Kerem Alışık, başrollerini Mehmet Aslantuğ ve Birce Akalay ile paylaştığı, ATV'de yayınlanan 'Ben Onu Çok Sevdim' dizisi ile izleyici karşısına çıkıyor. Dizide Adnan Menderes döneminin dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu'yu canlandıran Alışık, Zorlu'nun idam edilmeyi hak etmediğini söylüyor. Ünlü oyuncuyla diziyi konuştuk...
ONUN DURUŞUNDAN ETKİLENDİM
Fatin Rüştü Zorlu'yu oynarken sizi en çok etkileyen şey ne oldu?
Fatin Rüştü Zorlu ile yaşlarımız birbirine yakın. O; cevvaliyeti, dinamizmi, hırsı, azmi, çalışkanlığı, cesareti, vatanperverliği ve onurlu duruşuyla çok farklı bir karakter. Onun en çok cesaretinden ve duruşundan etkilendim. Kendisinin Yassıada'daki duruşu hep konuşulur. Fatin Rüştü, dış politikaya ağırlık verdiği için sürekli seyahat edermiş, işini korkusuzca ve aşkla yaparmış.
O dönemde yaşanan olayları siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doğduğumuzdan beri kulağımızda hep bu ihtilaller var. Çok hazin bir olay tabii. Hepsi belli bir nezaket seviyesinde, iyi yetişmiş, idama giderken bile duruşlarını bozmayan kaliteli insanlarmış. Bu insanlar, bu memleketi çok sevdi ve hep iyi şeyler yapmayı düşündüler. İstemeden yanlış kararlar almış olabilirler ama bu hatalarının sonu idam mı olmalıydı? Sonları, bu noktaya mı gelmeliydi? Benim buradaki düşünce şeklim bu.
Onlara haksızlık yapıldığını mı düşünüyorsunuz?
Evet, haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Memleketi satmadılar, bölmediler, kötülük yapmak istemediler. Sadece kendi doğrularını ve düşüncelerini yansıtmak istediler. Asılmalarını gerektirecek ne yaptılar? Bir ceza verilecekse, bu idam olmamalıydı; başka türlü cezalar alabilirlerdi. Katıldığım bir şey değil bu.
ÖNYARGIYI YIKAMADI
Peki asılmalarının nedeni neydi sizce?
Bu adamları önce Anayasa'yı ihlal etmekle suçladılar. Sonra 6-7 Eylül olaylarının müsebbibi olarak gösterdiler. Fatin Rüştü de bir kurumdan veya kişiden komisyon almakla itham ediliyordu. Bu suçlamalarla onları idam ettiler. Onlar, "Hakim Bey, biz o dediğiniz tarihte orada değildik" dediklerinde, "Orada olsaydınız, zaten bunları yapardınız" şeklinde bir önyargıyla karşılaştılar. Onlara karşı oluşmuş büyük bir cephe vardı ve o cepheyi yıkamadılar.
Dizide bunları görecek miyiz?
Tabii ki göreceğiz
... Yedinci bölümden itibaren, siyaset ağırlıklı olaylar üzerine ilerlemeye başladık. Hikayemiz, farklı bir çizgide seyredecek artık.
Birçok kişi, dizinin Yassıada süreciyle başlaması gerektiği yönünde yorumlar yaptı. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
O yönde yapıcı eleştiriler aldık. Yüksel Aytuğ'un da bu konuyla ilgili bir yazısını okudum. 'Ben Onu Çok Sevdim'; adından da anlaşılacağı gibi, Menderes'in aşk hayatı üzerinden yola çıkan bir dizi. İçinde; Menderes'in siyasi hayatı, yaşadığı gerilimler ve haksızlıklar da var tabii. Bunları tarihi gerçekler ışığında gözler önüne seriyoruz. Yavaş yavaş darbe sürecini, Yassıada'da yaşadıklarını ve ihtilalden sonra neler olduğunu da anlatıyoruz.
Reyting kaygınız var mı?
