Geçtiğimiz günlerde vestiyer fişi kaybetme derdi yaşamadığım, içki almak için sıra beklemediğim, itişkakış arasında eğlenmeye çalışmadığım iki dev ev partisindeydim. Mekan mekan gezip "Abi buradan bir cacık olmaz!" demediğim bir geceydi. Ev partilerinde; davetli listesinin dışına çıkılmıyor, sürpriz bir isimle pişti olmuyorsunuz ve "Herkes de burada be!" deyip sıkılmıyorsunuz.
Ev partilerinde bar kenarında rahatça takılabiliyorsunuz ya da evdeki dev koltukta modunuza göre yayılabiliyorsunuz.
İlk olarak The Ritz Carlton Süzer Plaza'nın penthouse'undayız. Şehri kuş bakışı gören ve bir geceliğine gece kulübüne dönüşen bir ev burası. Ev sahibi için 'Vallahi zevkli adam be!' der gibi salınıyoruz ortada. Ev sahibine, duvarlardaki modern sanat eserleriyle evini ne kadar zevkli bir biçimde donattığını söylemeden edemiyorum.
Böyle ev partilerinde, etraftaki tablolara ve sanat eserlerine dikkat etmek gerekiyor çünkü olası bir kazayla geceyi büyük bir zararla kapatabilirsiniz.
Partide konuklar, içeriye girer girmez şampanya kadehleriyle karşılanıyor. Fonda siyah-beyaz bir film, kulağımızda ise DJ Fabien Koufach'ın içimizi ısıtan müziği...
Evin tam ortasına kurulu dev barın etrafında; Ceylan Çapa ve Can Akçay gibi şehrin popüler simaları her telden, her renkten takılıyor. Lucca'nın tadımlık lezzetleri ise karnı acıkanlar için birebir. Etrafta, 'Nerede yaşıyor yahu bu kızlar?' dedirtecek cinsten iddialı ve şık kızlar dolaşıyor.
Sohbeti bol, eğlencesi kıvamında olan bu gecede, moduna göre ister dans et, ister bir köşede eşinle dostunla sohbet et; sana kalmış...
AKROBATLAR, CAMBAZLAR ...
Bir diğer ev partisi ise; köprünün diğer ucunda, yani Anadolu Yakası'nda...
Taksiyle üşenmeden gidiyoruz. Şehrin en büyük villalarından birinde, kırmızı halı ile karşılanıyoruz. Eğlencenin bahanesi hazır; 30'uncu yaş kutlaması... Partinin davetiyesinde de söylendiği gibi '30 is the new 20', yani '30'lar yeni 20'ler'... Partide ağzımızı açık bırakacak cinsten sirk performansçılarıyla karşılaşıyoruz. Cambazlar, ateş yutan adamlar, akrobatlar ve falcılar; ne ararsanız var bu evde... 'İçine sirk kaçan ev'in müziği ise DJ XXXL'e emanet...
R&B ve hiphop müziğin en hit parçalarında dans ediyoruz. İçimizdeki çocuğu keşfettiğimiz gecede, geç saatlere kadar servise devam edilen yemekleri tadıyoruz. Tam bir kalori bombardımanı yahu! Etrafta "Dur Mert, yeme artık!" diyenler de oldu tabii... Doğum günü pastası, tabii ki konseptin parçası olarak dev bir sirk çadırı şeklinde tasarlanmış.
Bize, "Pasta tasarımında son nokta" dedirtti.
İyi ki doğdun Mustafa!
Gecenin sonunda falcı teyzenin söyledikleri ile motive olarak eve döndüm.
Konuklarınızın yüzünü güldürecek bir falcı vallahi çok iyi fikirmiş! Geriye kalan mı?
Uzun zamandır hiç bu kadar eğlenmemiştim...
Yağmur'dan yeni film projesi
Yine Nişantaşı Nopa'da olduğum bir gün... Evden birkaç adım uzaklıktaki Nopa'ya girer girmez; mekanın müdavimlerinden Yağmur Ünal ile karşılaşıyorum. Her zamanki cool tavrı ile barda yemek yerken, rahatlığı dikkatimi çekiyor. Yağmur, masa kapma derdine düşen birçok kişinin aksine 'Aman rahat olun' dercesine, barda yemeğinin tadını çıkarıyordu. Hiç anlamam zaten 'Barda yemek yemem, masa yoksa çeker giderim' diyenleri. Yağmur ile sohbetimiz uzayıp gidiyor. Öğreniyorum ki, annesi Türkan Şoray ile yeni bir film projesi üzerinde çalışıyormuş. Hem de bir komedi filmi. Yağmur yapımcılığını üstlenecek, Türkan Sultan da yönetecekmiş. Film için çok heyecanlı olan Yağmur'un 'burratalı makarna'sında da gözüm kaldı doğrusu.
Kaybolmaya yüz tutan lezzetler
Açık havada film izlerken, çiğdem çitleyip gazoz içebileceğiniz 1. Uluslararası Alaçatı Kaybolan Lezzetler Festivali, 6-8 Haziran'da Alaçatı'da gerçekleşecek. Gordon Ramsay'in baş şarap uzmanı ve uluslararası alanda isim yapmış birçok şef de bu festivalde olacak. Civar köylerden 30'dan fazla lezzetin yarışacağı festivalde, yemek atölyelerine de katılabileceksiniz. Festivale katılan yemekler ise 'Kaybolan Lezzetler Menüsü' adıyla Alaçatı'daki restoranlarda servis edilecek. Detaylı bilgi için, kaybolanlezzetler. com'a tıklayabilirsiniz.