Dünyanın en iyi fotoğrafçılarından biri olarak kabul edilen Ara Güler, 62 yıllık kariyeri üzerine açıklamalar yaptı. Winston Churchill, Indira Gandi, John Berger, Bertrand Russel, Bill Brandt, Alfred Hitchcock, Ansel Adams, Imogen Cunningham, Salvador Dali, Picasso gibi birçok ünlüyle röportajlar yapan, fotoğrafları birçok prestijli dergide yayımlanan Güler, tek derdinin, hayatını kaybettikten sonra arşivinin dağılmaması olduğunu söyledi.
MÜZE İSTEMİYORUM: "Ben halkın gezeceği bir müze istemiyorum. Tanınmaya ihtiyacım yok. Arşivimde 2 milyon kadar fotoğraf var. Birinci derdim, öldükten sonra arşivin dağılmaması. Çünkü bunların içinde mühim şeyler var, hiç farkında değiliz. Arşivi düzenlemek büyük bir iştir. Bu foto muhabirinin yapacağı iş değildir. Fotoğraf muhabiri, fotoğrafı çeker, gazetede çıkar. Arşivi toplamak, arşivi şekle sokmak başka bir ilimdir. Bir arşiv ekibim yok."
HÂLÂ FOTOĞRAF ÇEKİYORUM: "Her zaman yanımda bir fotoğraf makinesi bulunur. Kaç makinem olduğunu bilmem, ama 50'nin üzerinde makinem var. 8 bin dolarlık makine ile değil, 600 liralık makine ile çekiyorum, çok da güzel çekiyor. Çok hoşuma gidiyor."
"EINSTEIN'I ÇEKMEK İSTERDİM: Einstein'a yetişemedim, Einstein'in öldüğü 1955'de ben daha Ara Güler değildim, sıradan bir fotoğrafçıydım. Jean Paul Sartre'yi de beceriksizliğimden çekemedim. Charlie Chaplin'i çekmek lazımdı. Bunlar mühim adamlardır."
SANAT LAFINDAN BIKTIM: "Her zaman foto muhabiri ile fotoğrafçı birbirine karıştırılır. Biz, fotoğrafçı değiliz, foto muhabiriyiz. Foto muhabiri, yaşadığı devri kaydedip, gelecek nesillere bırakır. Bunun adına 'foto muhabiri' denir. Ben fotoğraf sanatçısı değilim. Sanatçı olmak başka bir şeydir. Bıktım bu sanat lafından."