İstanbul'un antik bir şehir olduğuna dair en önemli kanıtlardan sayılan ve Bizans döneminde yapılmış bir sütunu anlatan gravür kitabının tek örneği, ilk defa sergileniyor. 1602 tarihli De
scription succinte de la colonne historiee de Constantinople adlı gravür kitabında yer alan çizimler, Taksim'deki Atatürk Kitaplığı'nda açılan 'Şehirlerin Sultanı, Seyyahların Durağı İstanbul' başlıklı gravür ve seyahatname sergisiyle gün yüzüne çıktı. Kütüphanenin nadir eserler koleksiyonunda bulunan kitap, sadece bu sergi için koleksiyondan çıkarıldı.
DÜNYADAKİ TEK ÖRNEK
Araştırmacıların bile dijital ortamda görebildiği kitapta, Bizans'ın genç imparatoru Theodoses adına bugünkü Beyazıt Meydanı'na dikilmiş olan İstanbul'un tarihi bir sütununa ait açıklamalar ve resimler bulunuyor. Dönemi için oldukça önemli bir keşif olan kitabın dünyadaki tek örneği de Atatürk Kütüphanesi'nde bulunuyor. Sergide 1600'lü yıllardan başlayan seyahatnamelerden nadir örnekler ile İstanbul kitapları da yer alıyor. İlk ve en ünlü İstanbul gravürlerini hazırlamasıyla tanınan Fransız seyyah, mimar ve ressam Antoine Ignace Melling'in 1819 tarihli
İstanbul ve Boğaziçi'nde Seyahat kitabı da sergide bulunuyor. Tüm dünyada yalnızca 100 kopyası bulunan ve zarar görmemesi için kütüphanenin özel koleksiyon odalarında tutulan eser, İstanbul'un günlük hayatını, cenaze törenlerini, av gezilerini, pikniklerini resmetmesiyle, bu alandaki en yetkin eserlerden biri olarak nitelendiriliyor. Yaklaşık 40 kitabın bulunduğu sergide, ünlü seyyah Melling'in gravürleri duvarlarda sergileniyor. 28 Ağustos'a kadar açık kalacak serginin küratörlüğünü kütüphanenin nadir eserlerle ilgilenen uzmanı İrfan Dağdelen, metin kurgularını ise aynı bölümden Selçuk Aydın üstlenmiş.
ESERLER ÇEVRİLMELİ
Küratör Dağdelen sergiyi açmaktaki amaçlarının bu kitapların araştırmacılar tarafından tanınması ve eserlerin böylece günümüze çevrilmesini sağlamak olduğunu söylüyor: "Bu sergideki eserlerin çoğunun tercümeleri yok. Ünlü yazar Adolphe Thalasso'nun yazıp, Osmanlı Saray Ressamı Fausto Zonaro'nun resimlediği ve 1908 yılında Paris'te çok özel tekniklerle, 300 adet basılan
Dersaadet / Saadet Kapısı İstanbul bu sergide bulunan eserlerden biri örneğin. Ancak çevirisi daha geçen sene yapıldı. Oysaki muhteşem bir eser. Bu serginin bu gibi çevirilere vesile olmasını istiyoruz." Küratör Dağdelen, sergiye konu olan zaman aralığının 16, 17 ve 18. yüzyılı kapsamasının sebebini şöyle açıklıyor: "16. yüzyıl sosyal hayatta ve mimaride Osmanlı'nın çok parlak olduğu bir dönem. Biz, araştırmacılara sadece bunu değil, çökme dönemini ve bu çökmenin başlangıçlarını da göstermek istedik. Sergide 1901 tarihli kahvehane fotoğrafları da var," diyor. Dağdelen'e göre her seyyah İstanbul'u farklı anlatmış: "Kimi muhteşem bir Osmanlı anlatıyor, kimi önyargılı davranmış. Oryantalist gözle bakanlar da var yabancılara karşı nezaketten bahseden de. Her çeşit bakış açısı var."
Eviner'in ilham aldığı 'haremin' orijinali sergide
Serginin bir özelliği de çağdaş sanatla tarihi buluşturması. Çağdaş sanatçı İnci Eviner'in yurt dışında da sergilenen ünlü eseri
Harem için ilham aldığı Melling tarafından hazırlanmış orijinal çizim de sergilenen eserler arasında. Eviner bu eserinde Melling'in ünlü
Harem gravürünü yeniden yorumlamıştı. Gravürdeki kadınlar,
Eviner'in videosunda pijamalı kızlara dönüşüyordu. Yurt dışında beğeniyle karşılanan eser, 2009'da Londra'da Whitechapel Gallery'de ve Türkiye'de Galeri Nev'de sergilenmiş, 2010'da Berlin, Viyana ve Stockholm'de sergilere konuk olmuştu.
FİSUN YALÇINKAYA