. Enerjilerini olimpiyatların alınması konusunda harcamaları gereken kişi ve kurumlar, bunu olimpiyatların neden alınamadığına bahaneler uydurmaya harcayınca lobi faaliyetleri yeteri kadar yapılamadı. Örneğin
14. Dünya Atletizm Şampiyonası Moskova'da devam ediyor. Yarışmalar 200 ülkeden canlı olarak yayınlanıyor. Ama bizim atletizm federasyonumuzun başkanı istifa etmiş atletlerimiz doping pençesinde. Yani ne sahada varız ne lobi için tribünde…
Yetkililer Kayseri'de ki FB-GS süper kupa telaşında.. Karşınızda daha önce olimpiyat düzenlemiş iki şehir varken, gerektiği kadar çaba sarf etmezseniz, lobi faaliyetlerini güçlü şekilde yapmazsanız, Türkiye'nin lanse edilmeye çalışıldığı gibi bir ülke olmadığını anlatmazsanız kimse size olimpiyatları vermez. Olimpiyat almak sadece süslü basın toplantıları ile billboardlara çıkmakla yani pedalları boşa çevirmekle olmaz. Ciddi ve elle tutulur işler yapmak lazım.
Mesela son olarak gezi parkı çapulcularını eleştirdiği için ırkçılıkla suçlanan milli güreşçimiz Rıza Kayaalp'in aldığı ceza da 7 Eylül'deki karardan önce adeta bir sinyal niteliğinde. Şimdi, uluslararası tezgahlara alet olarak ülkeyi tarif edilmez zor durumlara sokanların,
IOC'e mektup yazarak Türkiye'yi şikayet edenlerin, işini iyi yapmayıp olimpiyatların kaybedilmesine göz yuman başta TMOK ve diğerlerinin kına yakma zamanı.
Umarım yanılırım.