Seni ilk defa bir markayla birlikte görüyoruz. Star olmanın gereğini yerine getirdin ve bir güzellik markasının yüzü oldun.
10 yıllık kariyerimde ilk kez bir kampanyanın reklam yüzü oldum. Aslında bu geç bir tarih. Ama hiçbir zaman bir şeyi yapmak için yapmadım. Hiçbir dizi ya da sinema filminde sadece olmak için, boş durmamak için bulunmadım. Ara vermek, doğru zamanı beklemek gerekiyorsa bekledim. Kendimi eşit göreceğim, iyi hissedeceğim, her şeyiyle arkasında duracağım bir marka bekledim. Bunu hakikaten L'oreal Paris'le buldum. Çok ufak yaşlardan beri dolabımda olan bir marka. Teklif aldığımda "Bu hissi biliyorum. L'oreal bana çok tanıdık, hep yanımda olan ve iyi hissettiren bir marka. Ben buna değerim" dedim. (Gülüyor.) Kendimi o kadar emin ellerde hissediyorum ki bundan sonra çok iyi işler çıkacağına inanıyorum.
'SAÇIMI 18 YAŞINDA BOYADIM'
Güzelliğinin zaman farkına vardın?
Almanya'dan 19 yaşında geldim buraya. Öyle bir yaş ki bir kadının güzellik kavramıyla tanıştığı yaşlar. Kendi kendine güzellik kavramını keşfedip neye ihtiyacın olduğunu bilmek bir kadının psikolojisi açısından çok önemli. O yaşlardan beri L'oreal Paris ulaşabildiğim bir markaydı, en önemlisi bu.
Ergenlikte komik oluyor insan, sivilceleri gözlükle kapatmaya çalışmalar, saçları öne atmalar... Şimdi güzel bir kadınsın ama o yıllarda nasıldın?
Duymaktan çok mutlu olduğum ve beni şımartan bir şey. Aslında gülüşümü keşfettiğimde olay çözüldü. O yaşlarda aynaya bakıp mutsuz olabiliyorsun. O dönem saç rengimi değiştirmek başka renkler denemek istedim, annem-babam karşı çıktı. (Gülüyor). Ama saçlarımla oynamayı çok sevdim o dönem, rengiyle, şekliyle... Çok kısa da kullandım, kakül de kullandım. Uzattıktan sonra hep öyle kaldım kısaya dönmedim ve projelerden dolayı da biraz öyle gelişti. Saçımı ilk kez 18 yaşında boyadım. Çok radikal bir karardı. Bir arayıştı. Makyaj bir kadının özellikle buluğ çağında en büyük arkadaşı gerçekten. Odada kendimle baş başa kaldığımda 2-3 saatimi saçımı tarayarak, makyaj yaparak geçirirdim. (Gülüyor.)
Bu bir kadının kendini bulması için gerekli. O makyajla yürüyüşü bile değişiyor.
Özgüven işte. İnsanın kendini iyi ve sağlıklı hissetmesi, işin aslı bu. "Ben buna değerim" işte bu. L'oreal'in arkasında durduğu konu kadının özgüvenini ortaya çıkarmak. Bunun bir parçası olduğum için çok mutluyum. Kadınlarla bir arada olup onlara destek, güç vermek, onlarla aynı şeyi paylaştığımı göstermek çok büyük bir mutluluk. Aslında her zaman doğallıktan yana oldum. Ama doğallık derken tabii ki saçı olduğu halde bırakmak değil, yüzümü yıkayıp çıktığım da oluyor ama yüzü mutlaka nemlendirmek gerekiyor. Saçı da aynı şekilde... Bunu beslenmeyle de desteklemek ve bol su içmek gerekiyor. Şu an yaptığım işte hele ki ne kadar doğal kalmaya çalışsam da sağlıklı görünmek adına doğru şampuanı seçmem gerekiyor, bana özel olanı. Kurutmadan önce mutlaka serumu sürüyorum. Kuruttuktan sonra da nemlendirecek başka bir şey sürüyorum. Doğallıktan kastım bu.