İnanç, "Fantasturka Türk İşi Fantastik Filmler Festivali"nde, 1983 yılında çektiği ve Cüneyt Arkın'ın başrolünü oynadığı "Vahşi Kan" filmini izledikten sonra seyircilerin sorularını yanıtladı.
Dönemin koşullarını anlatan İnanç, "Bu filmi 31 senedir seyretmemiştim. Yaptım, sinemalarda gösterildi, ilk kopyayı bile seyretmedim. Çünkü vaktim yoktu, haftada 4 film çekiyordum" dedi.
"O günün şartlarına göre iyi işler yaptık"
İnanç, ilk kez izlediği filmini beğendiğini ifade ederek, o günkü şartlar dikkate alındığında kurgusu, resimleri, kamera hareketleri için ''Başkası yapsa elini sıkardım'' diye konuştu.
Filmi çekerken telsiz kullandıkları için tutuklandıklarını da söyleyen İnanç, filmdeki başçavuşun gerçek başçavuş olduğunu, jandarma karakoluna götürüldüklerini, daha sonra ise başçavuşun filmde rol almayı kabul ettiğini dile getirdi.
Avantür filmlere yönelik eleştirilere değinen İnanç, kovboy filmlerinden dini filmlere, aksiyon filmlerinden erotik filmlere kadar, dönemin eğilimlerine göre 150 civarında film çektiğini bildirdi.
"Benim Oscar aday adayı olmuş, Cannes'a gitmiş filmlerim de var" diyen İnanç, "73 yaşındayım, hala film projem var. Kişiliğimi, sanatımı yansıtacak bir film daha çekemedim" diye konuştu.
İnanç, yaptığı her filmde iyi insan-kötü insan savaşına yer verdiğini söyledi. Filmlerin çoğunda hazır senaryonun olmadığını, doğaçlama çekildiğini de anlatan İnanç, "Bir emek var, o günün şartlarına göre iyi işler ortaya çıkardık" ifadesini kullandı.
"İyi bir gerilim filmi Türkiye'de çok izlenir"
Festival kapsamında daha sonra yönetmen Hasan Karacadağ'ın katılımıyla Dabbe Zehr-i Cin filmi gösterildi.
Karacadağ, filmin ardından, bugüne kadar yaptığı "cin" temalı korku filmlerinin gişede de başarı elde ettiğini söyleyerek, "Birikmiş izleyiciyi aynı anda yakalama potansiyeli oldu. Zaman içinde kızgın ve küskün izleyiciyi de yakaladık" diye konuştu.
Türkiye'de çok az korku filmi üretildiğini ve bunun ilgiye göre yetersiz kaldığını belirten Karacadağ, çekilen korku türündeki filmlerin çoğuna imza attığını söyledi.
Karacadağ, çektiği filmlerin nitelik olarak giderek iyileştiğini bildirerek, "Kendi yaptığım filmleri beğenmiyorum. Henüz 'bu oldu' dediğim bir film yapamadım ama süreç içerisinde grafik olarak iyiye gitti. Bunda Türkiye'de izleyici korku sinemasını yeni keşfetmesinin de etkisi oldu" diye konuştu.
Cin temalı filmlerin seyirciyi de çektiğini ve özellikle her filmin adında "cin" kelimesini geçirmesini "üç harfli" hurafesini yıkmak şeklinde ifade eden Karacadağ, şunları dile getirdi:
"Yaptığım filmlerden tatmin olmadığım için hep daha iyisi düşüncesiyle film çektim ama sonlara gelmiş durumdayım. Biz bu işe başlarken 'Türkler vampirden, zombiden, kurt adamdan korkmaz ama cinden korkar' dedik. Fakat şimdi olayı tersinden getirmeye çalışıyorum ve vampirle nasıl korkutabiliriz diye düşünüyorum. Belli başlı unsurların dışına çıkmama fikrimi kırıyorum. Burada yeni bir şey olması lazım. Çok iyi bir gerilim filmi Türkiye'de çok izlenir."
Tarkan, Çeko, Zagor ve Mandrake yarın görülecek
Festivalin bugünkü programı, Ayhan Işık'ın da rol aldığı 1974 İtalya yapımı "Ölümün Nefesi" filmlerinin gösterimiyle sona erecek.
Yarın ise "Tarkan Altın Madalyon", "Çeko", "Zagor Kara Bela" ve "Sihirbazlar Kralı Mandrake Killing'in Peşinde" filmleri ücretsiz gösterilecek.
Gösterimlerin ardından Çetin İnanç, oyuncular Yılmaz Köksal ve Levent Çakır, karikatürist Yener Çakmak söyleşileri de gerçekleştirilecek.
