İstanbul Yayınları'ndan çıkan 16 Temmuz 1999, Handan A. Yıldız'ın on üç öyküsünü bir araya getirdiği bir ilk kitap.
Öyküler boyunca kahramanlarının zihninde gezinen Yıldız'ın seçtiği konular, yakalanan anları, kurguyu zihinsel düzeyde vermeye çalışıyor. Yalnızlık, aşk, ölüm, anlam arayışı, yanılgılar, baskı, öfke, özgür olabilme çabası… Tüm bunlar daha ziyade düşüncelerde şekilleniyor, eylem ya da eylemsizlik düşüncelerden finale bağlanıyor.
16 Temmuz 1999'un öyküleri, kahramanların neyi nasıl yaşadığının ayrıntılarını düşünce sürecinde devam ettiren ve okuyucuyu da asıl bu sürece tanık eden öyküler. Bu anlamda yazar, olayları aşarak, düşünce katmanlarındaki zengin izlerde yaşananların esrarını yakalamaya çalışıyor. Her öykü, öykünün başına buyrukluğundan güç alarak, izini sürdüğü giz'in ayrıntılarını sese, renge, nesneye yükleyerek sonuca ulaşmak istiyor.
Rahat ve akıcı bir dilin yer aldığı kitapta yazar, bu sayede düşüncelerle oynuyor, gerçeklerle şakalaşıyor; sıkıntıyı çözüm bulmak, öfkeyi yatıştırmak, hastalığı yenmek için anlatmıyor; asıl söylemek istediğine aracı kılmak için öyküsüne malzeme eyliyor.
16 Temmuz 1999'un, aşktan hastanelik olan kahramanının bu hastalıktan sıyrılma sürecinin düşünce sahnesinde verilmesi, Cam Koridor'da, hastanedeki kadın kahramanın, kendisini terk eden eski kocanın yeni eşiyle onu ziyaret etmesinin yarattığı gerilimi aşma çabası, Çarpma'da, otoritenin insanı pasifleştiren baskısına karşı sergilenen eylem ya da eylemsizliğin sonuçları, Dilek Kipi'nde, çalışan bir annenin sevgisini dahi katı bir disipline, dilsizliğe kurban edişine tanıklık eden çocuğun mağduriyeti… irdelenirken aynı zamanda bir özgürlük yaratabilme fikrini beslemek, tutuşturmak isteniyor.