İkinci albümü 'Aşktan ve Gariplikten' ile dinleyiciyle buluşan Can Bonomo, Cihangir müdavimlerinden biri... Bu kez Moda semtinin sokaklarını arşınlayan Bonomo; hem yeni albümünü, hem de hayalindeki İstanbul'u Touch İstanbul dergisinden Sebla Koçan'a anlattı.
Bu albüme baktığınızda, eskiyle kıyaslıyor musunuz kendinizi?
Bir şey değişmedi ki... Ben hâlâ evde demoları kaydedip yapımcım Can Saban'a yolluyorum. O da, "Evet, bu albüme girer" veya "Girmez" diyor. Çok bir fark yok hayatımda.
SİVRİ VE CESUR BİR ALBÜM
m
Yeni albümünüzde de hissedildiği gibi, sizin müziğinizin İstanbul'la yakından ilgisi var...
Biz şarkılarımıza 'İstanbul müziği' diyoruz. Tür meselesine çok takığız ama bizimki negatif bir takıntı, bir isyan mahiyetinde... Kalıpların dışına çıkıp kendimize bir kulp buluyoruz.
Aşık Veysel için yazdığınız şarkı gibi yani...
Evet, 'Veysel' de bu türün ilk örneği. Bir proje aslında bu. Gençlerden gelen tepkiler de iyi. 'Meczup' albümüm, kısa sürede kucaklandı insanlar tarafından. Bu albüm ise çok daha sivri ve cesur oldu.
İstanbul sizin için ne ifade ediyor peki?
İstanbul'u çok seviyorum ben; deli bir şehir... İzmir'de büyüdüğüm için çok mutluyum ama İstanbul'da yaşamak güzel... Burası, ne istersen o... İstersen dünyanın en sakin yeri; istersen de cehennemin olur. Karmakarışık bir yer; çılgın bir şehir.
İZMİR'E İKİ GÜN YETER
Madem bu kadar Cihangirliyiz, şu anda Anadolu yakasında ne işimiz var?
Buraya sayılı gelişlerimden biri; keşfe geldim. Avrupa yakası biraz daha hızlı. Binalar yükseldikçe, arabalar da çoğalıyor. Burası ise daha sakin. Sayfiye yeri gibi... Bu da lazım insana; hep aynı yerde kalmamak gerek.
Belki taşınırsınız Anadolu yakasına...
Buraya taşınmayı bir kere düşündüm ama sonra "Yanlış düşünüyorsun Can" diye kendimi uyardım. "Ne yapacaksın sen Moda'da?" dediler. Burada hatırı sayılır bir tayfam var ama ben gene de Cihangir'de iyiyim. Çok büyük değişiklik bu; değişimi çok sevmiyorum.
İzmir'i özlüyor musunuz hiç?
Yok; ailemi çok özlüyorum ama İzmir benim için ayda iki gün yeterli. Beş gün kalamam mesela... Benim evim İstanbul çünkü. Yurtdışında yaşamayı da düşünmüyorum; oralar tatil ya da kaçış oluyor sadece...
CİHANGİR'DE FULL PİJAMALIYIM!
Cihangir'de "Bakkala giderken bile giyinip kuşanayım, belki bir tanıdık çıkar" duygusu oluyor mu sizde de?
Cihangir'de full pijamalıyım. Öyle, ev kılığıyla gezmece... Millet beni tanıyor zaten, bana 'bizim çocuk' diyorlar. Berberim evin karşısında, şık şık giyinip berbere mi gideceğim? Spor salonum da evin çaprazında. Spor kıyafetlerim iyice evsizlerin kıyafetleri gibi... Kimse de bana bir şey demiyor. Kendimi özgür hissettiğim bir alan var; o alan epey geniş. Moda semti, şimdi bana değişiklik geliyor
ARABAYLA HER YERE ÇARPIYORDUM
Yürümeyi sever misiniz?
Yoo; ben araba da kullanmıyorum. O kadar beceremedim ki araba kullanmayı, bıraktım sonunda. Benim dahil olduğum bir İstanbul trafiğinde, insanlar saçını başını yolardı herhalde! Arabayla her yere çarpıyordum. Çok dikkatsiz ve kötü bir şofördüm. Bunu insanlara yapmamam gerektiğini düşündüm. Motor kullanıyorum artık... Motordan çok memnunum, mis gibiyim!