Geride bıraktığımız günlerde Eskişehir'in gündemindeki konu, bir internet sitesinde CHP'nin
Yılmaz Büyükerşen'i Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak düşündüğü, hatta bu konuda teklifte bile bulunduğu iddiası oldu.
Büyükerşen muhtemel ki bu habere güldü geçti. "
Eskişehir aşkı"ndan söz edip, böyle bir teklif gelse bile kabul etmeyeceğinin sinyalini de verdi. "
Eskişehir aşkı" beni yıllar öncesine götürdü. 1980 sonrası dönemdeki Güneş Gazetesi'nin günlük toplantısında Ankara bürosunun haberlerinden biri
Yılmaz Büyükerşen'in TRT Genel Müdürlüğü'ne atanacağıydı.
Tek kanallı dönemde TRT Genel Müdürlüğü, birçok bakanlıktan daha önemli, çok daha prestijli bir görevdi.
Büyükerşen adı en çok TRT'nin en başarılı genel müdürlerinden rahmetli
İsmail Cem'i heyecanlandırdı.
Genel Yayın Yönetmeni
Güneri Cıvaoğlu da en az onun kadar etkilenmişti.
Artık manşet belliydi
.
***
Ankara bürosundaki arkadaşlar haberin doğruluğundan emindiler ama
Büyükerşen'e ulaşıp onun görüşünü alamamışlardı.
Büyükerşen'e ulaşmak rahmetli
Altan Aşar ile bana kalmıştı.
İkimiz de Güneş'e TRT'den gelmenin yanı sıra aynı dönemde olmasa da
Büyükerşen'in daha önce yazı işleri müdürlüğünü yaptığı Eskişehir Sakarya Gazetesi kökenliydik.
Büyükerşen'e ulaşmak bana nasip oldu.
Cevabı çok kısa ve netti: "
Ben Eskişehir'den ayrılmam."
Bu görüşmenin faturası ise kısa sürede yeni bir manşet bulmak oldu.
***
TRT Genel Müdürü olmadı ama RTÜK kuruluncaya kadar Radyo Televizyon Yüksek Kurulu Başkanlığı'nı Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü ile beraber yürüttü.
Bir televizyon kanalının kuruluşu için 1.5 yıl süren İstanbul günlerini saymazsak
Büyükerşen gerçekten de Eskişehir'den ayrı kalmadı.
Adı; DSP Genel Başkanlığı'ndan Cumhurbaşkanlığı adaylığına kadar pek çok onurlu görev için geçti ama o hep aynı cevabı verdi: "Eskişehir'i bırakmam." "
Ankara adaylığı nereden çıktı" derseniz benim tahminim kaynak yine CHP.
Ama yönetimin bir düşüncesi değil,
Melih Gökçek'in "
kimyasını" bozmayı kafasına koymuş bir CHP'li.
Melih Gökçek'i sinirlendirmenin, çılgına çevirmenin en kestirme yolu
Büyükerşen ile kıyaslamak değil mi?
***
Bu arada ince bir ayrıntı gözden kaçmasın.
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Adnan Keskin bir televizyon programında iki adayın kesinleştiğini, bunlardan birinin
Yılmaz Büyükerşen, diğerinin Aydın Belediye Başkanı
Özlem Çerçioğlu olduğunu söylemişti.
İki adayın kesinleştiğini doğrulayan isim Genel Başkan
Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
Ama bir farkla.
Özlem Çerçioğlu'nu onaylarken
Büyükerşen'den söz etmedi.
"Zeki Çardak" ismini dillendirdi.
Çardak'ın bugüne kadar aday bile bulamadıkları Tokat'ın Reşadiye ilçesi belediye başkanı adayları olduğunu beyan etti.
***
Kılıçdaroğlu'nun bir İstanbul gazetesine verdiği röportajı okuyuncaya kadar bunu pek önemsemedim.
Büyükerşen henüz adaylığını açıklamadığı için ondan söz etmeyi doğru bulmamış olabilirdi.
Ama o röportajdaki; "
A olmazsa gelmem, B olmazsa ben yokum anlayışı eski bir sol hastalıktır. Bu hastalık varken büyüyemezsiniz. Kişiye endeksli politika olmaz. Koltuk hesabı yapmadan yolumuza bakmalıyız" sözleri her ne kadar
Mustafa Sarıgül için söylense de genel bir mesaj niteliği taşımıyor mu?
Siz ne dersiniz,
Büyükerşen'in ilçe belediye başkan adaylarının belirlenmesinde söz sahibi olmak isteği acaba
Kılıçdaroğlu'nu rahatsız etmiş olabilir mi?