Biz yola reyting kaygısıyla çıkmadık. Bu işin yapılabilmesi ve sürdürülebilir olması, bizim için daha önemliydi. Bu kadar aşk, entrika ve güncel olayların anlatıldığı dizinin arasında, bizim dizimizin daha farklı bir konsepti ve çizgisi olması gerekiyordu. Diziye başlarken çok büyük reyting beklentisi içinde olmadık, şimdi de değiliz.
Bu rolü kabul ederken bir çekinceniz var mıydı peki?
Hiç olmadı; tam tersine o dönem yaşanan olayların gerçek belgeleriyle yansıtılacak olması, oyuncu olarak beni çok heyecanlandırdı. Tarihsel kişiliklerin öyküsünün içinde yer almak, her oyuncuyu heyecanlandıracak bir şey. Reyting, hayatın gerçeği bunu biliyoruz ama bizim sağlam bir oyuncu kadromuz, kaliteli reji ekibimiz, prodüksiyonumuz ve arkamızda dimdik duran bir kanalımız var. O yüzden içimiz rahat.
Bundan sonraki bölümler için ne öngörüyorsunuz?
Daha önce bu tarzdaki işler de aynı sıkıntıyı yaşadı; seyircinin diziye alışması biraz zaman alıyor. Yapılan işin kalitesi ortada, kanalımız da arkamızda duruyor. Bu tür işler, zamanla sevilir. Biz ilk günkü ciddiyet ve heyecanla çekimlerimizi yapıyoruz. İstenilen izlenme oranlarına ulaşacağımızı düşünüyoruz. Ekipteki herkes aynı düşünceye sahip. Siyasi olayların ekrana gelmesiyle, daha çok izleneceğiz.
ZORLU'NUN SON KARESİNE BAKTIM
"Dizide henüz idam sürecine gelmedik ama o sahnelerde çok enteresan duygular yaşayacağımı tahmin ediyorum. Asılmaya giden yolda acaba ne düşündüler... İnsan iki saat sonra asılacaksa nasıl hisseder? Fatin Rüştü Zorlu'nun idamdan iki saat önce çekilmiş fotoğrafını inceledim. Hiç ölüme giden biri gibi değildi."
BENİM İÇİN AŞK HER ZAMAN ÖNDE GELİR
Fatin Rüştü Zorlu'nun, Adnan Menderes- Ayhan Aydan aşkına bakışı nasılmış peki?
Fatin Rüştü de, Adnan Menderes de yasak aşk yaşıyordu. O da, Ayhan Aydan- Adnan Menderes aşkına karşı durmamış tabii ki. Ama Zorlu'nun buradaki tutumu çok daha gerçekçi. Kitaplara konu olacak çok büyük bir aşkı var. Sevgilisi Vesamet, kocasından boşanıyor ama o hem annesinin baskısı, hem de karısının boşanmaya yanaşmaması sebebiyle boşanamıyor. Yine de her şeye rağmen aşkı Vesamet'i sahipleniyor. Hatta annesine ve karısına 'Ben öldükten sonra sevdiklerime sahip çıkın' diye mektup yazmış. Ölümünden sonra da ailesi, Vesamet Hanım'ı bulup ona yardımcı olmuş.
AŞKI SEÇSEYDİ ASILMAYACAKTI
Boşansaydı, tarih başka şekilde yazılacaktı belki de...
Kesinlikle... Vesamet, Fatin Rüştü'nün siyasetten çekilmesini istiyor ama o, büyük aşkına rağmen vatan aşkı ve yükselme hırsına yenik düşüyor. Orada da kendi kaderini çiziyor. Bu seçim de, onu ölüme götürüyor. Vesamet'i dinleyip aşkı seçse, bambaşka bir hayat yaşayacaktı ve asla asılmayacaktı.
Seçim yapmanız gerekse; siz aşkı mı, işi mi seçersiniz?
Aşkla işin paralel gitmesi, en büyük isteğim olur ama yüreğin ne dediği önemlidir benim için. Aşk; her zaman önde gelir. İnsanın kalbine, kimsenin hükmü geçmez. Buradaki durum çok farklı; Fatin Rüştü'de bir kayıp olmayacak sonuçta. 'Ya ben, ya o' durumu yok Fatin Rüştü'nün hayatında. Sadece talep eden, istenmeyen ama son derece saygı duyulan bir kadın profili var hayatında.
