Ünlü oyuncu Yetkin Dikinciler, oyunculuk serüvenine dair duygularını aylık sinema dergisi Film Arası'yla paylaştı. Gülcan Tezcan'ın sorularını yanıtlayan Dikinciler, şöyle konuştu:
DÜŞÜNCENİN AYIBI OLMAZ
Ülkelerin politikaları; başka ülkelerle olan savaş, barış ve ekonomik ilişkilerdeki tavırlarla ortaya çıkıyor. Bu bir süre sonra "Şimdi ben burada böyle düşünüyorum ama düşündüğümü, düşündüğüm gibi söylersem başıma ne gelir?" diye endişe yaratıyor. İşte, paradoks da burada başlıyor. Bir heykel yaparken, heykelimde şu görünmesin diye heykel yapılmaz. Filmimde şu görünmesin diye film yapılmaz. Hayatın içindeki insanın, yaşadığı her detayı estetik bir şekilde anlatması gerekir.
ÖDÜL HEDEFLİ ÇALIŞMAM
Ödül hedefli çalışmamak gerektiğini düşünüyorum. Benim için gerçek ödül, sahnede ve bir filmde oynamak. İşte, o mekanizmadaki dengesizlikler bazen insanın tadını kaçırıyor. Bir festivale gidiyoruz, nitelikli filmler izliyoruz. O almalıyken, bir bakıyorsunuz başka film ödül almış.
EN İYİSİNİ YAPMALIYIM
Ben bir aktörüm ve bana gelen her rolü; ayırt etmemden oynarım. Ben dizide oynarken de seyirciye dokunmaya çalışıyorum. Evet, dizi ve televizyon ticari bir mecra ama ben onun içerisinde yine yapacağımı yapmaya çalışıyorum. Oyuncu olarak önüme gelen her işte arı gibi çalışmaya devam ediyorum. Ben görevim gereği karaktere can vermeye çalışıyorum.
YERİ GELİNCE HEPİMİZ KÖTÜYÜZ
"Sinemada çok renkli roller üstlendim ve bundan çok mutluyum. 'Mavi Gözlü Dev'de şair 'Nazım Hikmet'i oynadım, 'Usta' filminde Eskişehir'de kendi uçağını yapmaya çalışan, hayallerinin peşinden koşan birine can verdim, 'Ulak'ta ise kötü bir karakteri oynadım. Yeri geldiğinde hepimiz bir buldozer gibi kötü olabiliriz."
