ERDEM ÖZTOP
Yaşadığımız yüzyıla damgasını vuran Apple markasının yaratıcısı Steve Jobs geçen ay yaşamını yitirmişti. Usta gazeteci Walter Isaacson tarafından yazılan ve 2012 yılında yayınlanacağı duyurulan kitap Jobs'ın ölümüyle birlikte öne alındı.
Geçtiğimiz günlerde ABD'de yayımlanan en kapsamlı Steve Jobs biyografisi olan kitap bugün de Domingo Yayınları tarafından Türkçede yayımlandı. Kitap henüz piyasaya çıkmadan 20 binlik ilk baskısını bitirdi. Aynı zamanda e-kitap olarak da yayımlanan kitabın dijital formattaki idefix mağazasındaki satışıysa 1000'e yaklaşmış durumda!
"SENİ ÖZELLİKLE SEÇTİK"
Steve Jobs biyolojik olarak Alman kökenli köylü bir Wisconsin ailesinden olan Joanne Schieble ve Suriyeli bir Müslüman (aile fertlerinden bazıları İstanbul'da eğitim görmüş) Abdulfattah "John" Jandali'nin oğlu olarak dünyaya gelir. Abdulfattah'ın ailesi Joanne'yle evliliğine karşı çıkar Evlenmeye karar veren ama hamile olduğunu öğrenen Joanne doğacak çocuklarını evlat edinecek, üniversite mezunu bir aileye evlatlık vermeye karar verir. 24 Şubat 1955'te seçilen çift çocuk istemeye karar verince cayarlar. Sırada kayıtlı olan aileye evlatlık olarak verilir Steve Jobs.
Jobs, mekaniğe düşkün liseden terk Paul Reinhold Jobs ve Ermeni göçmeni Clara Hagopian çiftine verilir. Küçük yaştan itibaren evlatlık olduğunu yeni ailesi Steve'e açıkça söylemişlerdir. Ona, "Seni özellikle seçtik," dediler. Walter Isaacson bu durumun Steve Jobs üzerindeki etkisini şöyle özetler:
Terk edilmek. Seçilmek. Özel olmak. Bu kavramlar Jobs'un benliğinin, kendine bakışının parçası haline geldiler.
Steve Jobs da özellikle terk edilmek ve evlatlık olması konusundaki duygularını şöyle dile getirir Isaacson'a:
Terk edildim diye çok çalıştığımı, başarılı olursam annem babamın beni geri isteyeceklerini umduğumu filan düşünenler var, ama bu çok saçma. Evlatlık olduğumu bilmek kendimi daha özgür hissetmemi sağlamış olabilir, ama kendimi asla terk edilmiş hissetmedim. Paul ve Clara %1000 gerçek ailemdi.
APPLE'IN İLK VİZYONU
Steve Jobs yeni ailesiyle birlikte yaşamaya başladığı yeni evlerinin tasarımlarından etkilenir…
Jobs Eichler'in evlerine duyduğu hayranlığın kitle pazarına yönelik keskin tasarımlı ürünler tasarlama arzusunu aşıladığını söyledi. "Gerçekten muhteşem bir tasarımla basit işlevselliği makul fiyatlı bir ürün üstünde birleştirebilmeyi seviyorum," dedi, Eichler'in evlerinin temiz zarafetinden bahsederken. "Apple'ın ilk vizyonu buydu. İlk Mac'te yapmaya çalıştığımız buydu. iPod'da yapmayı başardığımız buydu
Wozniak o zamana kadar tanıştığım kişiler arasında, elektronik konusunda benden bilgili olan ilk insandı. Onu hemen sevdim. Yaşıma göre biraz olgundum, o da yaşına göre biraz çocuksuydu, dolayısıyla bir denge oldu. Woz çok zekiydi, ama duygusal açıdan yaşıtımdı.
