Son olarak ATV'nin 'Veliaht' yarışmasıyla ekrana gelen Emre Altuğ, bir yandan da 'Hangimiz Tertemiz' isimli şarkısıyla beğeni topluyor. 40'lı yaşlarının başındaki Altuğ, eşi Çağla Şıkel ve iki çocuklarıyla hayatının zenginleştiğini söylüyor. Ünlü şarkıcıyla; yeni projelerini, müziğe bakışını ve özel hayatını konuştuk...
Jüri üyesi olduğunuz 'Veliaht' programı final yaptı. Bazı gençler, ses yarışmalarına büyük umutlarla katılıp sonra hüsran yaşayabiliyor. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Bu yarışmalar bir son değil. Geçmişte elenenler bitti, hatta kazananlar bile bitti çünkü yarışmayı son nokta olarak gördüler. Bir çocuğu alıp sekiz haftada popstar yapamazsınız. Biz 'Veliaht'ı; son değil, başlangıç noktası olarak gördük. Benim için de her albüm bir başlangıçtır.
Her gün yeni bir isme ve albüme rastlıyoruz. Piyasada bu kadar çok şarkıcı olması normal mi?
Çok güzel bir söz vardır; 'Beni ben yapanlar, benden gayri olanlar' diye. Siz çok yetenekliyseniz, o yeteneksiz ve kötü albüm yapanlar sizin farkınızı ortaya çıkarır. Siz çok yeteneksizseniz, yetenekli olanların farkı ortaya çıkar. Sektörde hareket olması iyi bir şeydir. Ayrıca herkes albüm yapma özgürlüğüne sahip.
YAPIMCILAR KORSAN ALBÜM BASTI
Her gün yeni birileri çıkıyor ama müzik sektörünün kötü durumda olduğu söyleniyor. Buna ne diyeceksiniz?
Müzik sektörü perişan durumda! Bazıları Don Kişot'luk yapıyor, bazıları ise hâlâ durumdan faydalanmaya çalışıyor. Bunların başında da bazı yapımcılar geliyor. Yapımcılar, zamanında müzik sektörüne çok darbe vurdu; kendi yaptıkları albümlerin korsanlarını bile bastılar. Kuralları uygulamak yerine, 'hangi açığı yakalarız da daha çok kazanırız' diye düşündüler. Zaten yerlerde sürünen bir sektörü, konuşarak daha çok karalamak istemem aslında. İnşallah bu dibe vuruş, suyun üzerine çıkmak için bir fırsattır.
'Hangimiz Tertemiz' isimli single'ınızın kapak fotoğrafı için sırtınıza yapılan dövme çok konuşuldu...
Fotoğraftaki dövme gerçek değil. Yaptığım her işin bir mesajı var; şarkımıza uygun bir fotoğraf olmalıydı. 'Hangimiz Tertemiz' diye sorarken, çıplak, yani şeffaf olmam gerektiğini düşündük. Şarkımız, kısa sürede 3 milyon tık'a ulaştı.
Artık 40'lı yaşlardasınız. Yıllar içinde müziğiniz nasıl değişti?
Yıllar geçtikçe dünyaya bakışınızda bile değişiklikler oluyor. Özellikle de çocuk sahibi olduktan sonra... Baba olmak; sanatçı tarafımı daraltmadı, aksine zenginleştirdi. Daha önce farkında olmadığım duygular eklendi. Çocuklarla birlikte duygusal yönüm güçlendi ve çocuklara karşı daha hassas oldum. Hayatta aşkın o kadar çok türü var ki, çocukların aşkı da başkaymış.
Büyük oğlunuz Kuzey'den sonra, ikinci çocuğunuz Uzay'ın doğumu sizi nasıl etkiledi peki?
Biraz daha rahatladım ama genel durum zorlaştı. Çağla ile "Nasılsa bir tane var, bunu da büyütürüz" dedik ama öyle olmuyormuş. Geceyarısı kalkıp Kuzey'in nefesini kontrol ederdim, ikincisinde öyle bir şey yapmadım mesela. Daha rahatım artık. Büyük çocuklar, biraz daha sorumluluk sahibi oluyor. İkinci çocuklar, biraz daha şımarık büyüyor bence.
Çocuklarınızın sanatçı olmasını ister misiniz?
İsterim tabii ki; ben hiçbir şeye engel olmam. Benim babam da öyle yaptı; biz ne yapmak istediysek, önümüzü açtı. Babam diş hekimi, bizim de doktor olmamızı isteyebilirdi ama hiç baskı yapmadı. Abime 7 yaşındayken davul almış, şimdi abim Türkiye'nin en iyi davulcusu. Benim müziğe başlamamdaki sebeplerden biri de bu... Çocuklarım mutlu olsun ve mutluluk versinler isterim.
Üçüncü çocuğu düşünür müsünüz?
Şu anda düşünmüyoruz ama kader-kısmet meselesi.
İNŞALLAH ŞU ARA GÜZEL BİR ROLLE KARŞILAŞMAM!
Müzik çalışmalarınız devam ediyor ancak bu aralar oyunculuktan biraz uzaklaşmış gibisiniz...
Evet, bu ara biraz uzak kaldım. Dizide oynadığım zaman, mecburen müziğin çok önüne geçiyor çünkü haftanın altı günü çalışıyorsunuz. Başka hiçbir şeye haliniz kalmıyor, müziği ister istemez ikinci plana atıyorsunuz. Ben uzun süre böyle yaşadım. İki yıl boyunca dizi ve televizyon programı, yoğun bir şekilde devam etti. O dönemde müzik adına hiçbir şey üretemiyordum. O yüzden bu aralar diziye ara verdim. Albüm yapana kadar biraz çektim kendimi.
Peki güzel bir rol teklif edilirse...
İnşallah şu sıralar güzel bir rol karşıma çıkmaz. Bu sezon dizi yok ama tiyatroya devam ediyorum. Haluk Bilginer'le Oyun Atölyesi'ndeki 'Testosteron' oyunumuz devam ediyor. Oyunculuğu orada sürdürebiliyorum.
EVDE OTURSAM BUNALIMA GİRERİM
Bu enerjiyi nereden buluyorsunuz? Giderek gençleşiyorsunuz.
Bazen çok yorgun olduğumda; Çağla'ya 'Bittim' diyorum, inanmıyor. Bana 'Sen iki gün evde otursan, hepimizi mahvedersin' diyor. Bunalıma giriyorum evde oturunca; devamlı koşturmam lazım. Babam da öyle; 80 yaşında ve hâlâ bahçede çalışır. Yaşlanmaya zaman bırakmamak lazım.
Bir de otelciliğe soyundunuz. Artık daha çok koşturmanız gerekiyor...
Otel sahibi olmak, lise yıllarından beri aklımda vardı. Çeşme'de manevi değeri olan bir bina aldık; Atatürk'ün zamanında bir kumandana hediye ettiği bir bina. 14 odalı bir otel oldu; yazkış çalışıyoruz.