Ünlü şarkıcı Hande Yener, 2000 yılında başladığı müzik kariyerinde her zaman gündemde olmayı başardı. 'Ya Ya Ya Ya' isimli son single'ıyla yaza damgasını vuran Yener, şu sıralar ATV'nin yeni yarışması 'Veliaht'ta boy gösteriyor. Programda veliahtı olarak seçtiği adaya koçluk yapan ünlü şarkıcı, bir yandan da yeni albümünün hazırlıklarını sürdürüyor. Yener; müzik kariyerini, özel hayatını ve 23 yaşındaki oğlu Çağın'la ilişkisini GÜNAYDIN'a anlattı...
'Veliaht' programında yer almaya nasıl karar verdiniz?
Birçok müzik yarışmasından jüri üyeliği teklifi almıştım ama reyting amaçlı bir işin içinde olmak istemedim. Jüride soğuk biri gibi durmak ve yanlış anlaşılmak beni tedirgin ediyordu. 'Veliaht'ın konsepti çok hoşuma gitti. Hem eğleniyorsunuz, hem yarışmacınızla birlikte yarışıyorsunuz, hem de jüri koltuğunda oturuyorsunuz. Biz burada yarışmacıları hazırlayıp onlara gitmek istedikleri yolda destek oluyoruz. Birilerine faydam olmasını istiyorum.
DENEYSEL İŞLERİ SEVİYORUM
Sizce veliahtınızı buldunuz mu?
Aslında programda kastettiğimiz o değil; kimse yerine birisini aramıyor. Yarışmacıların görevi biz olmak değil; benim ortamımda kendisi gibi olmaya çalışmak. Aslında işleri çok zor.
Yarışmada Musa Eroğlu ile yaptığınız düet çok beğenildi. Türkü albümü yapmayı düşünür müsünüz?
Çok etkilendiğim bir proje olursa yapabilirim tabii.
Farklı müzik tarzları denemek riskli değil mi?
Müzikte deneysel şeyler yapmak çok hoşuma gidiyor; sürekli yeni bir şeyler arıyorum. İnsanlara tarzları olmayan bir müziği bile sevdirebiliyorum. Çok hümanist biriyim; toplumumuzu anlamaya çalışıyorum.
Kendinizi 10 yıl sonra nerede görüyorsunuz?
İlk çıktığım günden beri istediğim yerdeyim. 13 yıl, çok çalışarak geçti. İlk albümümü çıkarmadan önce çok çaba sarf ettim. Stüdyolara gittim, yapımcıları gezdim, kulüplerde kendimi ispatlamaya çalıştım. Albümüm çıktıktan sonra bir anda kalplere girdim. Sonra da orada kalmak için uğraştım. Herkes ilk albümümden sonra "Zirve artık onun!" yorumunu yapmıştı. Zaten zirvede başladım, daha yukarısında ne isteyebilirim ki?
Bir anda büyük bir şöhrete kavuşmak sizi değiştirmedi mi?
Zirveyi; insanlardan uzaklaşmak ve onlara tepeden bakmak olarak algılamamak lazım. Zirve, insanların kalbidir zaten. Alçakgönüllü olmak gerekir. Ben şarkı söylemek istedim, şöhret olmak değil. İnsanlar seni seviyor diye havaya girmek çok anlamsız. Benim kimseden farkım yok; kendimi kimseden üstün ve farklı görmüyorum. 'Ben ulaşılmazım' kafası yaşamıyorum.
Egolarınızdan arındınız yani...
Benim sadece işimle ilgili egolarım var; stüdyoda ya da sahnede... Egolarım; başka insanları ezmek veya onları aşağılamak için değil. Bence ego savaştırmak, boşa enerji harcamaktır.
Şarkılarınızın bu kadar beğenilmesinin sırrı ne?
O aşkı yaşıyorum ben. Bu mesleği yaparken, her türlü riski göze alıyorum. Yıllarca barlarda şarkı söyledim; insanlara neyin geçtiğini biliyorum. Çalıştığım müzisyenlerle de o enerjiyi yakalıyorum. Biz, bir şarkıdan önce kendimiz etkilenmek istiyoruz.
'BEN KRALİÇEYİM' DEMİYORUM
'Pop müziğin kraliçesi' olarak anılmak size ne hissettiriyor?
'Kraliçe'; albümümün ismiydi. Sonra insanlar bana bunu yakıştırdı. Arkadaşlarım ve hayranlarım da bana 'Kraliçe' diyor. Bence her kadın kendisini kraliçe gibi görür; eşinin kraliçesidir. 'Ben kraliçeyim' gibi bir şey düşünmüyorum; kendimi müzisyen olarak değerlendiriyorum. Gönüllerde taht kurduğumu biliyorum. Bu anlamda Türkiye'de 10 kişi var ve ben bu 10 kişiden biri olduğumu düşünüyorum.
Geçtiğimiz aylarda Demet Akalın'la yeniden küstüğünüz yönünde haberler çıkmıştı, doğru mu?
Ben şarkılarımla büyülemeyi seviyorum; benimle aynı bakış açısını paylaşan müzisyenlerle arkadaş oluyorum. Kendi dünyası olmayan insanlar kavga halindeler; senin dünyanla ilgileniyorlar. Benim dünyam o kadar renkli, yoğun ve keyifli ki; bu sürtüşmelere anlam veremiyorum. Kimseden nefret etmek istemiyorum. Bizde iltifat olmadığı gibi, sürekli 'Ben daha iyi yaptım' düşüncesi var.