'Kelebeğin Rüyası' filmi, 'İntikam' dizisi ve 'Antonius ile Kleopatra' isimli oyunu ile oyunculuğun her alanında varolan Mert Fırat, yakışıklılığıyla kadınları büyülüyor. Fırat, InStyle dergisinden Buket Baydar'a hayallerini, projelerini ve özel hayatını anlattı...
Şu anda devam eden üç projenin baş kahramanlarındansınız. Bu projelerde hayat verdiğiniz karakterleri biraz anlatır mısınız?
'Kelebeğin Rüyası'nda 'Rüştü Onur' isimli bir şairi oynuyorum. O, hastalığını kendine yoldaş edinmiş bir adam. Sıcak, samimi, mesleğine aşık, şiir yazmaktan başka derdi, maddiyatla işi olmayan biri. Benim derdim de o rolü oynarken, o adamdan rol çalmamak. 'Antonius ile Kleopatra'daki 'Oktavius Ceasar' ise bizim şu an yaşadığımız çağın sorumlusu diyebiliriz. Tarihte Ceasar'dan çok güzel bahsediliyor ama aslında bildiğimiz diktatör, hedefleri doğrultusunda ilerleyen bir çeşit Hitler kendisi. 'İntikam'daki 'Emre Arsoy' ise fanusun içinde büyütülmüş çocuklardan. Amerika'dan dönünce, "Meğer biz hiç temiz insanlar değilmişiz" diyor. O da ilginç bir karakter.
GÖZLERE VE YÜZE BAKARIM
Peki gelelim özel hayatınıza... Geleceğe dair hayallerinizin arasında neler var?
İşle ilgili soruyorsanız; geleceğe dair hayallerim arasında Hollywood yok, Hollywood'a gerek yok. Türkiye'yle daha çok derdim, burada alacak daha çok yolum var. Belki de o yüzden bu kadar çok çalışıyorum. Benim geleceğe dair tek planım; her sene, bir tane utanmayacağım film yapabilmek.
Sizi beğenen birçok genç kız var. Peki siz, güzelliği nasıl tanımlıyorsunuz?
Bana göre tutarlı olan, kendi içinde uyumu olan şey güzeldir. Dolayısıyla asimetrinin de bir güzelliği vardır. Ben asimetriyi severim mesela. Bebek gibi dediğin şey, benim için çok güzel değildir. İlk baktığındaki etkisinden öte konuştukça ya da tanıdıkça oluşan güzellik, beni daha çok ilgilendiriyor.
Bir kadında ilk olarak ne ilginizi çeker?
İlk olarak gözleri ve yüzü ilgimi çeker. Bazen ilk buluşma ve tanışma da dahil olmak üzere vücudunun tamamına bakmamış bile olabiliyorum. Daha çok hep göze bakarak konuştuğum için de olabilir bu. Yüzü, gözü, elleri sanırım.
AŞIK DEĞİLİM
Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız? Aşkı nasıl yaşarsınız?
Durup dururken sürekli ondan konuşuyorsam ya da aklıma takılıyorsa; aşık olduğumu anlarım. Aşk dediğin etki aslında, o etki içinde kaldığın süre, o etkiyi sürekli tesis ediyor olma durumu. Çünkü aslında aşk gerçekten üç yılda biter. Üç yıla kalmaz, üç günde bile biter. Onu devam ettirmek de senin ve partnerinin elinde. Heyecanlar yaratmak, başka bakış açıları kazanmak... Aşkı da aynen böyle yaşarım. Ben aşkın çift taraflı bir duygu olduğunu düşünüyorum.
Bu aralar aşık mısınız?
Hayır, değilim. Yer yer oluyormuşum gibi hissediyorum ama değilim herhalde. Aşık oluyormuşum gibi oluyorum, ondan sonra o duygu hızla geçiyor. Kimsenin haberi bile olmayabiliyor.
TOPUKLU AYAKKABI SEVMİYORUM
Kadınların giyiminde çekici ve itici bulduğunuz detaylar neler?
Bir şeyi ortaya çıkarmak için giyilmiş kıyafetler beni itiyor. Doğal bir estetiği olan kıyafetleri seviyorum. Kişinin içinde rahat hissetmediği ve bunu da bize yansıttığı kıyafetlere bir anlam veremiyorum. Topuklu ayakkabıya inanamıyorum mesela. Bence topuklu ayakkabı yasaklanmalı. Güzel durabilir ama sette oyuncu arkadaşlarımın çektiği acıyı yakinen görüyorum.
ARKADAŞLARI ONUN HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR?
Belçim Bilgin ('Kelebeğin Rüyası'nda oynadılar)
"Mert, çok güçlü oyunculuğunun yanında sempatik, mütevazı ve pozitifliğiyle herkesi kendine çeker.
İnsanlığı, duyarlılığı ve derinliği Mert'i daha da özel yapıyor."
Zerrin Tekindor ('Antonius ile Kleopatra'da rol arkadaşı)
"Geçen sezon tiyatro için bir araya geldik. Yeteneğine, çalışkanlığına, beyefendiliğine hayran kaldım ama esprileri ve arkadaşlığıyla da şahanedir."
Arzu Gamze Kılınç ('İntikam'daki rol arkadaşı)
"Mert gülümsemesi ile kötü zamanınızda içinizi ısıtır. Onunla çalıştığınızda kendinizi özel hissettirir.
Yeteneği; tevazusunun arkasına saklanamayacak denli büyüktür."
