İstanbul gece hayatının ünlü mekanlarından Günay Restaurant'ın sahibi Vahit Yıldız; en ünlü sanatçılarla çalışsa da, kendisi her zaman arka planda kalmayı tercih ediyor. 'Yeni gazinocular kralı' olarak nitelendirilen Yıldız, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı...
İstanbul'da eğlence hayatına yön veren isimlerden birisiniz ama ortalarda görünmeyi sevmiyorsunuz. Neden?
Kendimi insanların yerine koyuyorum. Birilerinin eline bir şey geçtiği zaman, kendilerini hemen öne çekmeye çalışıyorlar. İnsanlar zaten bu tarz şeylerden bıkmış durumda. Biz aile olarak da göz önünde olmak istemedik. Benim için en ideal şey, işlerimle anılmak. Kendim ön planda olmadan, yaptığım işlerin başarılı bir şekilde hedefine ulaşmasını isterim. Aile olarak hep bu modeli benimsedik.
Günay Restaurant'ın da bünyesinde olduğu BVS Group'un sahibisiniz. Siz, eğlence sektörünün neresinde görüyorsunuz kendinizi?
Biz çok yönlü çalışan bir grubuz. Deniz kenarındaki kahvaltılardan havuzlara, öğle yemeklerinden akşam sahnelerine kadar uzanan geniş repertuvarlı bir iş yapıyoruz. Tüm kesimlere hitap ediyoruz aslında. Sait Efendi adıyla yedi kebapçımız var. Üç tane balıkçımız var; Bay Balıkçı, Balık Noktası ve Yeniköy İskele Restaurant. Canlı müzik olarak ise Günay Restaurant, Nossa Costa, Kanlıca'da Paysage ve Bostancı'daki Nanna Restaurant var. Etiler'de de Sahne İstanbul var. Canlı müzikte sanırım şu an Türkiye'nin en büyük grubuyuz.
Ünlü sanatçılar, sizin mekanlarınızda sahneye çıkıyor. Bu isimlerle çalışmak zor mu?
Tabii zaman zaman zorluklar oluyor ama birbirimize alıştık. Bazen kendi aramızda 'Bizim işimiz siyasilerden daha zor' diyoruz. Onlar halkla uğraşıyor, biz büyük sanatçılarla... Bizim işimizin, dünyanın en zor işi olmasının sebeplerinden biri de bu zaten; insanlarla uğraşmak. Bunu çok düzeyli ve seviyeli bir şekilde götürdük şimdiye kadar. Bu konuda iyi olduğumuzu düşünüyoruz; problemli olduğumuz hiçbir sanatçı yok. En azından sanatçılar biliyor ki; çıktıkları sahne düzgün, gelen müşteriler düzgün ve düzeyli. Hepsiyle çok iyi bir sinerji yakaladık.
BİR TURİZM OLUŞTURDUK
Sizin mekanlarınıza İstanbul dışından da çok sayıda müşteri geldiğini duyuyoruz...
Bize geldikleri zaman; otel konaklaması, ulaşım gibi birçok alanda belirli harcamalar söz konusu oluyor. Bir turizm oluşuyor yani. Günay markası Türkiye'de tek zaten; keşke diğer büyük şehirlerde de böyle mekanlar olsa. Günay, Türkiye'ye mal olmuş bir mekan. Mesela İbrahim Tatlıses sahneye çıktığı dönemde; Güneydoğu, Doğu ve İç Anadolu'dan çok sayıda turist geliyordu. Araplar da büyük ilgi gösteriyordu. Aynı şekilde Sibel Can ve Ebru Gündeş'e de öyle... Almanya'daki gurbetçiler de internetten masalarını seçip öyle geliyor. Sırf Günay için geldikleri zaman bir-iki gün de kalıyorlar.
Aileniz de bu sektörde mi?
Bizim ailemiz Ardahan'da Beyler Sülalesi olarak tanınıyor. Dedemin, o zamanın devlet büyükleri tarafından verilmiş 'bey'lik ünvanı var. Dedem, Kazım Karabekir'in silah arkadaşı. Aslında ailece çok yakın değildik bu tarz işlere. Mütevazı bir hayat seçtik ve o şekilde gidiyoruz.
KRAL OLMA DERDİM YOK
Önceden Maksim Gazinosu ve 'Gazinocular kralı' olarak adlandırılan Fahrettin Aslan vardı. Şimdi benzer sıfatlar sizin için de zikrediliyor. Bu durum hoşunuza gidiyor mu?
Benim öyle bir idealim hiçbir zaman olmadı. Bu, o dönemlere mahsus bir söylemdi. Sonuçta biz işadamıyız. Öyle kral ya da imparator olmak gibi bir derdim yok. Ben sadece yaptığım işin takdir edilmesini önemsiyorum. Çok büyük emekler var yapılan işte. Beklediğimiz takdiri, misafirlerimiz veriyor zaten. Şu anda iyi gidiyorsak, iyi şeyler yapıyoruz demektir.
RAKİP BENİ MUTLU EDER
Kendinize rakip gördüğünüz mekanlar var mı?
İstanbul gibi bir metropole, Günay gibi bir mekan yetmez; birçok yer olması lazım. Bu işi sadece bizim yapmamız, beni mutlu etmiyor. Keşke birkaç rakip olsa ve bu iş sektörleşse. n İstanbul dışında da mekan açmak gibi planlarınız var mı? Bu sene Bodrum civarında bir mekan açabiliriz. Sahne İstanbul'un veya Günay'ın yazlıklarını yapmayı düşünüyoruz.