MAVİ KUTU
Wozniak'la başlayacak ticari süreç de Mavi Kutu'yla başlar, üretip 150 dolara satmaya çalışırlar:
Eşek şakalarıyla elektroniğin nihai kombinasyonu –ve Apple'ın yaratılmasına katkıda bulunan macera- bir Pazar ikindisinde, Wozniak annesinin onun için mutfak masasına bıraktığı Esquire'daki bir yazıyı okuyunca başladı. Tarih Eylül 1971'di ve Wozniak ertesi gün arabayla Berkeley'e, üçüncü üniversitesine gidecekti. Ron Rosenbaum'un "Küçük Mavi Kutunun Sırları" adlı yazısında bilgisayar ve telefon korsanlarının AT&T şebekesindeki sinyalleri yönlendiren ses tonlarını taklit ederek uzun mesafe görüşmelerini bedavaya getirmenin yolunu bulduklarından bahsediliyordu. "Yazının yarısında kendimi tutamayıp en iyi arkadaşım Steve Jobs'ı aradım ve ona bu uzun yazının bazı kısımlarını okudum," diye anımsıyordu Wozniak. Lise ikiye başlamış olan Jobs'ın, heyecanını paylaşacak çok az insandan biri olduğunu biliyordu.(…) Mavi Kutu macerası yakında başlayacak ortaklıkların kalıbını biçimlendirdi. Wozniak ilginç icatlar yapabilen ve bunları bedavaya vermeye dünden razı kibar sihirbaz olacaktı; Jobs ise bu icatları daha kullanıcı dostu kılmanın, paketlemenin, pazarlamanın ve para kazanmanın yolunu bulacaktı.
BİR ÖKSÜZ GİBİ OLMAK İSTİYORDUM
Reed Üniversitesi'ne kaydolur Steve Jobs. Ailesi ilk gün yanında olmak istedi, Jobs bunu reddetti:
Hayatımda gerçekten utanç duyduğum çok az şeyden biridir. Pek duyarlı davranmadım ve hislerini incittim. Orada okuyabilmem için çok şey yapmışlardı, ama onları etrafımda istemiyordum. Ebeveynim olduğunu kimse bilmesin istiyordum. Kökleri, tanıdıkları, geçmişi olmayan, ülkeyi trenle gezdikten sonra oraya gelmiş bir öksüz gibi olmak istiyordum.
Jobs üniversiteden çabuk sıkıldı. Reed'de olmayı seviyordu ama derslere girmeyi sevmiyordu. Jobs okul harçlarını ödemedi ama okul çevresinde takılmaya devam etti, bohem bir hayat yaşadı. Reed civarında on sekiz ay takıldıktan sonra iş aramaya başladı ve kısa zamanda Jobs bilgisayar oyun üreticisi Atari'de işe girdi.
Personel müdürüne –adam onun saçı başı dağınık ve kılığına şaşırmıştı- işe alınana kadar oradan ayrılmayacağını söyledi.
Jobs ve Wozniak, Jobs'un Altos'taki evini Apple I devre kartının imalathanesi olarak kullandı. Kısa sürede de kar etmeye başladılar. Markanın logosunun ilk ortaya çıkış hikayesi de şöyle:
Ron Wayne, Victoria dönemi kurgu eserlerinin illüstrasyonlarındaki abartılı tarama stilini kullanarak bir logo çizdi; logoda Newton bir ağacın altında oturuyordu ve çerçevede Wordsworth'ün şu sözü vardı: "Düşüncenin tuhaf denizlerinde tek başına sonsuza dek gezinen bir zihin." Oldukça tuhaf bir mottoydu bu, Apple Computer'dan çok Ron Wayne'in kendisine uyuyordu. Belki de şairin Fransız devrimini başlatanlarla ilgili sözü daha uygun bir seçim olurdu: "O şafakta yaşıyor olmak büyük mutluluktu / Ama genç olmak cennetin ta kendisiydi!" Wozniak'in sonradan dediği gibi: "Gelmiş geçmiş en büyük devrimin parçası olduğumuzu düşünüyordum. Buna çok seviniyordum."