Belçika'da
düzenlenen 'Dünya Diyalog ve Kalkınma İçin Çok Kültürlülük Günü'ndeki 'Çeşitlilik ve Kimlik' konferansına Türk dizileri damga vurdu. Konferansta yer alan Turkuvaz Medya'nın üst düzey yöneticilerinden Özkan Binol, KU Leuven Üniversitesi'nde yaptığı sunumda Türkiye'nin dizi değil, kültür ihracatı yaptığının altını çizdi. Binol, şöyle konuştu:
100'ün üzerinde ülkeye ihraç edilen Türk dizileri, ülke için ciddi bir gelir kaynağı... Ayrıca bu diziler, uzun vadede sosyolojik bir değişimi tetikliyor. Dizilerin izlenme oranları toplumları da doğru orantılı bir şekilde etkiliyor.
DİZİLER CESARET VERDİ
Türk dizileri tiryakiliği, Arap ülkelerinde 'Gümüş' dizisiyle başladı. Kıvanç Tatlıtuğ'un oynadığı karakter, kadınları derinden etkiledi ve yaşadıkları hayatı sorgulamalarına neden oldu. Hatta bazı Suudi Arabistanlı kadınlar, onun yüzünden eşlerine boşanma davası açtı.
Cinsel istismar gören Arap kadınlarına 'Fatmagül'ün Suçu Ne?' dizisi cesaret verdi. 'Fatmagül' gibi hukuki bir mücadele başlatanlar oldu. 'Hayat Devam Ediyor' dizisi ise çocuk gelinlere rol model oldu.
HAYAT DURUYOR
Ortadoğulu erkekler içinse 'Kurtlar Vadisi: Pusu'nun 'Polat Alemdar'ı bir fenomen oldu. Lübnan'da yayınlanan 'Gelinim Olur musun?' yarışmasının finalinde Müslüman bir kızın, Hıristiyan bir delikanlıyla evlenmesi ise kimsenin beklemediği bir sonuçtu.
Türk dizileri, Balkanlar'da olağanüstü bir ilgiyle karşılandı. Medyada; Türkler'in yüzyıl önce terk etmek zorunda kaldıkları Balkanlar'a, dizilerle döndüğü haberleri çıktı.
Bosna Hersek, Bulgaristan, Makedonya ve Yunanistan'da; 'Yabancı Damat', 'Binbir Gece', 'Sıla', 'Dudaktan Kalbe' ve 'Karadayı' dizileri yayınlandığı zaman hâlâ hayat duruyor.