Siz bakmayın insanların büyük lafları yüksek sesle söylendiğine, hayat biraz da küçük şeyler, küçük gibi görünen hikayeler de gizlidir. Bunun için Bülent Ortaçgil'in Küçük Şeyler şarkısı eskimez ve hayat fonunda tatlı tatlı çalar durur. Kişisel bir hissiyat diyebilirsiniz bu tespite ama hatırlatalım Rene Guenon, Modern Dünyanın Bunalımı kitabında bu meseleyi şöyle anlatır: "Şimdi biz Kali Yuga yani demir çağında yaşıyoruz. Kali Yuga döneminde hikmet midye kabuğuna gizlenir ama kaybolmaz..." Elif Türkölmez'in Anne Kız, Harikasın kitabındaki öyküler, tam da o midye kabuğuna gizlenen belki de bu kadar hay huy içerisinde gizlenmek durumunda kalan hayattan küçük kesitleri anlatıyor. Sade, ama keskin gözlemlere dayanan bu öykülerin içinde günlük hayatın hızlı ritminde çok da fark edilemeyen insana dair önemli anlar var. Bu anlar bir an parlıyor ve kayboluyor... Hayatın içten içe gülümseten, hüzünlendiren ya da sinirlendiren yanları da bu anlarda beliriyor öykülerde. Hikayeleri sıradan bir anıdan çıkarıp güçlü ve çarpıcı kılan tam da bu. Her öyküdeki küçük ama aslında dramatik olan bu kırılma noktaları. Çünkü tam da bu noktalarda hayat midye kabuğundan çıkıp gerçek yüzünü gösterip kayboluyor.
YEMEKLERİN TADI DA VAR
Kitaptaki 18 kısa öykü, sıradan insanların sıradan yaşamlarının içinden geçiyor. Büyük büyük laflar etmiyor. Öyle büyük fotoğrafı göstermeye de çalışmıyor. Dolayısıyla zamanın prim yaptığı düşünülen geçici değerleriyle, yaklaşımlarıyla ilgilenmiyor. Yani görünür olanın değil tam tersine görünmeyen, hatta günümüzde görülmesi zor şeylerle ilgileniyor. Ama aslında son derece de tanıdık anlatılanlar. Bunun da sebebi Türkölmez'in her öyküsünde hayatın ortasından parantezler açıp kapatması. Bunu yaparken kimi zaman küçük bir kızın isyanını kimi zaman zekice dalga geçmesini de dillendiriyor yazar Türkölmez. Öte yandan öykülerin ruhuna kibrin, büyüklenmenin, ders vermenin faydasızlığı sirayet ettiği gibi, annelerin maharetli ellerinde pişen yemeklerin tadı da bulaşıyor. Bunun için hayata kadın gözünden bakan hikayeler var kitapta. Mantıların, böreklerin, kepek ekmeğinin, kuşburnu dondurmasının öykülerde başrole çıkması biraz da bu yüzden... Bir ilk kitap olarak akıcı, çarpıcı öyküler sunan Anne Kız, Harikasın, gazeteci olan Elif Türkölmez'in yazı macerasında edebiyat kapısından içeri sağlam bir adımla girdiğinin de göstergesi. Klişe bakışlardan uzak duran Türkölmez, kısa cümlelerden oluşan, kısa ama etkili öyküleriyle kadınların dünyasından, hayatın ayrıntılarından, küçük şeylerden oluşan bir koza örüyor. O kozadan çıkacak kelebeğin bizi nerelere götüreceğini ise sonraki öykülerinde göreceğiz galiba...