Bir oyuncu olarak birlikte çalıştığım markalar konusunda ince eleyip sık dokuyorum. Çünkü bizi takip eden insanlara bir ürünü öneriyoruz; onlara karşı mahcup olmamak gerekiyor. Duru markasını herkes gibi ben de tanıyordum. Duru Parfüm Duş Jeli ürünlerini denediğimde ise kararımı hemen verdim ve kampanyada tüm kalbimle yer aldım. Gerçekten pozitif bir ekiple, güzel vakit geçirerek ve emek harcayarak; Duru'nun canlı enerjisini yansıtan bir reklam filmi çıkardık. Duru ile Beren isminin yan yana gelince bile birbirine çok yakıştığını düşünüyorum! Günde birkaç kez duş alan biri olarak, böyle bir markanın reklam yüzü olmanın bana çok uygun olduğu görüşündeyim. Bu kampanyayla duş alma alışkanlığını artırmak, özellikle Ortadoğulu kadınların hayatında bir değişiklik yaratmak istiyoruz. Reklam filmimiz iki günde çekildi. Saatlerce köpük içinde kaldım ama çok keyifli bir çekimdi. Zaten alışık olduğum bir ekiple çalıştığım için çok rahattım. İlerleyen günlerde kampanyanın diğer ayakları da gelecek. Herkes gibi benim de işin stresiyle baş etme yöntemlerim var ama aslında ben sabırlı biriyim, öfke nöbetleri yaşamam. Kendimle ve seçtiğim hayatla barışığım. Öfkelendiğim ya da strese girdiğim zamanlarda ise durup nefes alıyorum. Güzelliğimi korumak için herkesin yaptığından farklı bir şey yapmıyorum. Beslenmeme dikkat ediyor, egzersiz yapıyorum, kahkaha atıyorum. Ayrıca çok sevdiğim biriyle birlikteyim. Aşkın da insanı güzelleştirdiğini düşünüyorum. Bir de asıl güzelliğin sadelik olduğu görüşündeyim. Bu dünyada beni en çok mutlu eden şey; kendimi keşfetmek oldu. Şu sıralar Uğur Yücel'in yönettiği 'Benim Dünyam' filminin çekimlerine devam ediyorum. Filmde görme özürlü bir kadını oynuyorum. Gezi Parkı eylemlerini destekliyorum. Gösterilen tepki beni mutlu ediyor. Halk karar alma sürecine dahil olmak istiyor; bu eylemler bize bunu gösterdi. Hayatımdaki ilk tweet'i Gezi Parkı eylemleri için attım. Çünkü artık bir şeyler söylememiz gerektiğini düşünüyorum. Biz oyuncuların hakkını arayan ve aydın bir arkadaşımız olan Memet Ali Alabora'nın fişlenmesini kınıyorum. Meryem Uzerli'nin yaşadığı tükenmişlik sendromunu çok iyi anlıyorum, kendisine çok da hak veriyorum. Zaten her zaman 'önce insan' denmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben de dizilerde rol almaya başladığım ilk yıllarda otelde kalıyordum. Herkes setten evine, sevdiklerinin yanına dönerken; siz tek başınıza bir otel odasına dönüyorsunuz ve elinizde senaryoyla duvara bakakalıyorsunuz. Yani ben de aynı şeyleri yaşadığım için Meryem'i çok iyi anlıyorum. Ben kendimi çalışarak tedavi ettim, o ise ailesinin yanına dönmeyi tercih etti. Tek dileğim; çok iyi bir oyuncu olarak mesleğine küsmemesi.
