İyi ki Varsın Tilki Toni: Arkadaşlık Puding Gibidir!
Okulun en şakacı çocuğunun arkadaşı olmak iyidir... Bolca gülersiniz. Tabii şakalarının hedefi siz olmadığınız sürece. Tıpkı Deniz'in Selim'le dostluğu gibi. Deniz, Selim'in komikliklerinden pek hoşnuttu, ta ki Selim onun yeni gözlüklerini alay konusu yapana dek. Neyse ki Deniz'in evde onu bekleyen gizli bir yoldaşı var; sadece hayal güçleri taptaze olan çocukların onu canlı haliyle görüp iletişim kurabildiği tatlı hayvancık Tilki Toni. Yetişkinler Tilki Toni'yi sadece bir peluş oyuncak sanıyor. Tilki Toni sayısını bile hatırlamadığı kadar çok ülke görmüş bir gezgin olduğu için olsa gerek Deniz'in hiç duymadığı oyunlar biliyor. Karşıdakinin yerine geçip onun gibi davrandığın ve onun duygularını deneyimlediğin 'Başkası Ol Günü' gibi. Allahtan Selim de bu oyuna katılmaya karar veriyor da iki arkadaşın dostluğu yaşadığı sarsıntıyı kısa yoldan atlatıyor, eski tadına kavuşuyor. Ne de olsa arkadaşlık puding gibidir; sıcak ve tatlı!
Sandalda Bir Çocuk ve Bir Ayı
"Şimdi burdayım ve şimdi ne yapıyorum?" Kitabın başkahramanı ayının hayat felsefesini özetleyen soru bu... Okura da küçük bir hatırlatma niteliğinde: "Acaba kitabın sonunda ne olacak?" endişesiyle anı kaçırma... Okuduğun cümlenin tadını çıkar!" Bu roman, onca spiritüel gurunun, süslü sözcüklerle günümüz yetişkinlerine anlatmaya çalıştığı anda kalma olgusunun iki kahraman ve tek mekanla çocuklara anlatılabileceğinin kanıtı. Bir ayı ve bir çocuk, basit bir sandalın içinde, karşı kıyıya doğru yola çıkıyor. Aklınıza ilk gelen "Hedeflerine ulaşacaklar mı?" sorusuysa, bir an önce bu kitabı okuyun. Esas olanın sonuç değil, süreç olduğunu size gösterecek... Deniz ve gökyüzünden başka hiçbir şeyin görünmediği bir mavilikte geçen bu öykü anı yaşamak olgusunu içselleştirme şansını verecek. Küçücük yaşlardan başlayarak, boylarını aşan hedeflere odaklanmaları beklenen günümüz çocukları için ne kıymetli bir soluk. Ayı ile çocuğun yolculukları sırasında geliştirdikleri ilişkileri özelinde insan olmanın her halini yaşatan ve duygudavranış ikilisinin her türlü çelişkisini resmeden bu roman iyilik-kötülük, samimiyet-riyakarlık, gerçeklik-yapaylık, korku-cesaret, açgözlülük-kanaatkarlık gibi hayatın özüne dair bir çok konuya dokunuyor. Üstelik tüm bu ciddi konulara değinirken bile komik olmayı unutmuyor.
Yol Boyunca Renkler
"Ne zaman 'ben', 'sen' ve 'öteki' oluverdik? Ne zamandan beri karşımızdakinin milliyetini, dinini, inançlarını, nerede yaşadığını, nereden geldiğini, kaç para kazandığını sorgular olduk?" diye soruyor Aytül Akal kitabın önsözünde: "
Yol Boyunca Renkler ile çocuklarımıza, farklılıkların zenginliğini örneklemek ve kendimizden farklı olanın da aynen bizim gibi Dünya gezegeninin üzerinde var olmaya hakkı olduğunu hatırlatmak istedik." Ayla Çınaroğlu'ndan Bilgin Adalı'ya, Mavisel Yener'den Muzaffer İzgü'ye, Rıfat Ilgaz'dan Ayla Kutlu'ya bir çok değerli sanatçının katkısıyla hazırlanan bu derlemede çocukların yürek gözlerini açacak 29 eser var. Aytül Akal'ın dediği gibi "Renkler gibi hep ayrı ayrı, hep özgün ve hep 'ben' olurken bir araya gelindiğinde gökkuşağı oluşturarak yaşama, yağmur sonrası güzelliğinin nasıl katılabileceğini örnekleyen" bir derleme bu... Gökkuşağının sihrine inanan çocuklar için hazırlanmış.
Şuşu, Can ve Dörtteker
Şuşu geri döndü! Bu sefer yeni bir karakter ve fazladan bir tekerle! Bir süre önce
Şuşu ve Üçtekeri adında bir kitap tanıtmıştım. Şuşu doğum gününde bir üçteker almış, günün sonuna kadar onun üzerinden inmemişti. Onu üçtekerinden indirebilecek tek şey uykusunu getiren bir öyküydü. Şimdi işler biraz değişti. Küçük ilavelerle daha da heyecanlanan macerada Şuşu üçtekeriyle parkta gezintiye çıkıyor. Yeni tanıştığı arkadaşı Can'ın bir dörttekeri var. Can ona "tekerlekli sandalye" diyor ama basbayağı bir dörtteker işte. Can ve Şuşu parkta son hızla dolaşarak kuşları uçuruyor, yaprakları dağıtıyor, çöp kovalarını boşaltıyor ve boyaları döküyor. Günün sonunda Can ve Şuşu parkta bir daha buluşmaya söz veriyor yazar ve çizer de böylece yeni bir Şuşu kitabıyla okuyucularla buluşma sözü veriyor. Yıldıray Karakiya herkesin içindeki Şuşu'yu ortaya çıkartırken Başak Günaçan'ın samimi ve eğlenceli resimleri karakterlere hayat veriyor.