'Hatırla Sevgili' dizisi ile ünlenen Umut Kurt; atv'nin yeni dizisi 'Yüksek Giriş' ile ekrana dönüş yaptı. Dizide, bir arkadaşıyla aynı evi paylaşan 'Cesur' isimli bir tıp öğrencisini canlandıran ünlü oyuncu ile yeni dizisini ve öğrencilik günlerini konuştuk...
'Yüksek Giriş'in yayın süresi 60 dakika ama çekimler uzun sürüyor, değil mi?
Bence dizinin 60 dakika yayınlanması çok önemli; böylece sektöre de bir mesaj veriyoruz. Ancak bu durum çekim süresini etkilemiyor ama set çok keyifli geçiyor.
Projeye nasıl dahil oldunuz?
Gelen teklifler arasında kendime en yakın bulduğum proje buydu. Senaryoyu okuduğum zaman çok güldüm, kadroda da iyi isimler vardı. Bu nedenle gelen teklifi hemen kabul ettim.
Dizide canlandırdığınız 'Cesur' karakterini kendinize yakın buldunuz mu?
Acayip sevdim 'Cesur'u. Durduk yerde başını beladan belaya sokuyor. Sonra kendini o beladan kurtarmaya çalışırken daha da batıyor. Kafası cinliğe çalışıyor.
Sizin öğrencilik yıllarınız nasıl geçti?
Hocalarım, "Çok zeki ama çalışmıyor" derdi. İlkokuldayken "Ben bunu öğrendim" diye dersten çıkarmışım. Bütün okul hayatım böyle geçti. Sanat eğitimi alanlar biraz yaramaz olur zaten.
SEFİL BİR HAYATINIZ OLUYOR...
Konservatuvar yıllarında yakın arkadaş olduğunuz isimler kimlerdi?
Üst sınıfımda Şebnem Bozoklu vardı; onu parmakla gösterirlerdi. Mustafa Üstündağ, Ömür Arpacı da bizim dönemdeydi. Biz haylaz çocuklardık ama sahneye çıkıp oynuyorduk.
Öğrenci evinde kaldınız mı?
Ömrüm öğrenci evlerinde geçti. Ailem Kartal'da oturuyordu, ben ise Kadıköy'de yaşıyordum. Ömürler'de (Arpacı), Mustafalar'da (Üstündağ), İlkerler'de (Ayrık); her yerde kaldım. O dönemlerde ister istemez sefil bir hayatınız oluyor.
'Cesur' gibi dağınık mıydınız?
'Öğrenci evi' dediğin yer, dağınık olur ama ben titizdim. Elimde gırgırla dolaşır, yemek yapardım; öğrenci evlerinin aranan adamıydım.
Neden? Arkadaşlarımın evine gittiğinde onların evini temizleyen çocuktum; "Evin Sebastian'ı" derlerdi bana. Herkes yemek yapmam için beni evine çağırıyordu. Kendi evimi tuttuğumda Mustafa Abi çok üzülmüştü.
O günleri özlüyor musunuz?
Öğrencilik dönemlerimi çok özlüyorum; çok keyifliydi. Herkes komikti ve anlatacak çok şeyleri vardı. Birbirimizle hâlâ iletişim halindeyiz; kopmadık.
KEYİF ALACAĞIM İŞLERİ TERCİH EDERİM
Aranan oyuncu olduğumu düşünmüyorum. Kendimi oturtamadığım işlerde rol almam. Bu yüzden de iki yıldır hiçbir projede çalışmadım.
Para kazanmak lazım ama parayı düşünseydim çok daha sansasyonel işlerin içinde olabilirdim. Ben daha çok içinde olmaktan keyif alacağım işleri seçiyorum. Önce senaryoya bakıyorum. Para sonra geliyor.
CANLANDIRDIĞIM ROLÜN NEYE HİZMET ETTİĞİNE BAKARIM
'Kavşak' filmiyle, 2010 yılında Adana Altın Koza'da 'Umut Veren Oyuncu' ödülünü aldınız. Aradan geçen üç yılda 'Başrol oynama zamanım geldi' diye düşünüyor musunuz?
Ben; ödüllerin isimlerine, hangi kategoride olduğuna takılmıyorum. Başrol konusuna gelince... Hiç öyle bir arzum olmadı. Teklif edilen rol ister başrol, ister yan rol olsun; benim için önemli değil. Ben; canlandıracağım karakterin projenin neresinde olduğuna ve neye hizmet ettiğine bakarım. Düşünsenize; 'Hatırla Sevgili' gibi bir dizide başrolde ya da yan karakterde oynamışsın ne fark eder ki? Önemli olan o projenin içinde yer almaktır.
PARAYA PULA BAKMADIM
'Hatırla Sevgili'nin kariyerinizde önemli bir yer tuttuğunu düşünüyor musunu?
'Hatırla Sevgili'de oynamak için o kadar az paraya razı oldum ki; üç-dört kat fazla bütçesi olan işleri reddettim. Öyle işler vardır ki, içinde yer almak için can atarsın, paraya pula bakmazsın; 'Hatırla Sevgili', 'Beynelmilel', 'Kavşak' gibi...
ASLA ÇAPKIN BİRİ OLMADIM
Dizide 'Cesur', 'Ece'nin peşinde koşuyor. Siz de kızların peşinden koştunuz mu?
Ben hiçbir zaman çapkın biri olmadım; o yolları hiç bilmem. Birini elde etmek gibi bir çabam olmadı. Böyle şeyler iki tarafın isteğiyle olur. Ayrıca bugün birini bulmak o kadar zor değil; peşinden koşmaya gerek yok yani.
